Bu hafta piyasalardaki gelişmeler… - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cumartesi, Nisan 20, 2024
Köşe Yazarları

Bu hafta piyasalardaki gelişmeler…

Bu hafta döviz /TL fiyatlarında aşağı doğru bir seyir gerçekleşmiştir. Seçim öncesinde bu kadar sıcak bir ortamda TL karşısında döviz kurlarında düşme ve Borsa İstanbul’da tahvil alımlarında yükselme en çok dikkat çeken konulardan biri olmuştur.
Bu sonuca ulaşmada başka nedenler ileri sürülse de önemli neden TC Merkez Bankası Başkanı’nın açıkladığı bankaların zorunlu karşılıklarının TL kısmına, faiz uygulama niyetinde olduğudur. 2010 yılından beri alınan bir kararla bankaların mevduatlarına karşılık Merkez Bankasında tutulan zorunlu karşılıklara faiz uygulanmıyordu. Uygulanacak faiz miktarının ne olduğu açıklanmasa da, yapılan tahminlere göre % 5-10 arası yapılabilecek faiz uygulamasının bankaların kâr marjlarını artıracak olması, finans piyasasında olumlu algılanmıştır. TL’ye yöneliş, döviz kurlarındaki düşüşü sağlamış bunun yanında BİST 100 endeksi ortalama son 3 günde % 9 civarında değer kazanmıştır. Dolayısıyla 63,730 puandan 69,117 puanları gören borsa iki üç gün içinde oldukça yükselişe geçmiştir.
Bankacılık sektörünün maliyetlerini düşürecek ve kârlarını arttıracak MB açıklamasındaki sinyal, hemen ertesi gün borsa İstanbul’da banka hisselerine rağbeti artırdı. Bankaların hisse senetlerinde oldukça satış yükseldi. Malûm bir süre önce mevduat faizleri dahil faizler artırıldığı cihetle ve borçlanma oranı da talep yetersizliğinden azaldığı için, bankaların maliyetleri bir miktar artmıştır. Çünkü mevduat faizleri bir miktar artarken borç faizlerinin mümkün oranda az arttırılmasına da özen gösterilmekte idi. Şimdi uygulanacak munzam faiz önlemiyle kısa vadede MB tarafından faizlerin düşürülmeyeceği de anlaşılmaktadır. Bunun için Merkez Bankası finans sektörünü güçlü tutmak için böyle bir önlem düşünmüştür. Son günlerde yabancı bazı kuruluşların TL’nin değer kazanma ihtimalini öne sürerek TL varlıkları alımlarını teşvik etmesi hem döviz fiyatlarını düşürdü hem hisse (TL) alımlarını çoğalttı. Gecelik faizler de yükseldi. Bu arada 1 milyar $ yabancı sermaye girişi olduğu açıklandı. Türkiye’de gerek cari açık gerekse ekonomik risklerin yüksek olduğu yabancı sermaye tarafından bilinmektedir. Ancak Türkiye’de şirketlerin risklere karşı dayanaklılığının da yüksek olduğu algısı vardır ve algı değişmezse TL değeri artışı bir miktar daha devam edebilir. Yeter ki siyasi istikrar sağlansın. Siyasi ve sosyal istikrar da ekonomik istikrar kadar önemlidir. Özellikle seçime birkaç gün kala alınan MB kararının bu kadar etkili olması, alıcıların, risk görmediği seçimden sonraki haftadan sonra durumda fazla bir değişiklik olmayacağı algısını, göstermektedir.
Türkiye’de ekonomideki kırılganlıklara rağmen, Euro Bölgesi’ndeki bocalamalar ve bu yıl da Euro Bölgesi’nde ortalama büyümenin ilk üç ayda çok düşük olması, yıllık ihtimalin de bir yükseliş ümidi vermemesi yanında, deflasyondan da bahsedilmesi, sermayenin gelişmekte olan ülkelere bir miktar kayma ihtimallerini gündeme getirmiştir. Bu husus gelişmekte olan piyasaları ümitlendirmektedir. Doğru ve istikrarlı politikalar uygulayacak olan ülkeler yabancı sermayeden yararlanacaktır. Her yönden istikrarsızlık gösteren ülkeler ise finansmanda zorlanacaktır.
Gerçi FED’in parasal kısıtlama yönünde, FED Başkanı’nın tahvil alımlarını Ekim 2014’de durduracağını açıklaması ve Aralık yerine Ekim ayını hedef alarak 2 ay önceye alması, gelişmekte olan ülke piyasalarının finansmana erişimleri açısından eskisi gibi kolay olmayacak hatta zorlayacağı aşikârdır ve bu ülkeleri endişelendirmektedir. Ancak uluslararası dolaşan sermayenin de rant sağlama yönünde Euro bölgesinden olumlu bir beklenti alamaması, gelişmekte olan ülkelere bir miktar sermaye kayması sağlayacağı da tahmin edilmektedir.
FED’in böyle bir kararı erken verdiği tenkitleri vardır. Ancak bu kararın erken verilmesinin nedeninin, diğer ülkelerin ve piyasaların da planlarını vakitli yapmalarına fırsat verilmesi için olduğu tahmin edilmektedir. Esasen birkaç hafta önce Sidney’de G20 ülkelerinin, Merkez Bankalarının alacakları kararlarda önceden diğer ülkeleri gerekli önlemleri almak üzere zamanında haberdar etmeleri hususunda bir karar aldıklarını, IMF Başkanı açıklamıştı. Demek ki FED Başkanı’nın da alacağı önlemin Aralık yerine ekime çekeceğini şimdiden açıklaması, bu prensip kararına itina gösterdiğini ifade ediyor. Bu önlemler, ABD ekonomisinin düzelmesi sonucudur.
2014’te ekonomileri düzelmeye başlayan ülkelerden ABD ile İngiltere’nin, çıkan ilk üç aylık göstergelerinden de anlaşılmaktadır. ABD’de ilk üç ayda büyüme % 2.5, işsizlik % 6.7 ve enflasyon yıllık hedefi %2’dir. Normalleşme sürecinde olan İngiltere’de de ilk üç ayda büyüme % 2.8, işsizlik % 7.2dir. AB ülkelerinin ise bu yıl da durgunluk yaşayacağı, çıkan ilk 3 aylık göstergelerinden ve yapılan açıklamalarından anlaşılmaktadır. Büyüme % 0.5. Geçen yıl ise daralma vardı. AB Merkez Bankası Başkanı, parasal genişleme politikasının devam ettirileceğini, bunun üretim eksikliğini kapatmada destek sağlamasını beklediklerini, ayrıca deflasyon tehlikesine karşı faizleri düşürebileceklerini ve fiyat istikrarının önemini vurguladıktan sonra enflasyonda yükselme beklemediklerini (halen% 1.7) beyan etti. İşsizlik oranı da hala yüksek. 28 AB ülkesinde % 5 ilâ % 27 arasında işsizlik oranı değişmektedir. AB ortalama işsizlik oranı ise % 12.2
Türkiye’de bu yıl ihracatın artacağı ve cari açığın azalacağı varsayımları veya hedefleri vardır. Büyüme hedefi % 2, enflasyon beklentisi % 8 , cari açık azalma meylinde . Tüketimde ve ithalatta azalma bekleniyor. % 6-7 arası tahminlerde bulunulmaktadır. Cari açığın azalması için yapısal önlemler şarttır. İthalata bağımlı ihracat söz konusudur. İşsizlik oranı % 9.3
KKTC’ de siyasi belirsizlik ve çözüm sürecinin uzama ihtimalleri karşısında AB’nin, en azından Direk Ticaret Tüzüğünü hemen yürürlüğe koyması yönünde ciddi irade gerekliliği, çözüm sürecini desteklemesi açısından zaruridir. Geçen gün AB Komisyonu Başkanı Barroso başkanlığında toplanan Kıbrıs Yönlendirme Grubu, Kıbrıs’ta tarafların başlattığı müzakere sürecinin başarıyla sonuçlandırılmasına desteklerini ve neler yapabileceklerini konuştuklarını yineledi. Devamla Kıbrıs Türk Toplumunun olası çözüm sonrasında AB müktesebatını uygulamasına daha fazla yardımcı olabilecekleri konusunu görüştüklerini kaydetti. Bu cümleden olmak üzere Türk tarafını ferahlatmak ve iki taraf ekonomilerindeki farklılıkları kaldırma yönünde adım atmak için ilk etapta Direk Ticaret Tüzüğü’nü yürürlüğe koymaları ve Türk tarafına proje bazında mali yardımları artırmaları gereklidir. Ümit ederiz bu konularda ciddi adım atılır.
Bu yıl kesin olan bir gelişme, KKTC ekonomisine ve sosyal yaşantısına en büyük katkıyı sağlayacak proje, “Asrın Projesi” Su Nakil Projesi’nin tamamlanması olacaktır. Kıbrıs çözüm sürecinin de başarılı olması halkın beklentisidir.

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar