BU BEDELİ ARIKLIYLA BİRLİKTE ÖDEYECEKSİNİZ SAYIN SANER… - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cumartesi, Nisan 20, 2024
Köşe Yazarları

BU BEDELİ ARIKLIYLA BİRLİKTE ÖDEYECEKSİNİZ SAYIN SANER…

Mehmet MoreketMehmet Moreket

Ersan Saner, tepkiler mahkemeye kadar ulaştıktan sonra kıpırdanmak zorunda kaldı.

Artık kaçarı yoktu. Aynen Girne dağlarının peşkeş çekildiği olay gibi.


İdare Mahkemesi, KIB-TEK aleyhine hukuka aykırı ve kirli yakıt alımı ile ilgili ara emri vermeseydi, yine de dokunmazdı ya…

Yahu ne rezillik yaşadık. Parasını ödediğimiz elektriği hepten kaybedecek noktaya getirdiler memleketi.

Güneyden alamasak, bittiydik zaten.

Başbakanlık denetleme Kurulu’nu devreye koymuş, akaryakıt alımı gözetim altında yapılmış…

Sanırsın ki, imana gelmiş, ne gezer. İddia o ki, Başbakanlıktan Türkiye’deki Laboratuvarın müdürüne telefon edilmiş, sonuçların Ombudsman’a ve Yeşil Barış Hareketi’ne verilmemesi istenmiş!

Şeffaflığa bak. Bu iki kurum ihalesiz alengirli işleri durdurmak için, kirli akaryakıtı önlemek için canını yedi, onlara açıklanmayacak!!! Olay basına düşünce, “sonuçlar halka açıklanacak” açıklaması geldi. Peki, ben buna nasıl güveneceğim. Sizin bir sivil toplum örgütünden, daha da kötüsü Ombudsman’dan gizlediğiniz sonuca inanacak mıyım?

İşte birkaç gün önce çıkan sonuç ortada. Kullanılmış yağ çıktı içinden. “Alınma yöntemi tamam değildi” falan diye geçiştirdiler, eğer bu sonuç diğerinden farklı çıkarsa, ben hangisine güveneceğim?

Bak Makine Mühendisleri Odası’na inanırım, sonuna kadar. Ne diyor onlar, sadece enjektörlere verilen zarar 450 milyon lira…

Santraller bir bir devreden çıkmış, 60 tane enjektör zarar görmüş, hava kirliliği uzaydan bile görülmüş, insanlar zehirlenmiş.

Kaç zamandır gelir bu yakıt? Uzmanlar ve Basın kaç haftadır bağırır?

Yöneticilik bundan sonrasına bakmak değil, bir Bakan’ın ona buna saldırırken, sessiz kalmamak, ülkeyi kötü yakıta muhtaç etmemek, o yakıtı memlekete sokmamaktı. Ayak oyunlarını sezdiğin anda kamu yararına olaya el koymaktı…

Şimdi ne olacak? Bunca zararın sebeplisi Arıklı ve saz arkadaşlarını görevden alabilecek misiniz?

Zararın bedelini bu uygulamaları yapanlara ödetecek misiniz?

Kararın altında imzası olanları mahkemeye verecek misiniz?

Ne olacak, ne?

Kim ödeyecek bu bedeli? Havada mı kalacak? Aptalız ya, seçime kadar unutacak mıyız? Bu mudur hesabınız? O zaman hiçbir şey olmamış gibi mi olacak? Sonra da seçim zamanı çıkıp, yine başarılarınızdan, devlete saygınızdan, şeffaflıktan, adaletten mi söz edeceksiniz? Yapacak mısınız bunları? Hangi yüzle?

Yok öyle yağma, beraber ödeyeceksiniz…

Bu iş burada bitmeyecek. Bu davalar devam edecek. Arıklı yaptıklarının, sen de verilen zarara göz yummanın bedelini ödeyeceksin Sayın Saner…

YERİN KULAĞI VAR

UZLAŞMAZLIĞI TESCİL ETTİRECEK:

Tufan Erhürman, “Havanda su dövmek için New York’a gitmeye ne gerek var” dedi. Ben de buna “sepetle suç taşıma” derim. Hiçbir sonuç alınmayacağı ortada olan bu seyahat kaça mal olacak? Getirisi ne? İtibar mı? Alakası yok, BM Genel Sekreteri’ne “Ben BM Güvenlik Konseyi kararlarını tanımıyorum” demeye gidince, itibar mı kazanacak, yoksa çıkmazın derinleşmesini mi sağlayacak. Doğru aslında, uzlaşmazlığın kesinleşmesi değil mi hedefleri?

 

İKİ DEVLETLİLİK MAHKUMUYUZ:

Avrupa Birliği, Türkiye’nin aşı kartlarını tanıyalı bir ay oldu. Kıbrıslı Türkler ise hala güneyin keyfi uygulamalarının insafında. Kimi suçlarsın bu durumda? Vermeyeni mi? Ne umuru adamların. Yoksa, bütün bir halkın seyahat özgürlüğü elinden alındığı halde kılını kıpırdatmayan kendi yöneticilerimizi mi? Ya Türkiye üzerinden bu hakkı elde etmek, ya da AB üzerinden güneye baskı uygulatmak için en ufak bir çaba gördünüz mü? Eskiden olsa iki toplumlu komiteler bu işi çoktan hallederdi. Özgürlüklerimiz elimizden alınıyor. Sebebi basit, çare bulmak iki devletlilik politikasına uymaz da ondan…

 

HELE BİR SANDIK KURULSUN:

Öyle bir ülkede yaşıyoruz ki her gün yeni bir skandal haberi… Jet skandalı, ihalesiz akaryakıt alımı derken şimdi de PCR skandalı. Yamalı bohça hükümeti iktidarda oldukları 9 aya ne çok başarı sığdırmışlar. Ve ucuzcu bakan “PCR vurgunu” konusundaki iddialar hakkında “muhakkak araştırılmalı, ciddi iddialar olduğu anlaşılıyor. Araştırılmalı ama üstü de kapatılmamalı” diye beyanat verdi. Söyleyene bakın. Sanki kendi hükümetin bakanı değil. Kendine prim yaptıracak yeni düşmanlar arıyor.

 

BORÇLANIP, BORÇLANIP GEZİYORLAR:

Kasaya fare düşse kafası yarılır, ama gezmeler bitmez. Nedir ama bu Anadolu şehirlerini gezmeler? Bizim başka derdimiz yok mu? Her ay bilmem kaç yüz milyon borçlanma, her gün bir bakanın birkaç şehir gezmesi için mi? Nedir yaptığınız? Kime ne faydası var? Sonra da hiç sıkılmadan tasarruftan söz ederler. Külliye ziyaretlerini haftalık olağan görüşmeye çevirdiniz, farkında değiliz sanmayın…

 

AL SANA ALGI OPERASYONU, YERSEN:

Geçtiğimiz günlerde eski okul binasının yıkılması konusunda fikir ayrılığına düşen Kormacitli Maronitler, Ersin Tatar’ı ziyaret etmişler. Haberi okuyan, mutlu mesut yaşayan bu insanların, sırf nezaket ziyaretine gittiğini sanır. Sevgiler, vaatler, huzur, barış, şu bu. Oysa adamlar sorunlarını anlatmaya gitmişler. O sorunlardan tek satır haber yok. Mesela, ne oldu Gürpınar köyüne dönüş meselesi? Eminim konuşuldu bunlar. Aslında hatalı olan taraf, Ersin Tatar’dan medet uman taraf ya neyse, ne yapsın insanlar da çaresiz…

 

SANIRSIN KKTC DÜNYANIN EN UCUZ ÜLKESİ:

Marketçiler Birliği daha önce yaptığı karşılaştırma ile kuzeyin güneyden daha ucuz olduğunu iddia etmiş, şimdi de KKTC ile Türkiye’deki fiyatları kıyaslayıp, Türkiye’den de daha ucuz olduğumuzu söylüyorlar. Ülkeyi ucuzlatma sözü veren ama tam tersini yapan Arıklı bu araştırmaya balıklama dalıp, sahiplendi. Hani utanmasalar, dünyanın en ucuz ülkesi olduğumuzu söyleyecekler…

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar