Bizim kamburumuz - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cumartesi, Nisan 27, 2024
Köşe Yazarları

Bizim kamburumuz

Ahmet OkanAhmet Okan

Notre Dame’da yangın çıkınca dünyanın yüreği yandı; herkes ayağa kalktı.

Günümüzdeki teknolojik olanaklar sayesinde, bu yürek yanması naklen yayınlandı!


O yürek acısı burada ne kadar hissedildi doğrusu pek kestiremiyoruz, çünkü kendi kültürel değerlerini kendi elleri ile yıkıp döken bir coğrafya burası…

Notre Dame, katedralden öte bir şey.

Yüzlerce yıllık entellektüel bir birikimin gözde yerlerinden biridir dünyanın.

Notra Dame’da çıkan bir yangın sanata, edebiyata da sıçrar, alevler onları da sarar, yok eder; hani hepsi yerle bir olsa, tekmil toplumsal hafıza kaybı olur…

Katedralin yapımına 1160’lı yıllarda başlandığı söylenir, tamamlanma tarihi ise 1345.

Bir kaynağa göre yapım süreci şöyle:

 1160 Piskopos Maurice de Sully (Paris piskoposu) orijinal katedralin yıkım emrini verir.

1163 Temel taşı koyulur – yapım başlar.

1182 Apsis (Apse) ve koro bölümü tamamlanır.

1196 Nave (bir kilisenin orta bölümü) tamamlanır. Piskopos de Sully ölür.

1200 Batı Façade’de çalışma başlar.

1225 Batı Façade tamamlanır.

1250 Batı kuleleri ve Kuzey gül pencere tamamlanır.

1250–1345 Geri kalan kısımlar tamamlanır.

Katedralin bir bölümünde Krallar Galerisi vardır.

Bu galeride İsrail krallarına ait 24 adet heykel bulunuyor.

Denildiğine göre, Fransız İhtilali’nden sonra devrimciler bu heykelleri Fransız krallarının heykelleri sanarak başlarını koparmışlar!

Anlaşılan dönemin Fransız devrimcilerinin katedralin içindeki eserlerden haberleri yokmuş!

Neyse ki bu koparılan heykel başları ileri dönemlerde (1977) bulunup bir müzede sergileniyormuş, çünkü tahrip olan heykeller yeniden tasarlanıp yapılmış zamanında…

Burada varlığından dolayı entellektüel birikim yaratan kültürel bir değer var mı bilemiyorum.

Adına romanların, şiirlerin, müziklerin, müzikallerin, tiyatroların ve diğer sanatların yapıldığı herhangi bir varlık var mı?

Kendi elleri ile kendi kentlerini, sokaklarını, evlerini yaşanmaz hale getiren toplumlardan böyle bir birikim beklenebilir mi?

Kiliseler, camiler bile savaş alanlarında mevzi niyetine kullanılmadı mı?

Hangi birikimden bahsedilebilir?

Lefkoşa’daki Ayasofya Camii (Selimiye)’nin yapımı da çok eskilere dayanır.

Yapımına 1209 yılında başlandığı söylenir ama bu tarih bile tartışmalıdır.

Bazı iddialara göre Ayasofya’nın yerinde Bizans dönemine ait bir kilise bulunuyordu, Ayasofya o kalıntılar üzerinde yükseliyordu.

Nihayetinde yapımı 1326 yılında tamamlanmış ve kutsanarak açılışı yapılmıştır.

Bu ve buna benzer birçok yer sürekli olarak yağmalanmıştır.

Bilim, sanat ve edebiyat birikimleri yerine yağma ve talan tarihi yazılmıştır.

Üstelik her dönemde.

Son olarak Ayasofya’da II. Selim’in kılıcının bile korunamayıp çalındığı bilinir…

Victor Hugo, “Notre Dame’ın Kamburu”nu yazmıştı.

Bizim kamburumuz yazılsa ortaya neler çıkar neler…

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar