Bir ‘virüscüğün’ düşündürttükleri - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Çarşamba, Nisan 24, 2024
Köşe Yazarları

Bir ‘virüscüğün’ düşündürttükleri

Cenk UzunoğluCenk Uzunoğlu

Korona virüsü, Kıbrıs Türkü’ne unutmasa da uygulamayı bir kenara bıraktığı siyaset üstü birlik ve beraberlik ruh halini tekrar hatırlatmak için bir fırsat.

 


Kriz anında eldeki sınırlı olanaklar ile birlikte bir şeyleri organize etmenin, yapabilmenin önemini hatırlattı. 74 sonrası bu refleksimizi kabul edelim unuttuyduk. Bireysel bazda hızlı olmanın değil de birlikte uzağa gidebilmenin esas olduğunu hatırlattı bu virüscük.

 

Bir de Türkiye Cumhuriyeti devletinin bizim için önemini bunu görmek istemeyenlere ve küçümseyenlere de sanırım (ve umarım) bu virüs hatırlattı.

 

TC’nin varlığı ve elinden gelenin en fazlasını yapacağı algısı bile bize böyle kriz günlerinde yetiyor.

 

Ankara’da iktidarda olanların dünya görüşlerini beğensek de beğenmesek de toplumsal bütünlüğümüz ile birlikte tek güvencemiz Türkiye Cumhuriyeti devleti olduğunun altı bir kez daha bu virüscük vesilesiyle çizilmiş oldu.

 

AB’yi gördünüz. Rum’a hiç değinmeyeceğim.

 

AB’nin ‘’B’’ si işler yolunda gittiğinde hatırlandığı bir kez daha ortaya çıkmış oldu.

 

İşler sarpa sardığında bir anda ortaya ülke sınırları ve birbirine zıt ve senkronize olmaktan uzak uygulamalar çıkıyor. Şimdiden su götürmez bir şekilde AB sınıfta kaldı.

 

Bir önceki akşam TV’de haberlerde görmüşsünüzdür.

 

Çinli kamu sağlığı çalışanları, doktorlar ve hemşireler Milano ve Roma havaalanında alkışlarla kurtarıcı diye kabul edildiler.

 

Esaret altındaki ülkelere özgürlük getiren asker gibi karşılandılar.

İtalya’dan sonra sıraya İspanya, Fransa ve gerisi gelirse şaşırmayın. Avrupalının kibri ile İngiliz’in gururunu da bu virüscük testten geçirecek gibi duruyor.

 

***

 

Tekrar kendi gerçeğimize dönelim.

 

Geçen hafta seçim tarihini altı ay öteledik ama görünen o ki seçimin gölgesi hala daha geziniyor.

 

Tersini söyleseler de kafa hala daha Silahtardaki makam için yapılacak seçimde. Kriz yönetiminde karşılıklı olarak samimiyetten uzak davranış ve söylemler ile gündem oluşturmakta ısrar edildiği için yapılan her şey seçimi düşündürtmeye yönelik ilerliyor.

 

Aman bir şeyi kaçırmayım, bana siyasi bir bedeli olmasın endişesinde rol kapma derdinde olanlar ile gündem yaratma peşinde çaktırmadan role girme derdinde olanlar arasında bir yarış var.

 

Belli oldu ki, bu yedi ayın ilk bölümünü içinden geçtiğimiz bu krizi araç olarak kullanıp rol kapma ile role girme derdinde olan adayların söyledikleri ile geçireceğiz.

 

Tüm adayların liderlikleri çok güzel sınanmış oluyor. Kim sağduyulu, kim baskı altında nasıl davranıyor görülmüş oluyor. Kim birleştirici kim ayrıştırıcı olduğu görülüyor. İyi de oluyor.

 

Toplum Nisan’daki seçim havasına zaten girememişti. Kendi ekonomik derdinde sinmiş izliyordu. Şimdi bunun üstüne bir de can derdi eklendi.

 

Adaylar rol kapma ve role girme yarışına devam etsinler bakalım.

 

Toplum elbette not ediyordur tüm bunları. Toptan notunu verecektir.

 

***

 

Dış basında yazılanları okuyorsanız genel kanı bu yaşananların global ölçekte siyaset üzerinde de etkisi olacağı yönünde.

 

İtalya’nın en son çare olarak Çin’den yardım almak için çağırdığı kamu sağlığı personeli gibi yarın öbür gün merkezi hükümetten destek alamadığını düşünen Trump karşıtı eyaletlerin de Çin’i yardıma çağırması durumunda bunun siyasete ne tür bir yansıması olur bir düşünün.

 

Mutabık kalınan ve tüm yorumcuların ağzına ve kalemine pelesenk olmuş diğer nokta da ekonomiden, siyasete ‘’hiçbir şeyin eskisi gibi olamayacağı.’’

 

Sınır tanımayan problemlerle mücadele edebilmek ve başarılı olabilmek için ülkeler egemenliklerinden ödün vermek durumunda kalacak. En gelişmiş ülkelerin içine düştüğü ve zaman ilerledikçe iyice düşeceği çaresizlik bunun zeminini hazırlıyor.

 

Bu pandemi en iyimser tahmin ile havaların ısınması ile son bulsa da önümüzdeki sonbahara ve kışa ne olacağını kim garanti edebilir? Benzeri bir tekrarı ve çaresizliği demokrasiler kaldırır mı?

 

Siyaset üstü başlıklar olduğu için sağlık ve çevre politikaları da sevk ve idare açısından ülke egemenliklerinin paylaşılacağı ilk alanların başında gelecek.

 

İş yapış alışkanlıkları değişecek. Herkes evden çalışmaya, toplantı yapmaya başladı. Banka şubeleri olmadan tüm bankacılık işlemleri yapılıyor. Tüm bu ve daha nice değişikliğe bağlı olarak bunun kültür üzerinde de farklı yansımaları olacak.

 

Geleneksel iş kolları ve dünya markaları belli bir süredir büyük baskı altındaydılar zaten.

 

Ayrışma ve ayıklama ciddi bir hız kazanacak. Bunun yansımasını borsalarda görmeye başladık bile.

 

Bu süreç tahminimce ABD seçimlerine kadar sürecek. Bu olan bitenin ABD’deki seçim boyutunu hafife almayın.

 

Düşüncelerinizi komplo teorilerine mahkûm ettirmeyin ama her şeyi bilimle açıklama naifliğine da kapılmayın. Okuyun. Mümkün olduğunca dış basını, farklı ve birbirine zıt olan görüşleri bulup okuyun. Genelde yapılmayan bir şeyi daha yapın ama. Kayda değer bulduklarınızı kimin yazdığını da vakit ayırıp araştırın.

 

***

 

Son olarak da içinden geçtiğimiz süreç bize ‘’her işin başı sağlık’’ olduğunu bir kez daha yaşatarak hatırlattı.

 

Nesilden nesle gelmiş olan bu veciz cümleyi atalarımız kim bilir neleri yaşayıp söylemişler.

 

Biz de ödünç aldığımız bu cümleyi bir sonraki nesillere ortak bir paydanın içinden geçerek pekiştirip aktaracağız.

 

Bir virüscük nelere kadirmiş.

 

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar