Beş günden beridir İstanbul’un güzellikleri ile başbaşayız. Kızımızın, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Sosyoloji Bölümünü hem bölüm birincisi hem de fakülte birincisi olarak bitirmesinin sevincine tanıklık ve ortaklık etmenin mutluluğunu yaşadık.
Önceleri yediğim kazıklardan dolayı, yurtdışında telefonumu kapalı tutar ve sadece halka açık internet hizmetlerinden yararlanırım. Eve dönünce telefonu açar, gelen cevapsız çağrıların sahiplerine sosyal medya üzerinden ulaşırım.
Pazar günü olmasına rağmen gelen çağrıların yoğunluğu, içimde bir şüphe uyandırdı. Arayanlara ulaşınca, “Memleketin Halleri” isimli köşemde yazılanların bana ait olmadığını söylediler. Gerçekten de o gün yazı yazmamıştım. Doğrusu, zaten hafta sonları yazı yazmıyorum.
İyi de, dostlar, yazının bana ait olmadığını nereden anlamışlardı ki?
Yanlışlıkla, köşemde yayınlanmış olan yazıyı ben de bulup okuyunca, beni tanıyanlara hak verdim.
Geçen seçimlerde de desteklediğim ve bu seçimlerde de eğer aday olmaya karar verirse desteklemeyi düşündüğüm, Cumhurbaşkanı Akıncı’ya “eve dön” diyen bir yazının, benim olması tabii ki düşünülemezdi. Bu yüzden beni tanıyan dostlarıma buradan teşekkürü borç biliyorum. Lütfen kabul etsinler.
Bu hata beni ne kadar da üzmüşse, yapanların bunu bilerek ve isteyerek yapmadıklarına da yürekten inanıyorum. İnanın ki, yanlışlıkla köşemde yayınlanan bu yazı, düşüncelerime, fikirlerime, inanışlarıma taban tabana zıt olmasa, hiç önemsemez, düzeltme veya açıklama gereği duymaz, zerre uğraşmazdım.
Neyse, İstanbul’un güzelliklerini yaşamaya devam…
Birkaç gün daha buralardayım.