Bir dönemden bir döneme - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Mart 29, 2024
Köşe Yazarları

Bir dönemden bir döneme

Ahmet OkanAhmet Okan

1878 yılında Lefkoşa’daki Lüzinyan Sarayı veya Vali Konağı henüz ayaktaydı ve içinde Vali oturmaktaydı.

Söylenenlere göre saray çok yıpranmış vaziyetteydi, buna rağmen alt katı hapishane olarak kullanılıyordu.


İngilizler Lefkoşa’yı devraldıklarında bu hapishanede yaklaşık 1000 civarında mahkum bulunuyordu.

Bu mahkumlar Osmanlı’ya ait topraklardan getirilen “en azılı” mahkumlarmış.

Öyle ki İngiliz bu mahkumlardan ürktüğü için, Osmanlı ile yaptığı anlaşma çerçevesinde mahkumların hepsini anında Türkiye’ye sevk etmişti…

O dönemlerde güneş battıktan sonra sokağa çıkacak olanlar fener taşımak durumundaydı.

Taşımayanlar geceyi hapishanede geçirirlerdi…

Sokaklar yer yer gaz lambalarıyla aydınlatılmaya çalışılırdı ki her sokakta var mıydı bilemiyoruz ama belirli yerlerde olduğu günümüze kadar ulaşan bazı fotoğraflardan anlaşılmaktadır.

En azından üç ana kapının çevresinde olduğu muhakkaktı.

Geceler loş ışıkların altında geçmekte, şehir, ayın en çok parladığı zamanlarında aydınlanmaktaydı.

Böyle gecelerde yatırlarda yanan mumlar yıldızlarla söyleşir gibiydi…

Buna benzer Lefkoşa geceleri, sokaklar lambalarla aydınlatıldığı dönemlerde de yaşanmıştı.

Sokak lambaları loştu, neredeyse bulunduğu yeri aydınlatmaktaydı.

Yatırlara mum yakma adeti sürmekteydi ve Lefkoşa sokakları neredeyse yüzyıl öncesinin dönemlerinden farklı değildi, ki zaten kapılar, duvarlar, hanaylar ve panjurlar, avlular aynıydı, herhangi bir değişiklik yoktu…

İngiliz’in işi çoktu adada; kolay olmayacaktı buralarda yaşamak ve buraları mamur hale getirmek.

İlk işi mahkumları adadan sevk etmek olan İngiliz, daha sonra kolları sıvayıp Lüzinyan Sarayını yerle bir edecek; İngiliz Valisi surlar dışındaki bir tepeye yerleşecek ve Lefkoşa günden güne değişecek, o daracık sokaklar yeni hayatlarla tanışacaktı…

Mahkumlar adadan sevk edildiğinde sadece İngilizler değil, muhtemelen Lefkoşalılar da rahatlamışlardı.

Nihayetinde mahkumdan mahkuma fark vardı ki Hasanbulliler tutuklandığında ahalinin gönlüne ateş düşmemiş miydi?

Değişmeyen ne kalır ki!

Artık yeni bir hayat vardı.

Meyhanelere radyo ve gramofon girmeye başlamıştı, ilk bisikletler yollardaydı, trenin gürültüsü türkü gibiydi, yollar asfaltlanıyor, tarihi kapıların çevresine yollar yapılıyor; şehere giriş çıkışlar kolaylaştırılıyordu.

Bu arada denize bile girmeye, sahilleri dinlence yeri olarak görmeye bile alışmıştı insanlar!

Osmanlı çoktan gitmişti ve hiç kimsenin bedeni Lüzinyan Sarayının önünde duran kurumuş erik ağacında sallandırılmıyordu.

İngiliz yeni hapishane yapmış, suçluları medenice asıyordu!

Dr. Behiç’ten Mida’ya kadar Türk, Rum birçok kişiyi medenice asmıştı İngiliz!

 (Devam edecek)

 

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar