Bin lira ceza caydırır mı, cesaretlendirir mi? - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Nisan 19, 2024
Köşe Yazarları

Bin lira ceza caydırır mı, cesaretlendirir mi?

Köş, MoreketMehmet Moreket

Çok merak ettiğim bir konuydu.

Eminim sizler de merak etmektesiniz. Hani hemen her gün birileri Ercan’dan yüklü miktarda döviz çıkarırken yakalanır ya, o melese.


“Para Kambiyo Yasası’na Aykırı Hareket” deniyor suçun adına. 10 bin doların üstünde nakit parayı, beraberinizde bildirim yapmadan KKTC’den çıkartamıyorsunuz.

Yasa böyle olmasına, hemen her hafta birkaç kişi yakalanmasına rağmen, nasıl oluyor da bu akış devam ediyor, diye merak ediyordum.

Acaba diyordum, balığın büyüğü geçerken, arada bir miktar yem mi yakalanıyor? Ya da yakalananın yanında, kaçan çok daha büyük, onun için mi vazgeçmiyorlar…

Hatırlayın Yenidüzen’de yayınlanan rakamları. 2018’in ilk 7 ayında kaçırılmaya çalışılan, daha doğrusu yakalanan para miktarı 5 milyon liranın üstündeydi. Polis haberlerine bakarsak, hala artarak devam ediyor.

Geçtiğimiz gün twitter’da, hukukçu Tacan Reynar sorularıma bir miktar açıklık getirdi.

Kendisi eski bir yargıç olduğu için, en doğrusunu o biliyor.

Diyor ki Reynar; “Her gün çok sık işlenen bir suç türü olarak karşımıza çıkıyor. Ciddi bir suç sanıyoruz.  Ancak, hiç kimseye bu suçtan ötürü hapis cezası verilmediği gibi yasadaki para cezasının üst haddi ise 1000 TL. Mahkeme için gereksiz zaman-masraf israfı”…

Anlaşıldı neden sürüp gittiği.

Bin TL nedir ki kaçırılan paranın yanında. Paşa paşa ödüyor. En mühimi, Reynar, el konulan paranın, bin lira ceza ödendikten sonra, şahsa iade edildiğini de söylüyor.

Daha ne olsun.

Bunun galiba bir istisnası var. Geçen yıl yaklaşık 130 bin euro’yla yakalanan birinin soruşturmasında “kara para şüphesi” ortaya kondu. Şahsın “Suç gelirlerinin aklanması” ve “Para Kambiyo Yasası’na aykırı hareket” suçlamalarıyla tutuklandığı açıklandı. Polis, şahsın hesabına yatan 1 milyon 700 bin Euro’nın kaynağının peşine düşmüştü. O dava da ne oldu bilmiyoruz.

Paranın kaynağı konusunda bir çok kişiyle konuştum önceden. Hatta sanal bet konularına vakıf olanlarla da. Bu yolla çıkarılan paranın küçük “girişimcilerin” parası olduğunu söylediler. Küçük de dediysek, yine de aklımızın alamayacağı paralar. Ortalamanın ayda birkaç milyon lira olduğunu, son olaylarda mahkeme haberlerinden duyuyoruz.

Tacan Reynar, twitter’de paranın kaynağına ilişkin de şu kadar bilgi veriyor…

“Yurtdışına kaçırılan büyük meblağların belki küçük miktarları bunlar. Genelde bir kişi yakalandığında parayı casinoda kazandığını söyler, tahkikat yapılır, casino yazı ve onay verir, Savcılık araştırma yapar. Dava sonuçlanır”…

Ne muhataralı işler.

Biz burada duydukça deli oluyoruz da yetkililer bu çarkı bilmiyorlar mı?

Madem Para Kambiyo Yasası’na aykırı, madem polisi, yargıyı bu kadar meşgul ediyor, önlemek için de bir şeyler yapmak gerek değil mi?

Polis uğraşsın, yargı uğraşsın; sonuç, öde bin lirayı kurtul.

Her Allah’ın günü gündeme düşen böyle bir yasadışılık için ağzını açan bir tek yetkili hatırlamıyorum. Hani ‘yasayı değiştirelim, cezayı artıralım ya da paraya el koyalım’ falan desinler.

Neden?

Asıl sorulması gereken soru budur.

Nedir bu sessizlik?

 

 YERİN KULAĞI VAR

ELLERİ MAHKUM:

UBP Meclis grubunun oy birliği ile eski Genel Başkanları Hüseyin Özgürgün’ün dokunulmazlığının kaldırılması  kararı almasına şaşıranlar olmuş. Aslında hiç şaşırmamak lazım. Birincisi, suça ortak olmak istemediler, ikincisi, aklama yolunda ısrar etselerdi, bu UBP-HP hükümetinin sonunu getirecekti. Önemli bir gerekçe değil mi?

 

NİYE KATILIP RET VERMEDİNİZ?:

Yurt içinde olmalarına rağmen, Hüseyin Özgürgün haricinde 4 milletvekili ( Evren, Berova, Gündüz ve Sennaroğlu),  Özgürgün’ün dokunulmazlığının kaldırılması konusunda toplanan grup toplantısına katılmadılar. Ne bu şimdi? Madem karşıydılar, katılıp ret oyu verselerdi. Ya da belki çekimser. Böyle yapınca oldu mu? Yine oy birliğiyle geçmiş oldu. Genel Kurul’a geldiğinde ne yapacaklar? Yine mi parmaklarının arkasına saklanacaklar?

 

YÜZÜMÜZE GÖZÜMÜZE BULAŞTIRDIK:

Bu Maraş konusu artık can sıkmaya başladı. Her kafadan bir ses çıkıyor. Bu kadar ciddi bir konu sosyal medyada alay mevzusu oldu. Vakıf malı mı, değil mi? Abdullah Paşa Vakfı kapatıldı mı, kapatılmadı mı? 45 yıl sonra nereden geldiyse aklımıza geldi, onu da yüzümüze gözümüze bulaştırdık. Bizim bile karar veremediğimiz, emin olamadığımız  bu Maraş konusunda uluslararası hukuk nasıl bir karar verecek bilmiyorum.

 

“BM KARARLARINA AYKIRI”:

Yunanistan’da yayınlanan Ekathimerini gazetesi, ABD Dışişleri Bakanı Pompeo’nun Kıbrıs krizi ile ilgili Rum Dışişleri Bakanı’na bir mektup yazarak ”Türkiye’nin tek taraflı olarak Kapalı Maraş’ı açma isteğinin BM kararlarına aykırı olduğu ve bölgedeki barış görüşmelerine zarar verebileceği” ifadelerine yer verdiğini  iddia etti. Gazete ayrıca Pompeo’nun aynı mesajı Türkiye’ye de ileteceği iddiasında bulundu. Biz Maraş’ın Türk malı olduğunu ispatlamaya çalışırken adamlar, bu işi uluslararası platformuma taşıyıp destek bulabiliyor. Kaş yapayım derken, göz çıkarmayalım da.

 

ERHÜRMAN MUHALEFETİ BAŞLATTI:

CTP Genel Başkanı Tufan Erhürman, son günlerde kendisinden beklenen muhalefeti başlatmış. Birkaç gün önce “Federasyon 50 yıldır görüşülüyor diyenlerin formülü 150 yıl görüşülse de olmaz” diyerek yaptığı çıkışı, “hükümet Maraş gibi, Kıbrıs sorunu gibi konuları gündemde tutarak sosyal ve ekonomik kalkınmayı adeta gündemden düşürdü” sözleriyle sürdürdü. Kurultay öncesi hareketliliğin bir parçası da olsa, suskunluğu atacak gibi görünüyor…

 

DENKTAŞ NE DEMEK İSTEDİ?:

Serdar Denktaş, katıldığı bir tv programında cumhurbaşkanlığı adaylığıyla ilgili olarak,  “henüz tam karar vermedim ama, aday olma ihtimalim % 65” diyerek adaylık konusunda istekli olduğunu belirtti. Seçime bağımsız aday olarak gireceğini de söyleyen Denktaş’ın, “Eğer seçilirsem farklı bir süreç görecek halkımız. Kıbrıs sorunu bitecek demiyorum, sonlanacak” diye iddialı bir söz söyledi. Toplumlararası müzakereleri mi bitirecek, KKTC’nin tanınmasını mı isteyecek, yoksa aklında başka bir formül mü var, anlayamadık…

 

ZİRVEDEKİLER

Başaran Düzgün: “Açıklanan ‘vergi şampiyonları’ listesinde, bildiğiniz/tanıdığınız ‘zenginlerin’ hiç birinin ismini bulamazsınız. Çok pahalı arabalar kullandıklarını veya ultra lüks villalarda kaldıklarını görmeniz/bilmeniz bir anlam ifade etmez. Siz görüyorsunuz ama yetkililer bunları görmezden geliyor.

Görmezden geldikleri için de KKTC’ye tek kuruş vergi ödemeden zevk-ü sefa içinde yaşıyorlar”…

 DİPTEKİLER

Fırat Ataser: Kervansaray bölgesine yat limanı yapma konusunda itirazlar olduğunu söylüyor, ancak buna rağmen “Duruşumuz nettir, bilginize” diye de kestirip atıyor. Halkın ve orada yaşayanların duruşu da net. Sonuçta halkın bilgisine getirilmek ve ÇET raporu da çıkarılmak zorunda. İşin ilginç tarafı, Karaoğlanoğlu sakinleri 2016’da Özgürgün’ün tavrına karşı “balıkçı barınağına dokunma!” eylemleri yaparken, meğer orası zaten peşkeş çekilmiş, aynı tarihlerde de Kervansaray için ön izin alınmış. Bakar mısınız plana. Her UBP hükümetinde yollara dökülüp, kıyıları korumaya çalışıyoruz farkında mısınız?

 

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar