Memleketin her yanı adeta bayram yerine döndü. Dipkarpaz’dan Yeşilırmak’a kadar her yerde zafer kutlamaları yapılıyor. Kolay değil “Türkiye’yi sevenler” ile “Türkiye’yi sevmeyenler” arasındaki “kavganın” galibi belli oldu. Türkiye aşığı seçmen(!) bunu kutlamasın da kim kutlasın…
Hiçbir müdahalenin olmadığı, insanların özgür iradelerinin satın alınmadığı, paraların, vaatlerin havada uçuşmadığı demokratik bir seçimin galibi olanlar 40 gün 40 gece bu zaferlerini kutlasalar haklarıdır…
Kolay değil ülkenin yeni cumhurbaşkanı Türkiye sevdalısı Ersin Tatar oldu. Bundan sonra öyle görüşme masasında ezik, başı önde oturmak yok artık. Federasyonmuş, Birleşik Kıbrıs’mış öyle tuzaklar olmayacak artık masada. Anastasiadis artık karşısında harita veren, toprak dağıtan(!) bir toplum lideri bulamayacak…
Bir düşünün Allah korusun bu seçimi diğer aday kazansaydı ne olurdu? Eminim ertesi günü masaya oturur, tek çözüm federasyon diyerek, KKTC’yi parsel parsel Ruma satardı. Allahtan İskele’deki 9343 vatansever oynanmak istenen bu oyunu bozdu. Eğer bu vatansever seçmenlerimiz olmasaydı bugün memleket elden gitmişti. Ben olsam bu seçmenlerin hepsine hiçbir fedakarlıktan kaçınmaz ve birer “kahramanlık madalyası” verirdim…
Kimse kalkıp da “niye sadece onlara veriyorsunuz” demeye kalkmasın. Hesap ortada, kimlerin son anda bu vatanı kurtardığına gelin bakalım…
Lefkoşa, Mağusa, Girne, Güzelyurt ve Lefke bunlar 5 güzide ilçemiz. Burada kullanılan oylardan yeni Cumhrubaşkanı Ersin Tatar’a tam 57 bin 979 oy çıkmış. Diğer aday ki, ona artık eski cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı diyeceğiz, tam 59 bin 055 oy almış. Bu beş ilçede Akıncı Tatar’a 1076 oy fark atmış. Berket versin ki, İskele’deki seçmen oynanmak istenen oyunu fark etmiş ve sandıkları patlatmışlar. İskele’de Akıncı’ya giden 3 bin 855 oya karşılık 9 bin 343 “vatansever” aradaki farkı kapamış, 4 bin 412 oy öne geçmişler. Onlar da diğer ilçelerdeki gibi oy kullansalardı bugün Tatar değil, Akıncı cumhurbaşkanı olacaktı…Onun için diyorum ki bu seçmenlerin hakkı ödenmez. Hatta hükümete önerimdir, bundan sonra Başkent Lefkoşa değil İskele olmalıdır…
Onun için bu kutlamalardan kimse rahatsız olmasın. Ülke artık emin ellerde ve KKTC ilelebet yaşayacaktır… Hazır konu açılmışken seçimi kazanan Tatar’ın ilk mesajında Rum Lider Anastasiadis’le masaya oturacağını ve yeni şeyler konuşacağını söylemesine bakmayın siz. Hele kendini seçen halkından önce, Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan ve yardımcısı Fuat Oktay’a teşekkür etmesinin altında bir şeyler arayanlar “Rumcu ve hainlerdir”…
Şakası bile hoş değil de, sonuçta kabul edelim ki, olaya aynen bu gözle bakanlar kazandı.
Herkes muradına erdiğine göre ben de her ne kadar oy vermediysem de sayın cumhurbaşkanından haddim olmayarak bir ricada bulunacağım. Seçim öncesi biz vatandaşlara verdiği “AB çatısı altında iki ayrı devlet, KKTC’yi dünyaya tanıtmak, rahmetli Denktaş’ın ömrünü harcayarak kazandırdığı ama “Allah kelamı olmayan” BM kararlarını değiştirmek için koltuğa oturduğu gün harekete geçsin…
Evet KKTC’de yeni bir dönem başlıyor.
İşte sırf bunun için…
“Daha gün o gün değil, derlenip dürülmesin bayraklar”…
HÜKÜMET KAPIDA…
Sonunda iki haftalık maraton bitti ve bu vartayı da alnımızın akıyla atlattık… Şimdi gelelim Tatar’ın, kazanmak için oyunu istediği partilere verdiği sözlere. Eee, bizde söz namustur. Verilen onca destekten sonra yeni kurulacak hükümette yer almak, hem YDP’nin, hem de DP’nin hakkıdır ve olmalıdır da. UBP-DP-YDP ve Bağımsızlar. Hepsini anladık da bu bağımsızlar da ne demek demeyin. Bu seçimle birlikte kapısına kilit vurmayı garantileyen Özersay’ın HP’sindeki vekillerin birçoğu (en az 3 kişi garanti) kapağı UBP’ye atmaya hazır ve nazır. Zaten yeni hükümetin istediği sayı da bu. SerdarDentaşın oyu nasıl olur bilemem ama, hatta Özgürgün gelmese de, bu hükümet bağımsızların desteği ile kurulur. Zaten görüntü de o yönde. Ha, kim başbakan olacak konusunda UBP içinde biraz sıkıntı çıkabilir ama, abiler devreye girip onu da hallederler. Mesela yeni hükümette İçişleri Bakanlığı için en uygun aday Bertan Zaroğlu’dur. “Nasıl vatandaş olunur” konusunda master yapmış bir isim. Dışişleri için tartışmasız tek isim yine YDP’den Erhan Arıklı. KKTC’yi dünyaya tanıtmak için ondan iyisi yok. Ve ülkenin sıkıntılı olduğu bir diğer bakanlık Turizm Bakanlığıdır. Hele de otellerin boş, kumar masalarının müşterisiz kaldığı bu dönemde. Bu işi için de biçilmiş kaftan Fikri Ataoğlu’dur. Turizmi yeniden ayağa kaldırmak, casinoları doldurmak istiyorsak Ataoğlu’ndan, iyisini bulamayız. Bağımsızlara gelince onların her birine bakanlık vermek olmaz. Belki içlerinden birisi sağlık Bakanlığı için düşünülebilir. Eh Başbakanlık ve geriye kalan 6 bakanlık da UBP’nin neyine yetmez…
YERİN KULAĞI VAR
MAHKEMEYE DEĞİL AMA, MAHALLEYE:
Kazanmak adına ülkeyi geri dönülmeyecek şekilde “Türkiye’yi sevenler” ve “Türkiye’yi sevmeyenler” diye ikiye bölen Tatar cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturuyorsa bunun tek sorumlusu Kudret Özersay’dır. Kıbrıs Türkü’nün en çok aşağılandığı, iradesinin gasp edildiği böyle bir dönemi hiç yaşamadık. Hani ilk zamanlar, “kimisi mahkemeye, kimisi mahalleye” demişti ya Özersay onun da artık mahkemeye değil ama, mahalleye gitme vakti geldi de geçti bile…
KİM OLACAK KAVGASI:
Öyle ya da böyle seçim bitti. İstesek de istemesek de kazananı tebrik etmek gerek. Bizim demokrasi anlayışımız bu. Şimdi esas kavga UBP içinde verilecek. Tatar sonrası UBP’nin başına, hatta başbakanlık koltuğuna kimin oturacağı kavgasıdır. Dedikodular yeni başkanın Sucuoğlu, Taçoy ve seçimi kazandıran İskele’nin milletvekili Çavuşoğlu olacağı yönünde. İlginç bir yarış olacak. Bana sorarsanız bu dönemde hiçbiri olmayacak. Kurultaya kadar Genel Sekreter Ersan Saner’in bu işi vekaleten götüreceğini tahmin ediyorum. Artık erken bir seçimin de ülke gündeminde olduğunu herkes görüyor.
VAY HALİMİZE:
Seçim biter bitmez gereğini yaptılar. 3 günlüğüne gelene karantina yok! O bulaştırmayacak mı? 3 gün bulaştırması için yeterli süre değil mi? Kimdir bu 3 günlüğüne gelecek olanlar? Tabii ki hafta sonu kumarcıları. Bundan sonra bileceksiniz ki, virüs taşıyıcıları sokaklarda kontrolsüz gezer. Çoluğunuz, çocuğunuzun ve sizin canınız tehlikede… “Rumcular sizi” engelleyeceğinizi sandınız değil mi, yok öyle yağma, bundan sonra planlar tıkır tıkır işleyecek!!! Özellikle de yasak olduğu halde kumarhaneleri dolduran yerliler, kendinizi koruyun, bize de bulaştırmayın.
NEYİN KAFASINI YAŞIYORLAR:
Sağlığımın Bakanı Pilli düğün, nişan, mevlit ve cenaze törenlerinin pandemi kuralları çerçevesinde serbest bırakıldığını ancak, sinema, tiyatro, panayır, doğum günü ve festivallerin serbest bırakılmasının 1 Kasım’a ertelendiğini duyurmuş. Sinema ve tiyatroyu anlıyorum da ancak da onlarca kişinin katılabileceği doğum günü kutlaması, yüzler, hatta binlerce kişinin katıldığı düğün ve nişan kutlamalarından daha mı tehlikeli ki yasak devam ediyor. Böylesi saçma bir karar üretenlerin neyin kafasını yaşadıklarına anlam veremiyorum…
ATAOĞLU’NA KOLTUK GÖRÜNDÜ:
Daha birkaç önce “Bu Tatar’dan muhtar bile olmaz” diyen DP’nin Başkanı Fikri Ataoğlu, şimdi kendisini yere göğe koyamıyor. İnsan döner dönmesine de bu kadar hızlı mı olur? Ufukta bakanlık koltuğu gördü galiba… Ataoğlu da Serdar Denktaş’ın 30 yıllık siyasi hayatında bir çok kez başına gelen vakalardan biri olacak…
YEREL VAKAYI NASIL BULUYORLAR?:
Seçimler herkesin aklını başından aldı ama tehdit giderek büyüyor. Uçaktan gemiden çıkanlar arasında maalesef pozitif yolcu sayısı hala yüksek. Bir de yerel vakalar var. Bir tane bile çıksa diğerlerinden daha fazla tehlikeli bence. Çünkü bilmiyorsun. Göründüğü kadarıyla gelişigüzel test yapıldığı falan da yok. Nasıl saptanıyor bunlar? Herhalde hastalandıklarında. Bu da demektir ki, etrafımızda, kendisi de pozitif olduğunu bilmeyen taşıyıcılar var. Tespit etmenin tek yolu, halk arasında random testler yapmak. Bakıyorum, “çok başarılı” Sağlık Bakanı’nın bu konuda bir açıklaması ya da bir uygulaması yok. O sadece Kendi gelenlerden çıkan sonuçları açıklıyor…
