BİLE BİLE KAOS… - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Nisan 26, 2024
Köşe Yazarları

BİLE BİLE KAOS…

Mehmet MoreketMehmet Moreket

Bir seçimden çıktık, şaibeli, tartışmalı…

 


Bir başka ülkede olsa yer yerinden oynardı. Ama bizim buralarda iklimden midir nedir, kimse kılını kıpırdatmaz. Yapılabilecek en cesur iş, klimanın altında telefonun tuşlarına basıp protesto etmek, ötesi yok.

 

Hadi bunu geçtik. Yahu başımızda bir hükümet yok! Tam bir garabet.

 

Cumhurbaşkanı seçilince, Başbakanlığı otomatikman düşmüş falan.

 

Peki, o seçildiği günün ertesi gün, yani taaa geçen Pazartesi, bir zahmet zaten düşmüş olan hükümetin istifasını Akıncı’ya götürüverseydi ya? Ama yapmadı, yaptırmadılar…

 

HP hükümetten çekildiğini 6 Ekim’de duyurdu. Bugüne kadar hükümetten çekilen tüm diğer partilerin yaptığını yaptı, Parti Meclisi açıklamasını kamuoyuna deklere etti. Bugüne kadar hiçbir ortak, istifasını Başbakan’a yazılı olarak sunmadı. Adam “çekildim” dediyse, bitmiştir…

 

Yok efendim, “bana istifa mektubu göndersinler” diye tutturdu. Resmen zamana oynadı. Niyet o günden belliydi. Müstafi bir Başbakan olarak seçime gitmek istemedi. Psikolojik etkisinden korktu herhalde. Yoksa, yenisi kurulana kadar eskisi zaten devam edecekti.

 

O noktadan itibaren, KKTC’nin tüm siyasi teamülleri çiğnendi…

 

Bulduğu kılıfa bakın; “Ben birine şimdi vekalet versem, hukukçular diyor ki Başbakanlığın düştüğü gün  vekaletin yoktur. Yani Başbakan değilsin, kimin vekaletini kime veriyorsun. Orası boştur. Ben de dedim ki madem ki Cumhurbaşkanının Bakanlar Kurulu’na başkanlık etme yetkisi var her zaman, ben de düne kadar Başbakandım, bundan daha mantıklı ne olabilir”…

 

HP’nin istifasından seçim sonrasına 12 gün geçti. Tam 12 koca gün. O zaman niye gitmedi, istifa etmedi. “Otomatik düşer” diye kim akıl verdiyse, tam 12 gün sesini çıkartmadı. Vekalet verme süresi bitene kadar bekledi.

 

Ama o boşluk hala daha sürüyor. Daha da sürecek. Telaş etmeyin, şimdi de partilerinin kurultayını bekleyeceğiz. Bir tur mu, iki tur mu Allah bilir.

 

Yazıklar olsun.

 

Bile bile, planlaya planlaya bir kaos ortamı yarattılar.

 

Devletim de devletim” diye bağırınırken, devletin dıştan görünüşünü yerle bir oldu. İnsanların inançlarıyla, güvenleriyle oynadı. Bu şekilde oynanan bir devlet sistemi olabilir mi? Artık kim neye güvensin?

 

Büyük bir erozyon yaşadık. Hani ağaç ekmezsen, toprakların denize akar ya, biz de temel değerlerimizi koruyamadık, bir bir kaybettik.

 

Kişisel ve Partisel çıkarları için Anayasanın boşluklarıyla oynayan insanlarla uğraşıyoruz şimdi.

 

Bu iş bitmedi. Anlaşılan odur ki, bundan sonraki süreçte hem içte hem dışta bu tür daha çok dayatmalara şahit olacağız.

 

Ta ki akıl koyup, tek ağızdan hem de doğrudan hukuk yolunu kullanarak muhalefet edene kadar…

 

 

 

YERİN KULAĞI VAR

O DA FARKINDA:

Ersin Tatar, ‘Müdahaleyle kazandı’ denmesi çok ağırıma gider. Halk karar verdi, sandığa kimsenin zoruyla oy atılmadı. Bunu herkes biliyor. O bakımdan 5 bine yakın oy farkı küçümsenemez” dedi. Belli ki o da nasıl kazandığının farkında. “Gücümü halkımdan alıyorum” diyemiyor. Zaten bu işin tam göbeğinde değil miydi? Şimdi herkesin olanı biteni söylemesinden niye rahatsız oluyor ki?  Bunu seçime müdahaleye kucak açarken düşünseydi…

 

SIRA KURULTAYDA:

Daha birkaç hafta önce sosyal medya hesaplarında destekledikleri cumhurbaşkanı adaylarının resimlerini kendi profilleri yapan UBP’liler, şimdi aynı paylaşımları UBP Genel Başkanlığı yarışında yapıyorlar. Hazır olun, bu hafta içinde adayların hepsinden bol bol “şükran” açıklamalarını duyacaksınız. Türkiye’yi “en çok kim sever” yarışına girecekler. Haksız da değiller hani. Kendi başına kalsa kazanması imkansız bir adayın gittiği yolu tutacaksın.

 

KENDİ GÜCÜMÜZÜ DE Mİ KAYBETTİK?:

Tasfiye edilenler yanında, her geçen gün yeni işyerleri kepenk indiriyor. İşsiz sayısının sadece pandemide 30 bine ulaştığı söyleniyor. TL’nin değer kaybı son yılların rekorlarını kırıyor. Gelecek karanlık. Umut yok. Ama ağalar diğer tarafta kim başbakan olacak yarışında. Daha ne kadar izleyeceğiz bunların bu tiyatrosunu? Hadi yönetenlere güvenimizi yitirdik de ya muhalefet ya kendi gücümüz? Onu da mı kaybettik…

 

BOŞUNA BEKLEMEYİN:

Ülke şu an hükümetsiz. Tatar soluğu sarayda aldı. Özersay ise “çekildik” dedikleri noktada kaldı, sessiz, gurvada sinmiş, UBP’nin yeni başkanını bekliyor. Elleri mahkum, nasıl olmasa kapımızı çalacaklar havası mı? Özersay’ın egosu, hem kendisini, hem de partisini bitirdi. Tek kurtuluşları “istifa ettik” dedikleri hükümete geri dönmek. Tatar da bunu bildiğinden hükümetle ilgili yeni bir görevlendirme yapmak yerine, kurultay sonucunu bekleyecek. Ülkenin ciddi sorunları varmış, kimin umurunda, hele partisinin başına uygun birini getirsin, sıra vatandaşın dertlerine de gelir belki…

 

ÖNCELİK MESCİT:

46 yıldır kapalı duran ve harabeye dönen Maraş için, Bilal Ağa Vakfı Mescidi ve Kitabesi’nde ibadet edilebilmesi için girişimler başlatılmış. Vakıflar İdaresi bu konuda yoğun bir talep olduğunu, gerekli izinlerin alınması halinde tadilata başlanabileceğini açıkladı. Hiç merak etmesinler, o izinler jet hızıyla halledilir. Kıbrıslının daha dindar ve Müslüman bir toplum olması için Maraş’ta da öncelikler olacak. Hatta sadece mescit yetmez, bir de cami yapsınlar ki tam olsun…

 

ANASTASİADİS’TEN NEYİ EKSİK:  

Rum Yönetimi Başkanı Anastasiadis, Yunanistan’ın başkenti Atina’ya giderek, şehrin altın madalyasını alacakmış. Gerekçesi, “Kıbrıs’ın yeniden birleşmesi için gösterdiği çabalar ve Kıbrıslı Rum-Yunan ilişkilerinin mükemmel düzeyde sürmesine yaptığı katkılar” olduğu açıklandı. Bugün ilk yurtdışı gezisini Türkiye’ye yapacak olan Tatar’a da başkent Ankara’nın altın anahtarını verseler kötü mü olur. Bizimkinin, Anastasiaidis’ten neyi eksik, aksine fazlası bile var…

 

 

 

 

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar