Önce Başbakan Ersan Saner’den özür dileyerek başlamak istiyorum.
Başbakan’dan niye özür dilediğimi yazımın ikinci bölümünde belirteceğim.
Ama ondan önce Sağlık Bakanı Ali Pilli ile ilgili bir durumu paylaşmak istiyorum;
Sağlık Bakanı Ali Pilli Havadis’e küstü.
İlk söylediklerinde inanmadım ve “olur mu öyle şey” falan dedim.
“Ali bey, yanlış anlamaya ve yanlış anlatmaya müsait birisidir ama göründüğü gibidir. İçinden geçeni söyler ama küsmez” gibi cümleler kurdum.
Yanılmışım.
Ali Pilli bana ve Havadis’e küstü.
Küslüğünü de telefon açarak duyurdu.
Bir akşam üstü gazete çalışırken telefon çaldı, arayan Sağlık Bakanı Ali Pilli idi.
Aradığı sıralar Bakanlar Kurulu toplantısı vardı ve Bakanlar Kurulu’nun pandemi ile ilgili kararlarını bekliyorduk.
Bakanlar Kurulu toplantısından önce Sağlık Bakanı Ali Pilli kurmaylarıyla birlikte basın toplantısı düzenlemiş ve çeşitli açıklamalar yapmıştı.
“Herhalde basın toplantısıyla ilgilidir” dedim kendi kendime.
Telefonu açtığımda Ali Pilli’nin yüksek perdeden sesiyle karşılaştım.
- “Sizi polise şikayet edeceğim, mahkemeye vereceğim, özel hayatın gizliliğini ihlal ettiniz, bunu yanınıza bırakmayacağım” diyerekten bağırıyor Sağlık Bakanı.
Afalladım ve ne cevap vereceğimi bilemedim.
- “Sayın Bakan nedir konu, ne oldu” diye geveledim.
O ısrarla polise şikayet etmekten, mahkemeye vermekten, özel hayatın gizliliğinden bahsediyor.
- “Amannn koştur, kime istersen ver” diyemedim çünkü konuyu anlamadım.
Bir de özel hayatın gizliliğinden bahsetti ya. Panik yaptım. Bizim muhabirler Ali Pilli’nin özel hayatıyla ilgili bir şey mi yaptılar da benim haberim yoktu?
Mesele kısa sürede ortaya çıktı ve ben Ali Pilli’ye çok sinirlendim.
Bu kadarı da olamazdı.
Mesele şuydu;
Ali Pilli kurmaylarıyla birlikte basın toplantısı düzenlemişti ya, basın toplantısında söylediklerinin önemli bir kısmı anlaşılmamıştı.
Ali beyin öyle bir sorunu var. Sorulan soruya cevap verir ama verdiği cevabı anlayamazsınız.
“Tabii, belki bugün, belki bu akşam, belki yarın” yanıtı pek meşhurdur.
Sosyal medyada “biri Türkçe ’den Türkçe’ ye tercüme etsin” esprileri çok yaygındır.
Havadis’in o dönemki Haber Müdürü Duygu Alan da Ali Pilli’nin söylediklerini anlamadı ve dönemin Ulaştırma Bakanı Tolga Atakan’a “Sayın Bakan, Sağlık Bakanı’nın söylediklerini her zamanki gibi anlamadık, alınan kararlar nelerdir” mealinde bir mesaj attı.
Duygu Alan bu mesajı yanlışlıkla, Tolga Atakan yerine Polis Genel Müdürlüğünün basın için oluşturduğu whatsapp grubuna gönderdi ama kısa süre sonra sildi.
Gruptaki “yalakalar” bu mesajı derhal Ali Pilli’ye ilettiler.
Ali Pilli bize çok gücendi ve o gün küstü.
Hem de fena küstü.
Haber Merkezimize bilgi vermiyor. Bizzat ben arıyorum cevap vermiyor. Damla Dabis’in sabah programına ısrarla katılmıyor ve Havadis’i yok sayıyor.
Üstelik de canımızla imtihan edildiğimiz böylesi zor günlerde.
Sayın Bakan size sadece iki satır yazacağım;
Havadis 14 Şubat 2009’da yayın hayatına başladı.
12 yıllık yayın hayatında 14 Sağlık Bakanı gördük.
15’inci de siz olacaksınız.
Bilmem anlatabildim mi?
***
Başbakan Sayın Ersan Saner’den özür konusuna gelince.
Salı akşamı, bazı internet haber siteleri “Sağlık Bakanı Ali Pilli görevden alınıyor, yerine Ulaştırma Bakanı Ünal Üstel getiriliyor. Ulaştırma Bakanı ise Resmiye Eroğlu Canaltay oluyor” şeklinde bir haber çıktı.
Haliyle Havadis olarak alarma geçtik ve bu haberin doğruluğunu teyit etmeye çalıştık.
Çok sayıda okurumuz da mesaj atıp bizden doğru bilgi talep ediyordu.
Başbakan Ersan Saner’i aradım.
Birinci aramamda telefonu meşguldü.
Bazı bakanlarla yazıştım ve “biz de sizin gibi izlemedeyiz” yanıtı aldım.
Sonra yeniden Başbakan’ı aradım.
Başbakan telefonu açtı ve “bıktım bu tür haberlerden” dedi.
Aramızda yaklaşık olarak şöyle bir diyalog geçti:
- “Sağlık Bakanını görevden almadınız mı?
- Başaran bey, 3 günde bir kabine değişikliği haberi çıkar, ben her yazılana cevap vermek zorunda değilim.
- Yani Sağlık Bakanı görevinin başındadır.
- Bu haber kesinlikle yalandır.
- Sayın Başbakan bu açıklamanızı haber yapacağım.
- Elbette yapabilirsiniz.
- İsminizi vererek yapacağım.
- İsmimi vermenize gerek yok. Benim böyle şeylerle uğraşmam doğru olmaz.
Başbakan isminin kullanılmasını istemedi.
Ama ben “Başbakan Havadis’e açıkladı: Kabine değişikliği olmayacak” diye haber yaptım.
Habercilik dürtülerim ağır bastı, doğru haberin şehveti beni teslim aldı ve bir hata yaptım.
Gazetecilikte doğru kural şudur: “İsmimin yayınlanmasını istemiyorum” o isim yayınlanmaz.
Haber “başbakana yakın kaynaklar” diye yazılır ama isim yayınlanmaz.
Bundan dolayı Başbakan’a bir özür borcum vardır.
Buradan iletiyorum…
ÖNEMLİ NOT: Bu hatam da bize küs olan Ali Pilli’ye kıyağım olsun. Sayemde daha bir süre o koltukta oturacak
