Anayasa Mahkemesi’ne gidecek mi..? - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Çarşamba, Nisan 24, 2024
Köşe Yazarları

Anayasa Mahkemesi’ne gidecek mi..?

Köş, MoreketMehmet Moreket

Geçici memurların kadrolanmasına ilişkin yasa tasarısı, seçime çeyrek kala, hem de yasakların içinde Meclis’e getirildi.

Cinliğe bakar mısınız.


Uygulamaya girmeyeceğini bile bile Genel Kurul’a getirdiler.

Maksat belli, geçicilerden o devşirmek.

‘Bakın biz onayladık, onlar reddetti’ demek…

Oysa bu da daha önce getirdikleri bir çok tasarı gibi Anayasa’nın eşitlik ilkesine aykırı.

Tamam bu insanların durumu da belirsiz. Bir çare bulunması şart. Ama böyle şark oyunlarıyla değil. Anayasa’ya rağmen seçim oyunlarıyla değil.

O Meclis kapısında yasa bekleyen çocuklar da bilsinler ki, bu Yasa onaylansa bile, kaçarı yok Anayasa Mahkemesi’ne bir şekilde gidecek ve oradan dönecek.

Bakın Zeki Çeler’in söylediği gayet mantıklı. Açın münhalleri. Gerekirse çalıştıkları yılları da ek puan olarak ekleyin, ama Kamu Hizmeti Komisyonu’nun yapacağı dışa da açılacak olan sınava girsinler, geçen geçsin, kalan da kusura bakmasın.

Şimdi Anayasa’yı işaret ederek ret oyu verenlere soralım….

Yarın iktidar olduğunuzda bu yasayı uygulamama cesaretini gösterecek misiniz?

Anayasa Mahkemesi’ne götürecek misiniz?

Bugün Meclis’te anladığımız kadarıyla böyle b ir niyet var. Bunu açık açık, popülizm yapmadan söyleyiniz.

Eğer yapmazsanız, sizler de artık hiç adaletten, eşitlikten, liyakatten falan söz edemezsiniz.

Unutmayın, bu yasayı bekleyenlerden daha fazlası da dışta, hakkı yenmiş bir şekilde bekliyor…


 

GÜNEY KIBRIS’IN AB’YE GİRİŞİNİN PERDE ARKASINI UNUTMADAN…

Türkiye Başbakan Yardımcısı Recep Akdağ, Güney Kıbrıs’ın AB’ye üye olması konusunda “Haksız yere zamansız yere Avrupa Birliğine alelacele soktular, bilerek yaptılar bunu. Zamanında Türkiye’ye karşı adeta bir koz gibi kullanmak üzere haksızlık yaptılar” diyor.

Doğrudur, öyledir. Ama bunda zamanın Türkiye Cumhuriyeti hükümetinin de payı vardır.

Yıllar yılı aynı şeyler söylendi. 1960 Cumhuriyeti’ni kuran anlaşmalardaki “Türkiye ve Yunanistan’ın üye olmadıkları bir uluslararası kuruluşa, bu iki ülkenin onayı olmaksızın, Kıbrıs’ın üyeliği mümkün değildir” maddesine aykırı olduğu yazıldı çizildi. Bu da doğruydu…

Ama artık gerçekleri de konuşmak lazım.

AB bu cesareti nereden almıştı?

1995 yılında Başbakan olan Tansu Çiller, Türkiye’yi AB ile apar topar gümrük birliğine sokarken değil mi?

Denir ki, Çiller, AB’nin o dönemki başkanı Fransa’nın yetkililerine, ‘Biz resmi söylemimizde, bu konudaki katı tutumumuzu sürdüreceğiz, ancak, siz kendi görüşleriniz doğrultusunda adımlarınızı atın’ demiştir.

Dahası Çiller’in imzaladığı o anlaşmanın 16. maddesinde “AB’nin üçüncü ülkelerle yaptığı anlaşmaların Türkiye tarafından üstlenilmesi” öngörülmüştür. Yani, ‘senin başka ülkelerle yapacağın anlaşmalara ben itiraz etmeden uyacağım’…

Bu kadar basit…

O dönemde muhalefette olan Mesut Yılmaz, olacakları görerek Meclis’te karşı çıkmış ve “Taviz verildi. Güney Kıbrıs’ın müzakere süreci başlatıldı” demişti.

Nitekim, Türkiye’nin Gümrük Birliği’nin uygulanmaya başladığı 1 Ocak 1996’da, aynı gün Kıbrıs Rumlarının AB üyelik müzakereleri de başladı.

Bu konu için, sırası geldiğinde, Annan Planı’na ‘evet’ diyenleri suçlarlar…

Gerçekleri hatırlamakta fayda var…


YERİN KULAĞI VAR

ELEŞTİRMEK YERİNE DÜŞÜNÜN:

Onca tepkiye ve dedikoduya rağmen UBP, eğer yedi bin kusur kişiyi sandığa getirmeyi başarabiliyorsa, sayımı elle yapmasını eleştirmek yerine, diğer partilerin bunu iki kere düşünmesi gerekir. Cumartesi günü sandığa gelenlerin, seçim sandıklarına da gideceğini ve en azından bunu ikiyle çarptığınızda, 15-20 bin oy demek olduğunu unutmayın. Ki bu oran, seçmen sayısının yaklaşık yüzde onuna tekabül ediyor. Onun için konuya bir de bu açıdan bakmak daha doğru olur sanırım…

 

SORUNSUZ ATLATTILAR:

Aday belirlemede “üye” yöntemini tercih eden UBP ve CTP bu önemli virajı sorunsuz atlatmayı bildi. Adayların parti merkezince değil de, üyeler tarafında seçilmesi her iki başkanın da elini rahatlattı. Geçmişte aday tesbit ve sıralamasında yaşanan kavgalar, bu kez olmadı. Listeye giren de, girmeyen de üyenin iradesine saygı gösterip kaderlerine razı oldu…

 

İDDİALARA CEVAP VERMELİ:

HP Genel Başkanı Kudret Özersay, son günlerde partisi ile ilgili iddialara yanıt vermek yerine susmayı tercih ediyor. Aday tesbiti ile ilgili iddialara son noktayı bir türlü koymuyor. Bu da kamuoyunda partiye karşı bir güvensizlik yaratıyor. Keşke Sayın Özersay artık bir an önce çıkıp, bu iddialara cevap verse, hem de “bunlar adaylarımız” diyerek adaylarına sahip çıksa…

 

YAPMAYIN SAYIN HASİPOĞLU:

Ertuğrul Hasipoğlu, UBP’nin aday seçimi için üyeye gitmesini överken, diğerlerini de eleştirmiş, halkın adam yerine konmadığını falan söylemiş. Yapmayın Sayın Hasipoğlu. Siyasette bulunduğunuz on yıllar içinde hangi seçimde üyeye sorulmuştu? Sizleri de tek seçiciniz seçmemiş miydi? Ha, “o da halkı adam yerine koymazdı” diyorsanız, o başka…

 

ŞANSINI YDP’DE DENİYOR:

ÖRP’nin eski Turizm Bakanı Enver Öztürk, şansını YDP listelerinde arayacak. ÖRP sürecinde bir gecede Turgay Avcı ve Erdoğan Şanlıdağ ile birlikte partisi UBP’den istifa ederek, Turizm Bakanı olarak kabinede görev yapmış, daha sonra hakkındaki şaibeler nedeniyle, Turgay Avcı tarafından görevden alınmıştı. Uzun süre siyasetten uzak kalan Öztürk YDP ile yendien siyaset sahnesine dönüyor. Avcı ve Şanlıdağ gibi o da vatandaş tarafından cezalandırılır mı, göreceğiz…

 

TÖREN DE YAPAMAYACAKLAR:

MOBESE’lerin suç konusunda caydırıcı olduğu kadar, takip konusunda da büyük faydası var. Tüm dünyanın uyguladığı sisteme, herhalde dünyadan 20 yıl kadar sonra kavuşacağız. Bugünlerde ilki takılıyormuş. İçişleri Bakanı Kutlu Evren, taaa geçen yıl “2017 Şubat’ında tüm ilçelere takılacak” sözü vermişti. O sözden bu tarafa da 9 aylık gecikme… Oooo, ne yazık seçim yasakları var, tören de yapamayacaklar…

 


ZİRVEDEKİLER

Halil Paşa: “Unutmayın, seçim hafife alınacak bir iş değildir. Sonuçta; genç-yaşlı, bilinçli-bilinçsiz, dürüst-sahtekar, çıkarcı-paylaşımcı, aptal-zeki, işçi-işveren, esnaf-memur, varsıl-yoksul ve orta direk…

Verdikleri oyların toplamından bundan sonra kimler tarafından yönetileceklerine dair bir karar çıkacaktır. Ama nasıl yönetileceklerine dair değil!…”


 

DİPTEKİLER

Popülizim: Seçim startı verildi ya, hükümet edenlerin icraatları ardı ardına geliyor. Aylar yıllar geçti kimse onların sesine kulak vermedi ama seçim kapıya dayanınca, akıllarına geçicilerin kadrolanması meselesi geldi bir anda. Serdar Denktaş, “Maliye Bakanı olarak görüşüm olumsuz ama, DP olarak oyumuz olumlu olacak” diyor. Peki bu açıklamanın anlamı ne? Yeniden o koltuğa oturursanız, kadrolamaya onay vermeyecek misiniz, vermeyecek misiniz?  Yoksa, nasıl olmasa Anayasa mahkemesinden döner, ben de kötü olmam mıdiyorsunuz. Bunun adına popülizim denir…

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar