Annan Planı tipik bir Doğu politikacısı gibi davranıyor. Kafasında gezen tilkiler, arada bir viskiden sarhoş olup, kuyrukları birbirine değse de, yine şeytanlığı elden bırakmıyor.
Anastasiadis’in konuşmalarının içinde HERŞEYİ BULABİLİRSİNİZ.
Annan Planı döneminde, Rum kesiminde çözüme EVET diyen üst düzey politikacıların başında geliyordu.
Seçilmesinde, Annan Planının referanduma sunulduğu 2004 yılındaki tavrı önemli katkı sağlamıştı.
Cumhurbaşkanı seçildikten sonra, toplumlararası görüşmelerde, Anastasiadis de Hristofyas’ın yolundan gitti.
Bu yolu belirleyen klasik DUNTAS doktrinidir. Bu doktrinin ana özelliği yönetimi Türklerle paylaşmamaktır.
Duntas doktrinine göre, Rum toprakları varsın, Türklerin kontrolünde olsun. Türklerle devlet paylaşılmazsa, zaman içerisinde Kıbrıs Türkleri çözülüp, etkisiz hale geleceklerdir.
Ancak, çözümcü kanat, bu çözülme sırasında, Kıbrıs’ın kuzeyinde oluşacak yeni yapı’nın, GÜÇLÜ TÜRKİYE olacağını ve Duntas Doktrininin sonuçta, Kostantinopolis sentromuna benzer bir etki yaratacağını ve tüm Kıbrıs’ı Türkiye’ye hediye edeceğini savunarak, “HEMEN ÇÖZÜM” hedefini savunmaktadır.
Anastasiadis muhalefette iken çözümcü, iktidara geldiğinde ise DERİN DEVLET politikası olan UZLAŞMAYARAK ZAMANA OYNAMA siyasetini izlemek zorunda kalan, ve gittikçe her alanda yalnızlaşan bir politikacı görünümündedir.
Özellikle kendi partisi olan DİSİ’nin lideri Averof Neofidu, Anastasiadis’in izlediği bu politikadan rahatsız olduğunu ve bu politikanın Kıbrıs’ı büyük bir maceraya sürükleyeceğini söyleyerek, Anastasiadis’i, Montana sürecinden beri sert bir şekilde eleştirmektedir.
Yine kendi Partisinde yer alan Rum Yönetimi Başkanı Anastasiadis’in müzakereler konusundaki danışma ekibinin başkanı eski Başsavcı Alekos Markides, de Anastasiadis’in izlediği politikanın net olmadığını ve tehlikeli sonuçlar doğuracağını daha yüksek sesle tekrarlamaya başlamıştır.
Akıncı’nın da Guterras Belgesi temelinde görüşmelere hazır olduğunu sık sık terrarlaması, Anastasiadis’i iyice köşeye sıkıştırmaktadır.
AKEL Genel Sekreteri Andros Kipriyanu’nun Türkiye’ye daveti ve Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlut Çavuşoğlu ile görüşeceği haberi de Anastasiadis’i iyice yalnızlaştıran bir politika olmuştur.
AKEL lideri Türkiye’ye giderken, Önce, Yunanistan Başbakanı Çipras ile ÖZEL bir görüşme yapacak ve bunun ardından Türkiye’ye gidecektir.
Tüm veriler Perde gerisinde Kıbrıs Sorunu ile ilgili olarak YENİ BİR YEMEK pişirme işleminin devam ettiği yolundadır.
Kıbrıs’taki gaz arama faaliyetlerinde Amerikalı şirketin yanısıra, Türkiye ile çok sıkı ilişkileri olan KATAR’ın da bulunması, dikkat edilmesi gereken diğer konudur.
Doğu Akdeniz’deki gaz arama çalışmaları konu olunca, ESİP GÜRLEYEN Türkiye’nin bu dönemde sessiz kalması da yine dikkat çekicidir.
Görülen o ki, Amerika, Türkiye ve Yunanistan perde arkasında Kıbrıs konusunda ileri adımlar atmaktadır.
Son bir haftada Anastasiadis bile, eski çözümcü politikalara doğru DÜMEN KIVIRMAYA başlamıştır.
Anastasiadis “Çözüm olmaz da, Kıbrıs Türkleri Güney’deki mallarını istemeye gelirlerse, onlara bu toprakları , evlerini ve işyerlerini vermek zorundayız” diyerek, Rumları korkutma politikasına geçmiştir.
Dünyada ve Güney Kıbrıs’ta iyice yalnızlaşan Anastasiadis’in politik zekası, yeni çıkışlar bulmaya elverişlidir. Ocak ayına kadar bu yeni politikanın adım adım uygulanacağı bir süreci hep birlikte izleyeceğiz.
