Rum basın haberlerine göre Anastasiadis bu ayın sonunda BM’lerde yapacağı konuşma nedeniyle New York’a gidiyor. 28 Eylül’de de Guterres’le görüşecekmiş. Galiba Sn. Akıncı da 29 Eylül’de.
Anastasiadis dün Atina’ya gitti. Basın haberlerine göre Çipras’la görüştü. Mısır ve Yunanistan’la Rum yönetimi arasındaki “stratejik anlaşmayı gözden geçireceklerdi her halde geçirdiler!..
Kısaca bu temaslarla gidiş gelişler medyaya servis edilirken “üç ülke arasındaki stratejik işbirliği ve Atina, Kahire, Lefkoşa’nın yüceltilmesi” gibilerinden laflarla süslenmektedir! Araya İsrail, Fransa gibi ülkeler de sıkıştırılmakta, Exson Mobil gibi dünyasal petrol şirketlerinden dem vurulmaktadır…
ANLADINIZ değil mi? Mühim olma gösterisi! Hani her hangi bir sohbette veya ortamda durduk yerde ben “Jennifer Lopez’i öptüydüm” demek gibilerinden bir şey! Ki “işitenler meğer neymişsin be abi sen” diye hayretler içinde kasınlar!
Küçük devletin küçük gösterisi! Ancak Doğu Akdeniz’de gitgide şarlatanlığa dönüşen bu Rum gösterileri tehlike sınırını aştı gayrı!. Nitekim:
GEÇTİĞİMİZ gün Azerbaycan dönüşü Erdoğan uçaktaki gazetecilerin sorularını cevaplandırırken keşke Kuzey’deki Türkiye’yi kendi güvenliği açısından tehlikeli gören Rum tarafına, Güney’de kaç yabancı ülkenin üssü bulunduğunu da hatırlatsa, askeri tatbikatlarından söz etseydi!
Çünkü Güney gitgide barut fıçısı durumuna getiriliyor. Eğer bu askeri ittifaklarla üsleri Türkiye’ye karşı bir siyasi koz olarak kullanmayı düşünüyorsa durum daha da vahim demektir çünkü sonu kaçınılmaz savaştır! Üstelik Ortadoğu’nun şu andaki durumu da böyle bir çatışmaya çok müsaittir!
Sonuçta Güney’e Allah’tan akıl izan temennisinde bulunmaktan başka ne yapabiliriz? ********* ERHÜRMAN ÇOK ZORDA!
Doğrusu “titrerim baktıkça istikbalime!” Olamaz! Bu kadar sorun bir arada olamaz! Bu kadar sorun birbiri üstüne çıka bine Bremen Mızıkacıları gibi ölüyü bile diriltecek çığlıklar atamaz!
Hepsi de oldu ama! Başbakan Sn. Erhürman’ın bile dili damağı tutuldu ki geçen akşam BRT’de konuşurken, halka sadece “daha beter günlerin gelebileceği” müjdesini verdi.
Nitekim Sn. Erhürman’ın halka dönük mesajını daha sonra gazeteden okurken, 2. Dünya savaşının Churchill’ini hatırladım. Avrupa, Pasifik ülkeleri yanarken, milyonlarca insan ölürken o hep iki parmağıyla “V” işareti (victori) yaparak dünyaya “zafer” umudu mesajını veriyordu..
Ne var ki Sn. Erhürman’nın morali bozuk.. Diyor ki “döviz vurgunu devam ettiği sürece zamlar da devam edecek. Tünelin ucunda şimdilik ışık yok!”
BU büyük gerçeği biliyoruz ama işitmek istemiyoruz! Ki 1963’lerde Rum saldırıları, Kızılay yardımlarıyla yaşarken bile bu kadar umutsuz değildik.
ÇÜNKÜ döviz Kıbrıs Türk halkını “lale devri” yaşarken vurdu!
Türkiye’nin sayesinde ekmek elden su gölden Cumhuriyeti” oluşumuz gerçeğinde vurdu!
Mersedeslerin, BMW’ın ekmek su gibi satıldığı dönemde vurdu!
İnşaat sektörünün patladığı, arazilerin yağmalandığı, rant ekonomisinin gemi azıya aldığı dönemde vurdu!
Bayramlarda nüfusun bir yarısının dış ülkelerde turladığı bir dönemde vurdu.
On altı üniversite sahibi oluşumuzu, bir milyona varan turist sayısı lafazanlığımızı yaparken vurdu!
Kısaca ne oldum delisi olduğumuz bir dönemde vurdu!..
Ha ne dedi ama Sn. Başbakan şimdilerin durum vaziyetleri için? “Alım gücünde 597 milyon düşüş vardır! Şok!
Başka ne dedi? “Elektrik fiyatları yüzde 52 zamlandı. Ancak hükümet yeni bir zam yapmamak için olağanüstü çaba harcamakta…”
Fakat asıl ne söyledi Sn. Başbakan? “Lütfen içinde bulunduğumuz durumun ciddiyetinin farkına vararak konuşalım..”
BİTİREYİM! 2. Dünya harbinde “victori” işaretiyle umudunu hiç yitirmeyen Churhill şunu da söyledi ama:
“Elimizden gelenin en iyisini yapıyoruz demenin bir anlamı yoktur! Gerekli olanı yaparken başarılı olmak zorundasınız.”
Sn. Erhürman hükümeti de her halde ayni görüştedir. **********
KISACA TAKILDIĞIM: (NE OLDU TC’NİN MİLYONLARINA?)
Yerel seçimlerden önceydi. Türkiye dört büyük kent belediyesine “alt yapı yatırımları” için milyonlarca lira verdi.
Öteki kentleri bilmiyorum. Fakat Mağusa gözümün önünde. Seçimlerden altı ay önce kaldırım ve yol çalışmaları için Zafer Anıtına kadar sürecek İsmet İnönü Bulvarındaki çalışmalar, DAÜ’nün önündeki çemberden başlatıldı. Yapılan açıklamada güzergâhın seçimden önce bitirileceğiydi. Ve aylarca seçimler gelip geçmesine karşın bu acube kaldırım ve yol çalışmaları anca Barış Gücü kampına kadar gelebildi, seçimden sonra da mayna etti!
“Sulu çember” denilen yere kadar olan yolun ise asvaltları kazındığından sanki üzerinden onlarca tank geçmiş gibi palet izleri görüntüsüyle kalakaldı!
Ha yapılan yerler ne mi oldu? Daha önce de bu sütunda ayazlattım. Kaldırımlar, çemberin etrafı arabalara park yeri olurken, yollar daha bir daraldığından zaten yayalar geçemez, arabanızı sürerken sirk cambazları gibi türlü çeşitli atraksiyonlar yapmak zorunda kalırsınız!.
Ekleyim: Mağusa, Girne olma yolunda! Çarpık yapılaşmadan trafiğine, derbederliğine kadar! Yani diyorum. Belediyecilik sadece çiçek ekmek değildir! (Mağusa’yı anlatmaya devam edeceğim!)