Altınlı kadın ve Kıbrıslılar - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cumartesi, Nisan 20, 2024
Köşe Yazarları

Altınlı kadın ve Kıbrıslılar

Erdoğan ÖzbalıkçıErdoğan Özbalıkçı
Erdoğan Özbalıkçı
       Kıbrıslılar, 1950lerden beri bir milli boğazlaşmanın içine düşürüldüler. Bu milli boğazlaşma bazen kan dökerek, bazen de diğer tarafı dikkate almayarak, günümüze kadar devam etmektedir.
       Dünya tarihi,  milli boğazlaşma ve karşısındaki toplumu dikkate almama uygulamaları ile, sık sık karşılaştığımız, karşı tarafa acı veren sayısız örneklerle doludur.
       Sinema dünyası, bu acı örneklerden yola çıkarak, dersler veren ve insanlığı uyaran etkili filmler yapmaktadır.
       Yönetmen Simon Curtis’in “Woman İn Gold” filmi de, son yıllarda çevrilmiş ve milliyet ayrımının, faşizmin insan üzerindeki tahribatını anlatan en etkili filmlerden biridir.
       Bu filmin Türkçe adı Altınlı Kadın olarak  bilinmektedir.
       Viyana’da yaşayan Yahudi bir kadın olan Maria Altmann, İkinci Dünya Savaşı’nın patlak vermesi ve yaşadığı yerin Nazi kuşatması altına girmesiyle Viyana’yı  ve ülkesini terk etmek zorunda kalır.
 Ülkesinden ayrı, mülteci olarak geçirdiği 60 yılın ardından Maria, Viyana’ya geri dönmeye karar verir ve bunun için geçerli bir nedeni de vardır.
Zamanında Nazilerin el koydukları aile mirasını ve en önemlisi Gustav Klim’in, teyzesini resmettiği önemli tabloyu geri almaya kararlıdır.
         80 yaşındaki Maria, yanında genç ve deneyimsiz avukatı Randy Schoenberg ile birlikte Avusturya hükümetinde sürecek bir yolculuğa atılır. Ne var ki bu yolculuk Maria’nın geçmişindeki sır ve gerçeklerin ortaya çıkacağı bir deneyime dönüşür. 
         Simon Curtis’in yönetmenliğini üstlendiği filmin oyuncu kadrosunda Helen Mirren, Ryan Reynolds, Katie Holmes ve Daniel Brühl gibi isimler bulunuyor.
       Curtis’in bu filminde Hitler’in yolundan gidenlerle birlikte, göç eden insanların dramları, bu insanların her şeylerinin nasıl yağmalandığı çarpıcı bir şekilde gösterilmektedir.
       Altınlı Kadın gerçek bir olayı anlatmaktadır.
       Biz Kıbrıslılar da, benzer olayları çok yaşadık.
       1964 Ağustos’unda Mansura’ dan göç etmek zorunda bırakıldığımızda,  yanımıza hiçbir şey alamamıştık.
       Ailemizin en önemli mirası olacak olan tüm aile resimlerimiz, kadınlarımızın kıymetli eşyaları, Savaş dolayısıyla terk ettiğimiz evimizde kaldı. Şimdi ailenin o dönemki yaşamını yansıtan hiçbir resme sahip değiliz.
       1974 savaşlarıyla birlikte, evlerinden zor yoluyla atılan veya göç etmek zorunda kalan insanlar da, geride tüm yaşamlarının izlerini bırakarak , yeni bir hayata koşmuşlardı.
       Kıbrıs savaşlarında yağmalanan sadece Kıbrıslıların evleri ve eşyaları değildir. Yağmalanan, Kıbrıslıların yüzyıllardır biriken hatıralarıdır. Yaşam bağlarıdır.
       Maraş’tan çalınıp, bir otelde bulunan bir tablonun esas sahibinin kızının yaşadığı travma, Mariya’nın yaşadığı travma’nın benzeridir.
       Büyük fedakarlıklarla inşa edilen evine gelin gitmeyi beklerken, savaş nedeniyle Güney’e geçen genç kızın, 40 yıl aradan sonra, evini ziyarete geldiğinde,  evinin içinde bulunan aile tarafından davet edilmesi de ,  farklı bir hikayedir.
       Savaş ve milli boğazlaşma, insanlara sadece acılar ve travmalar verir. Altınlı Kadın, bize bu duyguların kolay kolay atlatılamayacağını anlatan etkili bir filmdir.
 
 
Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar