Neolitik Çağ (Yeni Taş/Cilalı Taş, M.Ö 10000-6000) döneminde insanlar ilk konutları yapar hale gelmişler.
Bunlar 5-10 metrekare büyüklüğünde yapılardı.
Uzmanlara göre Kıbrıs’ta da bu döneme ait yapılar bulunmuştur.
Neolitik çağın bir başka önemi insanoğlunun gerekli ürün gereksinmesini topraktan almaya başlaması olarak vurgulanır.
Kıbrıs’ta bunun öncesindeki bir medeniyete rastlanmadığı yolunda görüşler bulunuyor.
Konu ile ilgili bir tarihçi bundan hareketle neolitik medeniyetin Kıbrıs adasına dışarıdan geldiğini belirtir ve o dönemde deniz ulaşımını sağlayacak araçların olabileceği öngörüsünü ileri sürer…
…
Çağlar boyunca durum hiç değişmedi galiba!
Adada hangi medeniyet yaşanmışsa, bunlar genellikle dışarıdan taşınmış.
Elbette o dönemler küreselleşme diye bir gelişme yoktu!
Dolayısıyla herhangi bir medeniyetin bir başka medeniyetten etkilenmesi binlerce yıl alabiliyordu…
…
Günümüz dünyasında gelişmeler neredeyse ışık hızında sürüyor.
Facebook’un sahibi genç adam, geçenlerde yaptığı bir açıklamada 10 yıl içinde ışınlanmanın olacağını belirtti.
Bu ışınlanmanın sanal dünyada olacağı anlaşılıyor.
Böylece, “Vizyontele” filminde esprisi yapılan “Zeki Müren de bizi görecek mi?” şeklindeki şuuraltı bilinçsiz öngörü gerçekleşmiş olacak.
Hollywood filmlerde bu tür sanal ışınlanmaların canlandırılması yapılıyor.
Demek istediğimiz, bugünkü dünya koşullarında bir medeniyetin bir başka medeniyetten etkilenmesi bir yana, medeniyetlerin birbirinin içine girme süreci hızla sürüyor…
…
Binlerce yıl dışarıdan şekillenen Kıbrıs adası bu süreç içerisinde nasıl şekillenir, nasıl değişime uğrar kestirmek zor.
Dünyada bütün bunlar sürerken, hiçbir şey sürmüyormuş gibi yaşamak ve bütün bunlardan etkilenmemek, adada düşünebilen canlıların bu yeteneklerini pek de geliştirmediklerine işaret değil mi?
İnsanoğlu neslini sürdürmüşse, bunu sorunlara çözüm bulma yeteneğine borçludur.
Aksi taktirde ağaçta kalırlardı…
