İnsan doğruları söyleyebilmeli.
Hele de sorumlu mevkide oturuyorsa…
Cesaretli olmalı, korkmamalı…
Ancak cesaret için bilgi gereklidir.
Oturulan makamın bir şekilde doldurulması şarttır.
Oktay Feridun’dan bir alıntı yapacağım bugün.
Kendisi ile Havadis için konuşmuştuk.
Bir sene önceydi.
Nasıl hukuk okuduğunu ve yargıç olduğunu anlatmıştı.
İskan meselesini de konuşmuştuk.
Koçan verme işinin yanlış olduğunu söylemişti.
Koçan vermekle ilgili alınan kararı şu sözlerle eleştirmişti:
İskan konusu biraz AİHM ile yoluna girmiş gibi görünüyor.
Ama adil bir iskan olayı artık mümkün değil. Çünkü ne bir araştırma yapıldı, ne de herhangi bir tedbir alındı. Güney’deki mallarına karşılık mal alanlar için de “nereden buldun” yasası yapılmadı. Ve haksız fazla mal alanların da şimdi tahliye edilmesi memlekete büyük problem yaratır. Biliyorsunuz ki kilise ve EOKA veya onun yerine geçenler, Türklere mal vermek konusunda düşmanca bir tutum içerisindedirler. Üstelik Güney’de hiç malı olmayanlar, şu veya bu nedenle bu tarafta mal sahibidirler. Bunlardan el değiştirenler de var. O nedenle nasıl içinden çıkılabileceğini kestirmek çok zordur. Uluslar arası hukukta harp halinde şahısların özel mallarına el koyamazsınız. El koyarsanız da bunun bedelini ödersiniz. “Nerden buldum yasası” işleri kolaylaştırabilir ama biz 1978 yılında buradaki idare bankalara ipotek alabilsin diye, “tasarruf belgelerini” “koçan” yaptı. Şimdi bu hareketle de kanaatimce, en büyük hatayı yapmış olduk. O dönemde ben Başsavcılıktan emekli idim. Alper Orhon ve Ziya Müezzinoğlu, biri bakan, biri de bakan yardımcısı idi. Ben olumsuz görüş verdiğim için bize karşı hoş olmayan ifadeler kullandılar. Bugün gelinen nokta hemen hemen içinden çıkılacak gibi değil.
İskan ile ilgili böyle demişti Oktay Bey.
Doğruları söylediği için belli ki zor bir dönemden geçmişti.
Ama zaman onu haklı çıkardı.
Önemli olan Oktay Bey gibi cesaretle doğruları söyleyen insanların sayısının bu ülkede artmasıdır.
Ülkenin geleceğine dönük kararlar alınırken kılı kırk yaran insanların görüş ve önerilerini ortaya koymasıdır.
Kararların ayak üstü ya da popülist dürtülerle alınmasının önüne geçilmesidir.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin her alanda doğruları korkusuzca dillendirecek yönetici ve bürokratlarla sivil toplum örgütü temsilcilerine ihtiyacı var.
Akıl tutulması yaşamadan konuşabilecek, acı da olsa gerçekleri seslendirebilecek.
Bakıyorum da doğruları seslendirme konusunda sıkıntı var.
Rasyonel düşünceye sahip olanlar bir köşeye çekilmiş vaziyette ülkede olup bitenleri seyrediyorlar.
Bu arada mikrofona yakın olanların çoğunluğu akılcılıktan uzak bir anlayış içerisinde hareket ediyorlar.
Hatta an oluyor, akılcı hareket eden her kim isterse olsun onu ötekileştirerek susturmayı deniyorlar.
Bu böyle gitmez.
Akıl öne çıkmalı, memleket meseleleri doğru zeminde akılcı bir şekilde ele alınmaya başlanmalıdır.
Bunun yapılması gereken en önemli yerlerden biri Meclis’tir.
Bugün mecliste yeni yasama yılının açılışı ile ilgili toplantı var.
Meclis’te yeni dönem başlıyor.
Beklentiler çok yüksek.
Umarım meclis beklentilere yanıt verecek bir dönem geçirir.
Her şeyi ince eleyip sık dokurken, akılcılığı öne çıkarıp, pragmatik bir anlayışla, süratle ülke sorunlarına çözüm üretecek şekilde bir çalışma anlayışı içinde olur.
Doğruları her şeye rağmen seslendirir ve arkasında durur.
Oktay Bey gibi insanların bu dönem Meclis’te sayısının artması dileğiyle…
