Havadis WebTv ve Kıbrıs Objektif WebTV’den ortak yayınlanan Ahmet Özsoy ile Nabız programının konuğu Cumhuriyetçi Türk Partisi Genel Sekreteri Asım Akansoy oldu. Akansoy, Havadis Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Başaran Düzgün’ün N82 kodu gerekçe gösterilerek Türkiye’ye alınmamasına tepki kodu ve şöyle konuştu:
“İLİŞKİLER BOZULMUŞTUR”
“Gerçekten vahim bir durum ve kabul edilebilir olmayan bir durumla karşı karşıyayız. Pek çok kişi daha Türkiye’ye giremeyecektir demektir. Bu konuda daha önce birçok müdahale yaparak, birçok temaslar kurarak, açıklamalar yaparak bunun kabul edilebilir olmadığını açıkladık. Bu tur bir engellemenin, yasaklamaların sadece o kişiyi ilgilendiren konu olmadığını, toplumlar arası ilişkinin yani Kıbrıs Türk halkı ile Türkiye arasının bozulduğunu ve bundan bir an önce vazgeçmek gerektiğini defalarca söyledik. Ne yazık ki bu kararlarında dönmüyorlar. Bu gözü kararmış bir şekilde ve gerekçesi tanımlanmamış şekilde ortaya çıkan bu tavır devam ediyor.
Başaran Düzgün, Kıbrıslı Türklerin adada varlığını sürdürmesini isteyen, adada onurları ile yaşamasını isteyen, kendi kendini yönetmesini isteyen, kendi kendine yetmesini isteyen aynı zamanda da Türkiye ile iyi ilişkiler içerisinde olunması gerektiğini düşünen bir kişi olarak bilirim ben.
Türkiye ile ilişkilerin yapıcı hale gelmesini isteyen, Kuzey Kıbrıs’taki desteğin teknik desteğe ve dayanışma üzerine kurulması gerektiğini savunan, müdahaleye dayalı olmamasını isteyen bir ilişkiyi savunmuştur Başaran Düzgün. Şu an öyle bir noktaya geldik ki iş çığırından çıktı.”
“ELÇİLİĞİN KAPISINI ÇALMAK KADAR KOLAY İŞ DEĞİL”
“Pek çok arkadaşımız bize, özellikle CTP’ye diyor ki, “Geçin Meclis’in karşısındaki binaya çalın kapıyı da sorun kendilerine bakalım ne derler?” diye. İnanın bu kadar kolay olsaydı çoktan yapardık. Bu kadar kolay değil ama.
Konu siyasi bir konudur. Konu Türkiye Cumhuriyeti Devletinin kurumsal olarak aldığı kararın ötesinde bir siyasi makamın bazı Kıbrıslı Türklere yönelik olarak vermiş olduğu bir karardır. Bu karar verilirken kimden referans alındı, kimin görüşleri çerçevesinde polisle soruşturuldu bunu bilemiyoruz.
KKTC Devlet fonksiyonlarını yerine getiren bir yapı olmuş olsaydı kendi vatandaşlarına sonuna kadar sahip çıkardı. Böyle bir durum söz konusu değildir. Şu anda KKTC-TC ilişkileri iki eşit Devlet üzerine kurulmuş ilişki biçimi değildir. Bir alt yönetim ilişkisidir. Ve bunu da yaratanlar aşırı milliyetçi cephesi, UBP-DP-YDP ve Ersin Tatar’dır. Bu insanlar şu anda karar verici noktada değiller ki? Talimat alıcı noktadadırlar.
Daha önce ben Dışişleri Bakanlığı’na yazı yazdım ve vatandaşlarımızın Türkiye’ye alınamamasını sordum, nedenini öğrenmek istedim milletvekili olarak. Cevap geldi Bakan Tahsin Ertuğruloğlu’ndan, bir devlet, egemen bir devlet isterse başka bir ülkenin vatandaşını almayabilir. Devletler arası ilişkilerde de bu vardır bilginize” diye cevap yazdı bana.
Türkiye’ye girişine izin verilmeyen bu insanlarımızın ötekileştirilmesine, marjinalleştirilmesine, dışlanmasına asla izin vermeyeceğiz.
Başka bir ülkede böyle bir durum yaşansa ortalık kalkar oturur. Devleti hesap sorar ne oluyor diye? Cevap da verilmezse mütekabiliyet başlar. O zaman 1 senden 1 benden olur ve gerekli tavrı sergiler.
Dolayısı ile TC-KKTC ilişkileri iki devletli ilişki üzerinden konuşulursa bizim bir yere varmamız mümkün değil çünkü şu anda Türkiye Cumhuriyeti’ni yöneten zihniyet şu anda bir Devlet olarak kabul etmiyor alt yönetim olarak kabul ediyor. Sürekli olarak da açıklamalar bu yönde değil mi? Fuat Oktay’ın külliye açıklaması, diğer siyasilerin açıklaması bu yönde değil mi?”
Bunlardan ayrı bir durumda değildir gazeteci arkadaşlarımızın Türkiye’ye alınmaması.”
KIBRISLI TÜRKLERİ DÜNYADAN SOYUTLANMASI KARARIDIR
“Türkiye’nin bu kararında çok ciddi bir hak gaspı vardır. Dünuya tarafından ambargolar altında bulunan bir toplumun üyesiyiz. Seyehat özgürlüğümüz sınırlı. Bizim seyehat özgürlüğü ve Dünyaya açılımımız şu anda Türkiye kanalı üzerinden olabilir.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti de belli bir zaman önceye kadar bu tür imkanlara olanak tanırdı. Bu karar sadece Türkiye’ye girişin engellenmesi kararı değil bence. O kişilerin izole edilmesi demektir. Kıbrıslı Türk aydınların dünyadan daha da soyutlanması kararıdır. Bu kadar acımasız bir karardır.
Biz bu konuyu daha çok canlı tutacağız. Daha çok konuşacağız. Türkiye ile görüştüğümüz her bir noktada bu konuyu ifade edeceğiz.
Bu ülkede dünya vizyonu olan insanlarla, Kıbrıslı Türklerin özne olmasını, onurlu olmasını, yaşamasını isteyen insanlarla çok mu diyalogları var bu kararı alanların? Bu kararı alanların Ünal Üstel ve ekibi, Ersin Tatar ve ekibi ile diyalogları var. Sıkıntı buradadır. Bunun yanlış olduğunu söylüyoruz, söylemeye de devam edeceğiz. Karar yanlıştır bu karar değiştirilmelidir. Değiştirilecektir. Türkiye ile Kuzey Kıbrıs arasındaki ilişkiler daha bir denklik içerisine oturacak. Biz Türkiye ile ilişkilerimizin bozulmasını istemeyiz ki! Kim ister? Kimse istemiyor.”
