Cumhuriyetçi Türk Partisi Parti Meclisi perdeyi kaldırdı ve su krizinde yaşananlar kamuoyunun resmen gündemine gelmiş oldu.
Konunun özeti şudur;
CTP Parti Meclisi su yönetiminin özelleştirilmesini istemiyor.
Su dağıtım ve tahsilatının ihale ile belirlenecek olsa dahi özel şirket tarafından yapılmasını reddediyor.
İçinde bulunduğumuz durumun özeti de şudur;
Ak Parti hükümeti Kıbrıs Türküne yeni yıl hediyesi olarak memuru on üçüncü maaşsız, çiftçiyi de parsız bırakmaya hazırlanıyor.
Üstelik bunu korkunç bir kararlılıkla yapıyor.
İçinde şantaj ve dayatma olan bir kararlılık.
Hem de her fırsatta tekrarlanan, Kıbrıs sorununun bir uzlaşmaya doğru gittiği ortamda, referandumun eli kulağında olduğu bir noktada bunu yapmayı, yani bir uzlaşmaya sıcak bakan geniş tabanlı hükümeti yerle yeksan etme pahasına.
***
Gelinen duruma bakar mısınız;
Asrın projesi olarak lanse edilen ve şatafatlı törenlerle Kıbrıs'a akıtılan su devreye sokulmuyor ve denize dökülüyor.
Kıbrıs Türkü parayla terbiye edilmeye çalışılıyor ve memurun on üçüncü maaşı ile çiftçinin üretim alacağı ödenmiyor.
Uygulamasına başlandığı günden beridir on üç maaş ödenmesine onay veren Ankara'nın kendisidir.
Bu maaşı ödeyen de Ankara'dır.
Şimdi su konusundaki anlaşmazlık nedeniyle yıl başı arifesinde Kıbrıs Türkünü parasız bırakmak ne anlama geliyor.
Ya da su krizini bahane edip çiftçinin parasını ödemeyip onu adeta üretimden koparmanın maksadı nedir?
Eğer Kıbrıs Türkü diz çökertilmeye çalışılmıyorsa tüm bu yapılanların hedefi nedir?
***
Kıbrıs sorunu bir çözümün eşiğindedir. Görüşmeler çok olumlu ilerliyor. Bu gidişle Mart ayında bir referandum yapılabilir.
Bunu biz söylemiyoruz.
Ak Parti'nin AB Bakanı söylüyor.
Hem 3 günde bir tekrarlıyor.
Mart dediği 3 ay sonrasıdır.
Türkiye ile KKTC'nin son derece kritik bir dönemden geçtiği aşikardır ve değil kavga son derece uyum içinde işbirliği yapmaları kaçınılmazdır.
Bu çok yalın ve tarihi bir gerçektir.
Bu yalın ve tarihi gerçeğe rağmen Kıbrıs Türkünü diz çöktürmek kimin işine yarar?
Ankara'daki Ak Parti kurmaylarının gelinen aşamayı yeniden değerlendirmesi şarttır.
Yoksa topyekün kaybedeceğiz…
