Aracıma ait seyrüsefer ruhsatını çıkarmak için epeyi geciktim bu yıl.
“Daha çok vergi toplama” adına, seyrüsefer tam bir fırsat…
İnsanlar mecbur…
Polis cezaları dayanılacak gibi değil.
Geç de olsa, cezalı da olsa herkes çıkarıyor…
Memleketin en kötü devlet dairesi…
Çalışanlar ne kadar hizmet etse haklı…
Dışına bakan, içine girmez…
Araç Kayıt Dairesi’nden bahsediyorum…
Ülkenin en çok vergi toplayan iki dairesinden biri.
Ama gelin görün ki, veran…
Sadece çalışan açısından da değil.
Vatandaş açısından da…
“Eşek gibi ödeyecen” demiyor devlet vatandaşa ama…
Muamele tam da o…
Araç Kayıt Dairesi’nin işlevi için, daha çağdaş anlayışa, daha çağdaş bir alt yapı sistemine, daha çağdaş bir binaya ihtiyaç var…
Milyonlar sokakta geziyor
Geçen haber toplantısında bu konuyu konuştuk.
Duygu Alan araştırmak için çaba harcadı… Zaman harcadı…
Rakamlara ulaştı.
Önce rakamlara ulaştık…
Bakınız…
KKTC’de kayıtlı 175 bin 982 araç olduğu biliniyor.
Peki kaçı “seyrüsefer” dediğimiz yol vergisini ödemiş?
2015 yılı içerisinde araç kayıt dairesinde işlem yapılan araç sayısı 135 bin 406…
175 bin 982 araçtan sadece 135 bin 406’sı kayıt yapmış…
Yaklaşık 25 bin araçla ilgili hiçbir işlem yok.
Devletin kaybını düşünün…
Araç Kayıt Dairesi, 2015 yılında 135 bin 406 araçtan 80 milyon 316 bin 270 TL gelir elde etti.
Bu para, Maliyeye ait Gelir, Vergi Dairesi Gelirler Veznesi’ne aktarıldı.
Yaklaşık 25 bin araç için ise kayıt yapılmadı.
Bizim hesaplamalarımıza göre, yaklaşık 14 milyon 828 bin 805 TL gelir kaybı var.
Nasıl toplanacak?
Aslında kayıt yapmayan araçlar belli.
Polis eliyle basarsınız sahibinin boğazına, tahsilatı yaparsınız.
Ancak, ülkeyi yönetenler, “sosyal olarak” da, “ekonomik olarak” da nedenini araştırmak zorundadır.
Örneğin tarım sektörü…
Kayıtsız araçlarla tarım yapanlar var mı?
Çiftçiler Birliği’ne göre çok.
Ama her türlü teşvikten faydalanıyor.
“Aracı kayıtlı olmayana teşvik yok” diyerek, tahsilatı yapabilirsini…
Örneğin taşıma sektörü…
Kayıt ücretleri o kadar yüksek ki…
Onlarca otobüs ve minibüs için yol izni alınmamış.
Ama sorun dediğim gibi “bas bağzına parayı al” değil.
Nedeni çok iyi araştırılmalı ve çözüm üretilmeli.
Bir defada bu paranın verilmesi bir çok kişi için mümkün değildir.
Yöntem değişmeli
Örneğin Almanya…
“Kayıt için” çok cüzi bir ücret ödüyorsunuz.
Sanırım 100 Euro…
Gerisi akaryakıt üzerinden temin ediliyor.
Güney Kıbrıs da bu sisteme geçmek üzere.
Aslında, Avrupa Birliği içerisinde de yaygın yöntem bu.
Ne kadar yol yapıp, yolu yıpratırsan, çevreyi kirletirsen, kamu yolunu meşgul edersen, o kadar vergi ödüyorsun…
Bizde neden olmasın?
Litre başına yaklaşık 25- 30 kuruş zam gerektiren bir işlem.
Çok yakıt yakan, çok yol yapan daha fazla vergi ödesin…
O zaman, hem tüm araçlar kayıt altına alınır…
Hem toplu taşımacılık daha cazip hale gelir…
Hem “dolaylı vergi” ile fakirin cebine uzanan el, “adil bir şekilde” herkese uzanır.
Kim yapacak bunu?
Ulaştırma Bakanlığı…
Ercan’dan başını kaldırırsa, çağdaş hizmetler de yapacak…
Kim yapacak?
Maliye Bakanlığı…
Eğer, maaş ödemeden başını kaldırırsa, halk da daha çağdaş, daha dünyalı uygulamalarla yüzleşecek.
Rakamlar gösteriyor ki, “sürümden kazanma” sistemi çöktü.
İnsanlar, bu sistemde, ağır yükü kaldıramıyor.
En azından bir defada kaldıramıyor.
Düşünün;
175 bin 982 aracın tamamı kayıtlı olsa…
Tamamı yaktığı akaryakıt üzerinden vergilendirilse…
O zaman, devlet, bugün aldığı paranın çok daha fazlasını tahsil edebilecek.
Vatandaş da ağır bir yük ile değil, az az vergisini ödeyecek.
Vatandaş da rahat…
Devlet de…
Ama vatandaştan yana gayleniz varsa tabii..
