Güney AB’yi kullanıyor: (AB de Türkiye’ye karşı Güney’e çanak tutuyor!) - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Salı, Nisan 30, 2024
Köşe Yazarları

Güney AB’yi kullanıyor: (AB de Türkiye’ye karşı Güney’e çanak tutuyor!)

Kıbrıs siyasi sorunu ile ilgili Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ni işaretledikten sonra çok sık tekrarladığım bir konu vardır.

Rum Yönetimi özellikle AB’ye üye olduktan sonra iki büyük tutkuya kapıldı. Birisi adanın ne pahasına olursa olsun Türkiyesizleştirilmesi, diğeri “adanın tek devletiyim” diyen ve halen “Kıbrıs Cumhuriyeti” olarak anılan Güney’in Türkiye’nin meşruiyetini kabul edip tanıması!
Türkiye bu güne kadar bu istekleri “nihai çözüme” havale etti.
RUM TAKTİĞİ: Yeniden tekrar etmenin kıymet’i harbiyesi yoktur ama hadi tekrar edelim.
AB adada çözüm olmadan Güney’i üyeliğe almakla büyük hata yaptı. Çünkü Güney bu üyeliği çok erken damaya çıkan taşı olarak kullanıp müzakere süreci ile oynamaya başladı!
Nitekim Türkiye’nin AB müktesebatına ilişkin ilerleme sürecinde 14 “başlık” sırf Rum vetosu nedeniyle açılamamaktadır! Buna karşılık AB, üye yaptığı ve Türkiye’ye karşı “kullandığı” Rum yönetimini kınayıp kulağını çekmek yerine, bakın TC’yi nasıl suçlamaktadır: “Türkiye tekrarlanan önerilere karşılık ek protokolü uygulamıyor. Hem Kıbrıs Cumhuriyetini tanımıyor hem de (tanımadığı için) Rum gemilerine limanlarını açmıyor. Oysa AB’de tüm üye ülkelerin birbirlerini tanıması üyeliğe katılımın birinci şartıdır…” Türkiye’nin bu konudaki politik tutumu ile cevabı ise şudur: “Kıbrıs sorununda kapsamlı bir çözüme varılmadan Güney Rum Yönetimine yönelik bir politika değişikliği olmayacaktır. Kıbrıs Cumhuriyeti ile ilişkilerin normalleştirilmesi istemi temel bir kusurdan muzdariptir! Çünkü Kıbrıs Rum Yönetimi adanın tamamını temsil etmemektedir.” DEMEK Kİ NEYMİŞ? Sadece adadaki Türk Rum halkları bağlamında değil, Türkiye ile GKRY arasındaki ilişkilerin de iyileşmesi ve “devletler düzeyine” ulaşması için adada behemehal çözüme ihtiyaç vardır!
Ancak AB ile BM bu gerçeği görmezden geliyor ve Rum’un çözümden önce adadaki taktik savaşını sürdürmesine imkân tanıyacak GYÖ’lerine çanak tutmaktadırlar! Tabii buna KKTC bünyesinde yeni yetişen turfanda düşüncelerin “Türkiye’den bana ne” dedikten sonra iki toplumlu etkinlikler yaratıp Kuzey’i Güney’in ayakları altına sermek istemelerine yönelik safdil siyasetlerini de eklediniz miydi, müzakereler anlamını yitiriyor ve Rum tarafı sadece “tanınma, kapma, avantajı ele geçirme” üzerine yan siyasetlere sapıyor…
Bu nedenle diyoruz: Akıncı da masa başına oturduğunda Rum tarafından kaynaklı bu sıkıntıları kesinlikle yaşayacaktır, kimsenin şüphesi olmasın!       
********** 
    
DAÜ’yü de el birliği ile götürüyorlar! (Kaderimizdir yaptıklarımızı yıkarız!)


Küçük ülkede “büyük oyun” oynayamazsınız çünkü bünye kaldırmaz! “Üniversitelerimiz” bu büyük oyunların bir parçasıdır. Onlara “Medarı iftiharlarımız” da demiş olsak yapısal kusurlarını görmemezlikten gelemiyoruz çünkü yaşatıyorlar!
Nitekim ilk kez bir Vakıf Kuruluşu olarak tedrisata başlayan Doğu Akdeniz Üniversitesi “küçük ülkenin büyük serüvenlerinden” birisi olmanın tüm somut örneklerine sahiptir!        
Kurulduğu günden beridir çekiştirilip didiklenen bu üniversitedir!  
Sürekli Rektörlerini yemekle ünlenen bu üniversitedir!   
Her gelen iktidarla Vakıf Yönetim Kurulları değiştiği için yönetim şekli de sürekli değişen bu üniversitedir!       
Bünyesindeki sendikaların ikide birde baş kaldırıp fasarya çıkardıkları bu üniversitedir!   
Siyasilerin kampüsünde fink attıkları bu üniversitedir! 
Gelip giden siyasi iktidarların istihdamlarını rahatlıkla gerçekleştirip “adamlarını” ayni rahatlıkta kampüse görevli olarak soktukları bu üniversitedir!
Siyasilerle rektörlerin en çok kavgalı oldukları üniversite yine bu üniversitedir!
Kampüs adına ranta açık bu üniversitedir… Vesaire!
VE BU ÜNİVERSİTE YİNE KAYNIYOR! Önce bir rektör yediler! Ardından bazı öğretim görevlileri istifa ettiler! Peşinden yeni bir rant olayı patladı, senetsiz ihalesiz müteahhidin birine sekiz bin sterlinlik arsayı peşkeş çektiler! Döviz yükselirken kalktılar öğrencilerin harçlarını yükselttiler onlar da eyleme gittiler… Bu anlattıklarım yıllar itibarı ile değil, topu topu beş altı aya sıkışan olaylar! Yorgancı pamuğunu bile bu kadar kolay atamaz siyasilerin bu üniversiteyi attıkları kadar! OYSA ÖZAY ORAL’IN NE HAYALLERİ VARDI! Hem ne hayallerdi onlar! “Her bölüme dünyada adı sanı işitilen ünlü bir iki öğretim üyesi koydum mu bak DAÜ nasıl ünlenir” diyordu. Oysa kuruluşunda olan İngilizce diliyle tedrisatını bile koruyamadı! Şu anda ve yine “siyasilerin arka bahçesi” durumunda! Vakıf Yönetim Kurulu Başkanı aynı zamanda DP’nin Mağusa Belediye Başkanı! DAÜ’nün rektörü hâlâ “vekâlet!” Öğrencileri ayakta, yarattığı tatsız olaylar gazete sayfalarında! Bunlara karşın yine de 16 bin öğrencisi ile KKTC’nin iddialı üniversitesiyim diyor ama bu gidişle o iddia nereye kadar sürer hiç belli değil! Bir gecede de çöker, bir iki yılda da…

**********
Kısaca takıldığım: (Yapamıyor beceremiyoruz kardeşim!)

Hadi “küçük ülkede büyük işler başarmak” mümkün değildir. Temizlikle tertibi bu “küçüklüğün” karakteri yapmak da mümkün değildir?
O zaman sorun bakalım: “Nedir KKTC?” Daha dün Rum tarafı lök gibi alnımıza yapıştırdıydı! “Meğer GYÖ arasında bulunan Kuzey ve Güney’in elektrik şebekelerinin birleştirilmesi konusu mümkün değilmiş çünkü Kuzey’in elektrik şebekesi kriterlere uygun değilmiş!”
Ne demek bu? Biz büyük işleri beceremiyoruz kardeşim! Nitekim onca lafazanlığımıza karşın hâlâ e-devlet olamadık! Yapamıyoruz kardeşim!
Yıllardır turizm kalkınmamızın lokomotifi olacak diyorduk, geçen yıllar içinde sektörde bayağı da bir ilerleme vardı. Bir de baktık ki meğer o da baştan kara etmiş! Beceremiyoruz kardeşim!
Hep Mersin Gümrüğü’nden şikâyet ediyoruz ama onların şikâyetlerini işitmiyoruz! İşitsek ambalajları, kimyevi ilaç kalıntıları ile AB kriterlerine uygun olmayan ürün geçirmeye çalıştığımızı da öğrenirdik! Yapamıyoruz kardeşim!
Üretici kooperatifleşip kendi ürününe bizzat kendi örgütsel yapısı ile sahip çıkacağına hâlâ elleri devletin boğazında yardımlarını bekliyor! Olmuyor kardeşim!
Yıllardır kamuda reform yapılacaktır deniyor yapılmıyor! Yerimizden bile kıpırdayamıyoruz kardeşim! Vesaire…
TEMİZ DE Mİ OLAMAYIZ? Hadi büyük işlerin devleti değiliz! Küçükleri de yüzümüze gözümüze benzetiyoruz! Pekala “çevreyi kirletmemeyi” de mi başaramayız? Ne para ister ne emek! Yeter ki her oturup kalktığımız, dolanıp durduğumuz yerlerin içine etmeyelim! Çok mu zordur? Bunu bile beceremiyoruz kardeşim!

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar