KKTC’DE “BİR HÜKÜMET VARDIR” DİYEBİLİR MİSİNİZ? - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Salı, Nisan 23, 2024
Köşe Yazarları

KKTC’DE “BİR HÜKÜMET VARDIR” DİYEBİLİR MİSİNİZ?

Mehmet MoreketMehmet Moreket

Geçen hafta Orman Dairesi ile Kıb-Tek arasındaki “yangını kim çıkarttı” dalaşı, hükümet içindeki otoritesizliğin, bürokrasiye nasıl yansıdığını göstermişti.

Sonra, UBP milletvekili Özdemir Berova ile eski ve yeni Sağlık Bakanlarının birbirlerine yönelik ağır suçlamaları, sadece hükümet içinde değil, hükümetin büyük ortağının içindeki kavgaların da yeniden su yüzüne çıktığına işaretti.


Atışmalar hafta boyunca da artarak devam etti gitti…

Ekonomi Bakanı’na hem kurumsal hem de partisel olarak bağlı olan Kıb-Tek, akaryakıta zam açıklaması yapınca; önce eski Maliye Bakanı Olgun Amcaoğlu, Kıb-Tek yönetimini haddini aşmakla suçladı, “Zam konusu tamamen dedikodu. Geçerliliği yok. Zamma gerek de yok” dedi.

Daha da ilginci, işin baş sorumlusu Erhan Arıklı, “Yüzde 30 zam fazla” diye bir sosyal medya paylaşımı yaptı.

Öylesine ciddiyetsizdi ki; kendi atadığı Kıb-Tek Yönetim Kurulu Başkanı’nın ona sormadan böyle bir açıklama yapması mümkünmüş gibi, altına bir de gülen yüz imojisi koydu, ergenler gibi. Bizi mi öyle görüyordu, yoksa kendini mi anlayamadık. Dalga geçti resmen…

Maliye Müsteşarını suçladı, İhale Komisyonu Başkanı’na verdi veriştirdi.

O konuşur da Müsteşarı durur mu? Şahap Aşıkoğlu da tuhaf bir şekilde, açıklamayı ciddiye almadıklarını söyledi, “Bu miktarı nasıl hesapladı, açıklasın” falan dedi. Bir kez daha bürokratlar ağız dalaşına katıldı. Yerseniz…

Maliye Bakanı sonunda lafa karıştı. “Açıklama yapmak zorunlu hale geldi” diyerek resmi bir açıklama yaptı, “Hiç kimse ve hiçbir işlem talebi yasaların üzerinde değil” diye uyardı kendi kabinesinin bir başka bakanını… “Sorumluluğu başkasının üstüne atmasın” dedi. Açıklamasının bir yerinde, artık sır olmaktan çıkan, Erhan Arıklı’nın ülkeye ihalesiz kirli yakıt getirdiği gerçeğinden söz etti…

Anladık ki, Arıklı ve Kıb-Tek yönetimi, yaptıklarını Bakanlar Kurulu’na getirmemişler bile.

Zaten zorluklarla boğuşan, alım gücü düşen, birçoğu fakirlik sınırının altındaki insanların vazgeçilmez tüketim maddesi akaryakıta zam yapma kararını görüşemeyen bir hükümet.

Düşünün ki, elektriğe yapılacak bir kuruşluk zam bile, diğer tüm tüketim maddelerine birkaç misliyle eklenecek. Bunu Bakanlar Kurulu’na götürmeyen bir ortak var. Başına buyruk. Herhalde “Ne yapıyorsun” diyen yok ki, bu kadar rahat. Demesi gereken, korkusundan sesini çıkaramıyor ki…

Arıklı’nın tavrı “Madem ben yandım, sizi de yakacağım” gibi bir şey… Varsın bu arada halk da yansın, ne önemi var…

Siyaset ayağa düşünce ortaklar birbirine girer, bürokratlar suçlama yapmaya başlar, sonuçta kamu düzeni bozulur, halk kazık yer, kurumlar çöker…

KKTC’de artık kurumsal yapı çökmüştür.

Ne hükümet etmenin, ne bürokratlığın adabı kalmamıştır…

Aslında KKTC’de homojen bir hükümetten söz edilemez durumdadır. Sanki birbirine düşman iki ya da daha çok hükümet var gibi…. Olsa olsa kağıt üstünde, sanal. Ülkenin ve halkın çıkarları için birlikte hareket edemeyen, birinin yaptığını diğerinin bozduğu bir yapıya hükümet denebilir mi?

Herkesin kendi kafasına göre takıldığı, kendi kurultayının, kendi partisinin seçim gailesinin peşinde koşan insanlar, devletin tepesinde oyun oynamakta. Devletin tepesinde demek az kalır, halkın ensesinde.

En yakın destekçileri bile kendilerini eleştirmeye başladı. Sade vatandaş değil, iş çevreleri de bu çelişkilerden, adaletsizliklerden, laçkalıktan illallah demiş durumda. Her gün bir başkası şikayet ediyor. Düzen kalmadı, nizam yok… Yasa kural, hak getire.

Bittiler, rezil oldular ama hala farkında değiller.

Halkı da görme, işitme özürlü sanırlar ki, uyanmaları yakındır…

 

YERİN KULAĞI VAR

KENDİ KENDİNİ ELE VERMİŞ:

Ersin Tatar öyle bir cümle kurmuş ki, kendi kendini ele vermiş. Türkiye’den atanan yeni Din İşleri Başkanı’na “ibadet özgürlüğü altında, dine bağlılığın devamı için düzenlemeler yapılmasından” söz etmiş. İnanç özgürlüğü, adı üstünde özgürlüktür. Kim hangi dini isterse ona inanır. Dini yaygınlaştırılması ne demek? Din İşleri Başkanı, Müslüman İşleri Başkanı mıdır ki dini yaymaya çalışacak? Laiklik nerede kaldı? Öyle yabancılaşmış ki, kendi halkının dini inancını küçümsüyor, güçlendirmeye kalkıyor. Bugüne kadar kimin dinine ve ibadetine kısıtlama yapıldı ki? Birilerine şirin görünmek adına zorlama açıklamalar yapıyor ve bunları yaparken de sapla samanı birbirine karıştırıyor…

 

UZATMALARI OYNUYORLAR:

Eğer Meclis tatile girmemiş olsaydı Saner hükümeti çoktan düşmüş olacaktı. Siz bakmayın Saner’in “biz azınlık hükümeti değiliz, ortaklar arasında uyum var” dediğine. Arıklı neredeyse her gün birine sataşıyor. Çünkü biliyor ki, Saner kendisine mecbur. Diğer ortak DP’nin ise sesi pek çıkmıyor. O da koltuk korkusundan hükümetin yıkılmamasını istiyor. Diğer yandan, kendi içindeki sorunlarla boğuşmaktan fırsat bulamıyor. Koltuklarda iş ola oturuyorlar. Aylardır bu toplum için aldıkları hayırlı bir kararı duydunuz mu, zamlardan başka? Saner’in tek derdi kurultaya kadar o makamda oturabilmek, yoksa o da çok iyi biliyor ki bu hükümetin ömrü bitti…

 

AMAÇLARI GÜNDEM DEĞİŞTİRMEK Mİ:

Memleket yangın yerine dönmüş, ekonomide bu kadar daralma hiç görülmemiş, vatandaş sorunlara çare beklerken hükümetin tek yaptığı zam. Hani bazen düşünüyorum da ortaklar arasında yaşanan “zam kavgasının” bir senaryonun parçası olduğuna inanasım geliyor. Acaba gündemi başka yöne çekmek için suni kavga mı yaratıyorlar? Resmen aklımızla dalga geçiyorlar…

 

EVET ERENKÖY DESTANDI AMA… :

Önüne gelen açıklama yapmış, “Erenköy bir Kahramanlık Destanı’dır”… Evet öyledir. Sağcısının, solcusunun, gönüllü olarak katıldığı bir savaş… Aynen 74 gibi. Ama bugün bir devlet var ve o devletin yönetiminde olanların bu Destan’la ilgili konuşmaya yüzleri var mıdır sizce? O gün verilen mücadeleyle başlayan özgürlük, bugünleri görmek için miydi? O insanlar sonradan bir yönetim kurdular, yokluklar içinde kılı kırk yardılar, çoğu devlet yönetimine girdi, yoktan var ettiler. Bugünküler gelsin de üstünde çıkar kavgası yapsınlar, Kıbrıslıyı Kıbrıslılıktan çıkartsınlar diye miydi?

 

DONDURMALARA BİR BAKSAYDINIZ:

Rum basınında cuma günü çıktı bu haber; Bounty, Snickers and Twix markalı dondurmalarda DNA’yı bozarak kansere sebep olan ‘etilen oksit’ saptanması üzerine Rum Sağlık Bakanlığı söz konusu ürünleri piyasadan toplama kararı aldı. Hangileri olduğu üretim tarihleri ve seri numaralarıyla basına yansıdı. Bekledim ki, bizimkiler de en azından bir “Denetim yaptık” desinler; ama tahmin ettiğim gibi aradan 4 gün geçti, tık yok. Kamu düzeni öylesine laçkalaştı ki, böyle işlerle uğraşması gerekenler bile boş vermiş durumdalar. Halk sağlığının lafı bile yok. Hiç bu kadar çaresiz, başıboş, Allaha emanet kalmamıştık, savaşta bile…

 

 

BİR RAHAT BIRAKIN:

İlgili ilgisiz her önüne gelen KKTC’ye politika dayatıyor. Son olarak da Türkiyeli siyasetçi Bülent Akarcalı, “KKTC’de belirli bir hazırlık süresinden sonra trafiği sağa almak KKTC’nin kararlılığını tüm dünyaya duyuracak bir yöntem olacaktır. Zamanında 8 milyon nüfusuyla İsveç bunu başardıysa 400.000’lik nüfusuyla KKTC de başarabilir” diye buyurmuş. Yahu bir bırakın da ülke trafiğinin kararını olsun bu toplum versin. Ayıptır, insan biraz utanır. Bu halkın iradesini hedef alırken biraz utanın, bu kadar hevesli olmayın…

 

BÜYÜK LOKMA YE, BÜYÜK LAF ETME:

“Adaylıktan ölüm dışında çekilmem” diyen Faiz Sucuoğlu, “Rakiplerim dedikodu çıkarıyor ancak kurultayda seçimi büyük bir farkla kazanacağım” diyerek Ersan Saner’e gönderme yaptı. İyi de geçen sefer niye çekilmişti, toplum olarak hala bilmiyoruz. Aslında herkes nedenini biliyor da kendisi gerçekleri söylemekten kaçıyor. Belli ki uzun zamandır “deniz aşırı” telefon almamış. Yarın yine çekilmeyeceğini kim garanti edebilir ki…

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar