14 AĞUSTOS 1974’Ü YENİDEN HATIRLARKEN - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Nisan 26, 2024
Köşe Yazarları

14 AĞUSTOS 1974’Ü YENİDEN HATIRLARKEN

Eşref ÇetinelEşref Çetinel

 “İnsan  hatırladıkça vardır.” Mesela siz bu yazıları okurken bir “an” sonrasını bilemezsiniz. Hem de tekrarlardan ibaret rutin yaşamınıza, günlük plan programlarınıza karşılık! Ki o bir “anlık”  sürede   anlatmaya gerek yok, her şey olabilir!

Bu nedenle gelecekler sadece tasavvur edilir. Fakat “geçmiş” yaşar ve yaşatılır. Bu nedenle “gelecek” bir hayaldir, “geçmiş” hakikat!


…Ansızın  neden hatırladım bunları?

BU  sabah kahvedeydim. İnsanlar söz birliği yapmışlar gibi  birbirlerine 14 Ağustos 1974’de Türk askerinin Mağusa’ya nasıl ulaştığını, surlar içine nasıl girdiğini, o gün nerede olduklarını, hangi duygu ve olaylarla yaşadıklarını anlatıyorlardı.. Eksilmeyen ve aynen o günkü heyecanlarıyla.                         Kimileri 14 Ağustos 1974’de çocuktular. Kimleri hisarlarda mücahit. Her yıl böylesi günlerde o günleri yaşayan insanlar  yan yana geldiler mi birbirlerine hatıralarını anlatırlar. O gün henüz doğmamış, yada çocuk yaşta olanlar bugün ağabeylerinin babalarının analarının anlattıklarını merakla dinlerler. Hatta Kıbrıs Türk halkı bayağı savaşmış diyerek şaşarlar..

…EVET bugün 14 Ağustos.. Bundan 46 yıl önce böyle bir günde.. Mağusa surlar içinin mazgallarına sığınmış ahali.. Anlatılması mümkün olmayan bir aylık ezgi cefa ve  ölüm korkularından sonra.. Güneş devrilirken  hisarlardan.. Evlerine dönüyor ve  tanrıya doğru  açtıkları avuçlarıyla  “şükür sana Allahım” diyorlardı.

…ÇOK uzun yıllar Bozkurt, sonraları  Halkın Sesi gazetesinde hatta Havadis’te Barış Harekâtını, yaşadıklarımızla yaşadıklarımı  çok anlattımdı.. Hâlâ anlatır mıyım? Belki ama kısacık vurgulamalarla.. Çünkü kırgınım, küskünüm, yılgınım! Çünkü yetişmekte olan gençlerimizin gelecekleri yönünden kaygılıyım. Ve korkuyorum.

Çünkü kazandığımız özgürlük ve egemenlğimizin, Kuzey’de kurduğumuz vatanımızın esiri olduk!

Devlet kurduk ama kimselere tanıtamadık! Sonunda Rum’un pasaportuna muhtaç bir dide durumuna düşürüldük!

VE 2020 yılının böylesi bir gününde Mağusa’da sonlanan Barış Harekâtının aradan geçen 46. Yılını kutlarken yine korkuyorum! Çünkü Doğu Akdeniz Kıbrıs odaklı siyasi sorun nedeniyle savaşın tam da eşiğinde…

Hayır kendim için değil korkum! Çocuklarım, torunlarım için! Kıbrıs Türk gençliğinin bugünü ve yarınları için!..Onlara özgür ve egemen, istikrarlı ve huzurlu bir vatan yaratamadığımız  için huzursuzum!

OYSA 15 Ağustos sonrası daktiloda yazıp İtimat Taksi yazıhanesiyle her gün Bozkurt gazetesine gönderdiğim yazılarımda sonrası yılların  Kuzey Kıbrıs’ını tasavvur ederken ne diyordum bilir misiniz?

“DÜNYADA ilk kez ve Türkiye dışında ve Kıbrıs’ta bir Türk Devleti kuruluyor. Bu dünyada iki Türk devleti demektir. İki Türk devletinin uluslar arası teşkilatlarda iki Türk  oyu demektir…”                                                      Ve Kuzey’i yeşertecek, ekip biçecek, dünyanın parmakla göstereceği huzurlu, istikrarlı vatan yapacaktık…

Hey gidi günler hey! Nasıl da geçti seneler!                                                                                                 ***

VE KAMPANYA BAŞLADI:  Yukarıda yazdıklarıma “her neyse” diyerek noktayı koyuyor ve işimize bakalım diyorum.                         İşimiz seçim yapmak! Seçim yasaklarıyla birlikte Cumhurbaşkanı adayları kampanyalarını başlattılar.                                       Daha ilk günden lafları KKTC semalarında allı pullu konfetiler gibi  uçtular!

Mesela öğrendik ki Sn. Serdar Denktaş’ın aday olmasının, kendi deyimiyle “yola çıkmasının” nedeni “Devletin tepesindeki kurumların kavga ederek rol kapma yarışını sonlandırmak, aksine  birbirleriyle anlaşabilen yaklaşımlarla çok daha farklı noktaya ulaşılabilmelerine olanak sağlamak” içindir..

Her halde bir gün bize o “farklı noktayı” da anlatır ama anayasal yetki ve sorumlulukları sembolik mahiyette olan tarafsız bir Cumhurbaşkanı’nın çıfıt çarşısına dönüşmüş Hükümet kademelerinde at oynatmasının şansı ne olabilir? Sıfır! Nitekim bugüne kadar hep sıfır oldu..

Ha siftah bismillah Sn. Akıncı ne dedi? Erdoğan’dan dolayı canı bağrı yanık! “Kıbrıs Türk halkı dedi kendi kararını kendi verecek.” Yağma mı diyecektim de es geçiyorum.

Özersay aynen bir Dışişleri Bakanı gibi veriyor mesajlarını halka. Diyor ki “sadece müzakereler üzerinden Kıbrıs’ı okuyamayız. Doğu Akdeniz’e bakmalıyız.”                              Ben de tam bunu söylüyordum  da neyle?  Bir zahmet  Sn. Özersay söylese yada tavsiye etse..     Neyse laflamaya devam, seçim kampanyasına selam!

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar