Yolları fotoğrafta kesişti - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Nisan 26, 2024
Poli

Yolları fotoğrafta kesişti

Mustafa MüezzinoğluMustafa Müezzinoğlu

Bertuğ TopalKuşakları farklı, hayatları farklı üç kişi… Üçünün ortak noktası ise fotoğraf ve sanat. Bu hafta Poli’de üç farklı jenerasyondan fotoğrafçıyı konuk ediyoruz

Veysi Soyer, Mustafa Müezzinoğlu ve Emel Sefer…

Yaşlarına, kuşaklarına ve hayatlarına bakıldığında hiçbir ortak noktaları yok. Ancak üçünün yolu da sanat aşkında kesişti. Fotoğraf onlar için vazgeçilmez oldu. Duayenleri Veysi Soyer eşliğinde yıllardır fotoğraf çekiyorlar. Yıllardır insanların duygu dolu anlarını, hüzün dolu anlarını bir estetik ışığında sergiliyorlar.

Bu hafta Poli Dergisi’nde AFIAP Veysi Soyer, AFIAP Emel Sefer ve EFIAP unvanıyla Mustafa Müezzinoğlu’nu ağırlıyoruz.


Gönyeli Sosyal Aktivite Merkezi’nde genelde sanat özelde ise fotoğrafçılık üzerine keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.

Veysi Soyer, Mustafa Müezzinoğlu, Emel Sefer
Veysi Soyer, Mustafa Müezzinoğlu, Emel Sefer

 

İşte sizin için gerçekleştirdiğimiz röportaj:

 

Soru: Röportajımıza kendinizi ve sanata bakış açınızı başlayabilir. Bize biraz kendinizden ve sanata bakış açınızdan bahsedebilir misiniz?

Veysi Soyer: Ben fotoğrafa lise yıllarımda başladım. 1964 ve 1970 arasında küçük bir karanlık odam vardı. Evdeki garajın içinde  küçük bir  stüdyom vardı. Çamaşırhanedeki antika mermer teknede filimler  yıkanır tab edilirdi. Yarı solgun, tarihi geçmiş fotoğraf baskıları.  Karanlık odaların faal olduğu zamanlarda foto devleri vardı ; Ümit’ler, Diana’lar ama bir şey daha vardı. Dianellos KKTC Meclisi değildi. Dianellos daha tütün fabrikasıydı. Ben im evimin arka sokağındaydı. Teknik  malzeme bulmak zordu. Rumlar bizi Lefkoşa içerisine hapsetmişti. Bu hapislik 1968 yılına kadar devam etti. Bu süreç içerisinde fotoğraf üretmek için malzemeyi fotoğrafcı abilerimizden alıyorduk.

Biz bu şartlar içerisinde kendimizi hiç geliştiremedik. Basit bir teknik ile nasıl fotoğraf üretildiğini gördük, uyguladık ve çektik. O zaman çektiklerimin hiçbiri maalesef şu an yoktur. Hepsi kayboldu.

Veysi Soyer
Veysi Soyer

American University Beirut’ta eczacılık okudum. O dönemde üniversite düzeyinde fotoğraf kulüplerinin nasıl çalıştığını görmeye başlayınca ilk sanat kitaplarını almaya başladım. Fotoğrafla tanıştım ve fotoğrafı sevmeye başladım. Fotoğrafın sadece belgesel bir üretimden ibaret olmadığını görmüştüm. Zaten tanıklık yaptığım  malzeme ve sonuçları, beni bu iki boyutlu yüzeyi olan görselin bir sanat ürünü olduğu inandırmıştı. Ve beni bugüne getirdi. Ben fotoğrafın sanatsal bazda çok güçlü bir malzeme olduğuna inanıyorum. Benimle aynı düşünen arkadaşlarımla sürekli birlikteliğim vardır. Bugüne kadar öğrendiklerimi onlara aktarmaya çalışırım.  Görsel sanatı çok seviyorum.  Fotoğrafın görsel sanatlarda çok önemli bir yer tuttuğunu biliyorum.  Fotoğrafın yanında resim de yapıyorum.  Görsel sanatın çok geniş bir alanı vardır ; resim, fotoğraf, heykel, video ve sinematografi. Sanatta samimiyet olması gerekiyor. Ön yargıdan uzak ! Bu samimiyet beni Emel ve Mustafa ile bir araya getirdi.  Fotoğraf malzeme olarak güncel tüketime açık bir malzemedir. Paylaşıldığı zaman görsel değeri artar. Sanatta eleştiri çok olağan bir olgudur ve de olması gereken bir boyutudur.

Veysi Soyer
Veysi Soyer

Mustafa Müezzinoğlu: Dünya üzerinde insanların niteliklerine baktığınız zaman karakter bakımından bin bir türlü insan vardır. Hem sanata hem de fotoğrafa farklı farklı yaklaşımlar olabilir. Şahsi kanaatim ve yaklaşımım, fotoğrafın özünde  ve  temelinde  hümanizm olması gerektiği ve insanlığa hizmet etmesi gerektiğidir. Farklı yaklaşımlarla farklı ürünler üreten insanlar mutlaka vardır. Ama iki boyutlu düzlem içerisine sığdırılacak dünyanın içerisinde estetik değerler çerçevesinde Veysi abimin de ifade etmeye çalıştığı gibi bir duygu yoğunluğunun varlığı gerekmektedir. Çünkü dünyanın tüm coğrafyalarını gezip dolaşıp o insanları gözlemlediğiniz zaman her birinin de ayrı ayrı duyguları ve  yaşanmışlıkları  vardır. Fotoğrafın bir dili varsa ki vardır fotoğrafın  etkileyiciliğini sağlayacak olan bir duygunun varlığı elzem bir şeydir.

Mustafa Müezzinoğlu
Mustafa Müezzinoğlu

Genel itibarı ile Veysi Abimle yıllardır sanat ve fotoğraf üzerine türlü sohbetler gerçekleştirdik. O mütevazılığıyla belli başlı şeyleri ifade etmemiştir burada. O çok değerli bir insandır. Belli bir süreç içerisinde sanat ve fotoğrafla uğraşan insanların yarışma arenalarında belli başarılar elde etmesi güzel bir şeydir, teşvik edicidir;ancak bu başarılarla birlikte insan olmak da önemlidir. Veysi abim ve Emel Sefer’in özünde sanata ve sanatçıya hümanist bir yaklaşımla yaklaşmak ve insanlık için bir şeyler üretmek söz konusudur. Türlü tarzlar olabilir, benim benimsediğim ve fotoğrafıma malzeme olarak sunduğum konular insanlığa dair olsun isterim, onların duygularını, yaşamlarını aktarsın isterim. Hepimizin birer öyküsü var hayatta; bunları fotoğraf üzerine aktarabiliyorsak ,sanata sanat olarak bakan insanlar nazarında başarılıyız demektir.

Mustafa Müezzinoğlu
Mustafa Müezzinoğlu

Fotoğrafa başlangıcım analog kameralarla oldu. 1998-99 yıllarında daha lise çağlarındayken dayımın bana hediye ettiği analog makine ile ilk adımı attım. O andan itibaren üniversite yıllarında da İstanbul’un o kozmopolit insan coğrafyasında fotoğraf çekmeye çalıştım. Eski dönemlerdeki şartlar düşünüldüğünde çok kolay değildi bir takım şeyleri elde edebilmek. O dönemlerde biz elimizden geldiğince bir şeyler üretmeye çalıştık.

Sonrasında ülke içerisindeki ulusal yarışmalara katılım başladı ve hiç unutmam 2011 yılıydı Veysi Abi bizim derneğimiz KIFSAD’a sunum için davet edilmişti. Veysi Abi sunumunu gerçekleştirdi; izledik, akabinde açıkçası ülke içerisindeki ulusal yarışmalarda hissettiğim bazı rahatsızlıklar nedeniyle ben en özgür irademle dünyaya açılma, kendimi oralarda geliştirebilme düşüncesini benimsedim ve kendisine sordum. Uluslararası Fotoğraf Federasyonu patronajlı yarışmalara nasıl katılabiliriz diye. Kendisinin,FIAP’ın dünya fotoğrafçılarına sunduğu AFIAP unvanı vardır. Kıbrıslı Türklerden o unvana layık görülen ilk iki insandan biridir Veysi abi.Ardından  bizler de  o yolları  kat ettik. O yollardan geçtiği için deneyimi sebebiyle bilgi istedim. Bana  yol yordam gösterdi. Ne yazık ki bilgilerini birikimlerini Veysi Abi kadar açık açık paylaşmak istemeyen bazı insanlar da söz konusuydu. Onun gösterdiği ışıkta yolumuza devam ettik. Sonrasında belli başlı başarıların gelmesi hep teşvik unsuru oldu. Ardından dernek sunumlarında son iki üç yıldır da  KIFSAD,GİFDER ve FODOS gibi derneklerde de sunumlarım oldu.

Emel Sefer: Ben yaş olarak Mustafa Müezzinoğlu ile Veysi Soyer’in ortalarında bir yaştayım. Mustafa’dan çok büyük olmama rağmen ondan çok çok sonra fotoğrafa başladım. Benim fotoğraf serüvenim 3 yıldır. Çok yeniyim bu konuda. Okumayı seven birisi olduğum için teorik yönüyle götürmeye çalışıyorum her zaman. Hem pratikte hem teorikte ilerlemek istiyorum. İki can dostumun olması da benim için çok büyük bir kazanımdır. Her zaman bana yol göstermişlerdir. Daha fotoğrafın ‘F’sindeyken bir de ödül aldım. Mustafa’nın katkısını orada asla unutamam. O ödülü aldıktan sonra zaten Veysi hocam ile tanıştık. Veysi hocam sanat alanında oldukça iyidir. Tecrübesini aktarmak için elinden geleni yapar. Bunu yaparken gözlerindeki mutluluğu okuyabilirsin. Bize ödevler veriyor. Kendi bilgisini paylaşma noktasında bize katkıları çoktur. Böyle insanlarla buluşmak, sohbet etmekten büyük mutluluk duyuyorum. Birbirimizin gelişmesi için elimizden ne gelirse yapmaya çalışıyoruz.

Emel Sefer
Emel Sefer

Bazen insan kendi yarattıklarında bazı şeyleri göremez. Ama başka birisi sizden daha farklı görüp sizin yolunuzu açabilir. Ben sürekli soruyorum, değerlendirme istiyorum yanımdakilerden. Benim ilk fotoğraflarımdan birisi “çatal ve bıçak”tı. Dersiniz ki çatal ve bıçağın fotoğrafı mı olur. Ama Veysi Hocam öyle bir bakış açısıyla bakmamı sağladı ki ödüller aldım o fotoğrafla.

Fotoğraf benim görmemi sağladı. Öyle bir enstrüman ki objektif, o olmadan da görmeyi öğreniyorsunuz. Daha gözlemci oluyorsunuz. Estetiği arıyorsunuz, hem kendi yaşantınızda, hem de çektiğiniz fotoğraflarda. Üretmek her şeyden önce çok güzel.

Emel Sefer
Emel Sefer

Soru: Yıllardır fotoğrafçılık yapıyorsunuz elbette her türden fotoğraf çekmişsinizdir ancak en fazla haz alarak çektiğiniz fotoğraf türleri nelerdir?

Emel Sefer: Ben illa ki insan olsun istiyorum fotoğraflarımda. İnsanı, duyguyu, gözündeki ışığı aktarmak istiyorum. Bir kere aynı insan karşınızda dursa ve 5 tane ayrı fotoğrafçı fotoğrafını çekse 5 fotoğraf birbirinden farklı olur. O deklanşöre basma anı sizsiniz aslında. Geçmişiniz, kültürünüz hepsi o fotoğrafın içindedir. Objektifle insandaki duyguyu yansıtmak benim için çok özel bir şey. Dolayısıyla içinde insan olan daha çok sokak fotoğrafı ve anı yansıtan fotoğraflar çekmeyi seviyorum. Kurgu benim dışımda. İnsan fotoğraflarında kurgu değil daha çok anı yansıtan fotoğrafları seviyorum. Diğer yandan bir de style life ve natürmortlar var. Onlar da kurgudur. İnsanda daha çok doğal anı seviyorum.

 

Mustafa Müezzinoğlu:   Fotoğrafıma ve  sanata  bakış açıma dahil ettiğim insan yaşamları ve insan öyküleridir. Objektifi insan yaşamlarına meylettirdiğiniz zaman bunun kurgu veya anlık fotoğraf olması benim nazarımda çok da farklı değildir. Ben mesleğim itibarı ile edebiyatla içli dışlıyım. Her nasıl edebiyat eserlerinde kurgulanmış öyküler bize bir şeyler aktarabiliyorsa fotoğrafta da o öykü anlatımı sırasında onun kurgu olup olmaması çok da önemli değil benim için. İşin özünde izlediğimiz filmlerde, tiyatronun aktardığı oyunlarda okuduğumuz edebi ürünlerde kurgu yok mudur? Birçoğu kurgudur. Ben her zaman fotoğrafta o öykünün kurulabileceği taraftarıyım. Bazı fotoğrafların öyle güçlü bir dili vardır ki,mesela fotoğraftaki bir akordeonun müziğini  de hissedebilir veya  belki bir şeyin tadını bile alabilir insan. Bir nevi aslında sanat izleyiciliği bir birikim meselesidir. Bir birikime sahipse bir kişi, o fotoğrafa baktığı zaman kurgu olsa da olmasa da fotoğraf onda derin etki yaratır.

İki boyutlu düzlem üzerinde her şeyin yerli  yerinde olmasıyla, ne eksik ne de fazla olmasıyla aslında,estetik  değerlerle  organik bütünlük elde edilmişse kurgu rahatsız edici gelmez.

 

Veysi Soyer: Estetik yerleştirmede aranan sanatsal niteliklere yaklaşılmış demektir. Aranan sanatsal nitelikleri bilmek bir tecrübe gerektirir. Zaten çağdaş olmak bilim ve hümanizm. İnsan olmanın niteliğinde duygu vardır. Ben sizin bir portre çalışmasını yaptığımda o duyguyu iletebildim mi eğer Mustafa ile Emel benim ürettiğim portreyi bu malzeme ile belirli bir düzeye taşıyabildi mi. Bu fotoğrafla pratik ve sanatsal sonuçlar elde edebildim mi? Kişinin ürettiğim suretini kolay olabiliyor bir biçimde sosyal ticari ve siyasi açıdan bir tanıtımını yapabilir muyuz? Batı sanatı eğer törensel ve töresel açıdan bu ürettiğim portreyi belirli bir tanıtımda kullanabiliyorsa çağdaş düzeye eriştim demektir.

Veysi Soyer
Veysi Soyer

Soru: Fotoğrafta dijitalleşme günümüz dünyasında oldukça fazla hayatımıza girdi. Bu dijitalleşme fotoğrafın ana malzemesine ne kadar müdahale ediyor? Sizin görüşünüz nedir?

Veysi Soyer: İmge zihinde tasarlanan ve gerçekleşmesi özlenen şeydir. Görsel sanatsal boyut taşıyorsa duygularımızın olduğu kadar duyularımızın da ürünüdür. Fotoğraf esasında kendi adıyla anılan ışıkla resim çizmenin analog doğrusudur.  Dijital fotoğraf makinesi  ile üretilmiş görsellerin son durumu SANAL bir hayaldir. Deklanşöre bastığınız anda edindiğiniz görsel senin fotoğrafının ham halidir. Analog veya dijital üretim sonuçu eldeki görsel eğer baskısı yapılırsa FOTOĞRAF olur.

Biz fotoğrafla  sanat yapan kişileriz. Görsel sanatla ilgileniyoruz. İdeal sanat yoktur, ideal üretim da yoktur. Leonardo Da Vinci’nin Mona Lisa’sı ideal mi? hayır değildir. Çok beğenilendir. Zamanında az yapılan bir şeyin üretim sonucudur. Sen bana fotoğrafta ideal olan bir şeyi gösterebilir misin? Gösteremezsin. Biz zamanında analog ve dijital görseli çarpıştırdık, ben analog tarafında durdum ama ben şimdi her iki tarafta da duruyorum. Çünkü o zamanlar dijital fotoğrafçılık çok ham iken biz onun hangi bağlamda bize nasıl yararlı olabileceğini düşünememiştik. Şimdi bakıyorum ki harikalar yaratıyoruz. Bütün sanat festivallerinde dijital sanatın yeri vardır. Digital tekniğin kullanılmasında hiçbir mahsur yoktur. Yeter ki siz onu yani bu yeni teknolojiyi dürüstçe kullanırsanız.

 

Mustafa Müezzinoğlu: Dijital çağın getirdiği birçok kolaylık var. Şu anda çektiğiniz fotoğrafı anında görebilmek bir nimettir. Karanlık  odanın  ardından o yelpaze öyle bir genişletildi ki Photoshop ve Light Room gibi programlarla,yeni nesil insanlar bizden bir kuşak gerideki insanlardan çok şanslıdır çünkü çektiği fotoğafı hemen görebiliyor. Bunu iyi değerlendirmek gerekir. Dijitale de manipülasyona da karşı değilim. Ben şahsen klasik anlamda fotoğraf yanlısı ve sevdalısı olarak manipülasyonu belli oranlarda yapma düşüncesine sahibim. Onun ötesi zaten digital art olur. Uluslararası yarışmalarda da bilinçli organizatörler kategorilerin arasında digital art’ı katmıştır.  Makinenin markasından, cinsinden ziyade, insanın sanatının temeline yansıttığı kendi birikimdir. Kültürel birikimdir önemli olan. Önemli olan duygunun fotoğrafik imkanlarla  estetik  bir  bakış  açısıyla  yansıtılabilmesidir.

Mustafa Müezzinoğlu
Mustafa Müezzinoğlu

Soru: Devletin sanata katkısı nedir? Yeteri kadar katkı yapıldığını düşünüyor musunuz?

Mustafa Müezzinoğlu: Genel itibarı ile bizim üretmeye çalıştığımız sanat dünyasında belli başlı yarışmaları organize etmesi ve katkı koyma çabası var devletin. Kültür Dairesi’nin yıllardır düzenlediği Devlet Fotoğraf Yarışması veya belli başlı sergiler söz konusu.Cumhurbaşkanlığı’ndan sanatla uğraşan kişilere davetler gelir bazen. Hep düşünmüşümdür her şeyimiz çok mu mükemmel sanata dair, sanatçıya dair gerekli destek söz konusu mu? Kokteyller çok mu gerekli? Olsun  tabii ki olmasın demiyorum. Belli başlı fonlar ve bütçeler ayrılabiliyorsa, şu anda içinde bulunduğumuz mekan gibi bir sanat merkezi veya müzesi yapılmalıdır. Elbette resepsiyonlar yapılsın davet edilsin sanatseverler, insanların birikimi, birleşimi hoş ama eğer  gerçekten  katkı koymak istiyorsak bir sanat okulu açılmalı, sanat müzesi inşa edilmeli  ve halka sunulmalıdır. Yeterli destek ve imkanların sağlandığını düşünmüyorum.

 

Emel Sefer: Gönyeli Belediyesi Sosyal Aktivite Merkezi gerçekten çok güzel bir merkez. Burada bir sürü insana çeşitli eğitimler veriliyor. Kültüre önem verilmesi konusunda Gönyeli Belediyesi ciddi bir katkı yapmıştır. Bunun diğer yerel yönetimlere  örnek olması gerektiğini düşünüyorum.

Emel Sefer
Emel Sefer

Veysi Soyer: Devlet sanata maddi ve manevi destekte bulunmalıdır. Kendi sanatçısına mutlaka sahip çıkmalı ve eşit koşullarda desteğini ve elini uzatmalıdır. Siyasetten uzak Yeni bir sanat kurumu oluşturmalı ve arşiv niteliğinde Kuzey Kıbrıs’ın sanat belleğinin temelini atmalıdır. Veysi Soyer, tüm sanatçıların eserlerinden oluşan Çağdaş Sanatlar Müzesi istiyor. Tarihle bütünleşen adamızın da zengin kültürel ve sanatsal geçmişini kapsayacak bir arkeoloji müzesinin de gecikmeden yapılmasını diliyorum.

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar