Komplo teorisi mi, yoksa geleceğin kendisi mi? - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cumartesi, Nisan 27, 2024
Köşe Yazarları

Komplo teorisi mi, yoksa geleceğin kendisi mi?

Cenk UzunoğluCenk Uzunoğlu

Ada etrafındaki gaz arayışı ve oluşturulmak istenen ‘’enerji koridorunun’’ sürdürülebilir bir güvenlik içinde yapılmasının önünde Kıbrıs sorunu engel olarak kalmaması talebi var.

 


‘’Üst akıl’’ için Kıbrıs adası, Kıbrıs sorununun çözümünün ötesinde Doğu Akdeniz’de enerji koridoru oluşturma hedefine ulaşmak açısından önemli bir kilometre taşıdır.

 

Bundan dolayı petrol ve sigorta şirketlerinin Kıbrıs adasının sorun olmayacağı ile ilgili güvence talebi vardır.

 

Gaz arama hazırlıkları bu güvencenin çözüm olsun olmasın verileceği varsayımıyla bugüne kadar paralelde devam etmiştir.

 

Rum’un zaman kazanmak istemesinin sebebi yalnızca iç siyasete ya da Yunanistan’ın AB’ye karşı elini güçlendirmek istemesinin ötesindedir.

 

Petrol şirketlerini iyice angaje etmek ve onların kabaran iştahlarını mensubu oldukları ülkeler üzerinde ek bir baskıya dönüştürmek de hedeftir.

 

Anlayacağınız kapitalizmin yazılı olmayan kuralları devrededir.

 

ABD Dış İşleri Bakanının petrol şirketi Exxon’un bir önceki CEOsu olduğunu, ABD Ticaret Bakanının da yakın bir tarihe kadar Cyprus Bank’ın hissedarı olduğunu not edelim. Buna Exon’un Ankara’daki iktidar ile ilişkisi güçlü olan Katar devletinin petrol şirketiyle Doğu Akdeniz’de ortak hareket ettiğini de ekleyelim. Bu ‘’sembolik’’ ve ‘’duygusal’’ güvencelerin ağırlığı ile gaz arama hazırlık süreci devam ediyor.

 

****

Anlaşılması gereken, ‘’çözümün’’ içeriğinin ille de masada konuşulan parametreler içinde olmasının şart olmadığıdır.

Zaman geçtikçe anlayacağımız da talep edilenin yalnızca Kıbrıs ta ‘’çözüm’’ olmadığıdır. Bu yetmez.

Başka yapılması istenecekler vardır. Ama bunun için mahallenin biraz karışması beklenmektedir.

Ortadoğu’daki ve adanın etrafındaki gelişmeler gerekli kıldığında adanın, İngiltere’nin olduğu gibi ABD ve AB’nin elebaşı ülkeleri tarafından da kullanılması için düzenlemelerin yapılması pekâlâ talep edilebilir. Almanya bugün fellik fellik ‘’ben de varım’’ diye Doğu Akdeniz’de üs aramaktadır.

Adanın etrafında gaz arama ve çıkartma işine risk alıp yatırım yapacak şirketler kendi ülkelerinin de içinde olacağı üs dahil askeri güvence talebi söz konusu olabilir.

****

Türkiye’nin böyle bir gelişme karşısında tavrı ne olur?

Türkiye için Kıbrıs sorununun giderek yalnızca Kıbrıs sorunu olmaktan ibaret olmayan bir konu haline getirileceğini düşünerek bu soruya cevap aramak gerekir.

 

Ankara’daki bugünkü iktidarın özendiği ‘’Osmanlı’’, 1878 yılında önüne gelen ağır alternatifler karşısında çıkış yolu bulmak için adayı kiraya verebilmişti.  Ankara’dakiler için bundan daha uygun bir emsal olabilir mi? Türkiye’nin uyguladığı yanlış iç ve dış politika açılımları ile bugün içine girdiği çıkmaz sonucunda Osmanlı’ya uygulanan baskı ve taktiklerle karşı karşıya kalabileceğini göz ardı etmek artık mümkün değil. Bu riskli tablo karşısında bütün oklar Kıbrıs’ı göstermektedir.

 

Türkiye’nin en son ABD-Rus ittifakının Kuzey Irak ve Kuzey Suriye’deki rol paylaşımı ortaya net olarak çıkmasından sonra oynayacak fazla bir kartı olmadığı apaçık ortadadır.

 

Türkiye’ye gittiği yere kadar ‘’ne dikkate al ne de karşına al’’ politikası uygulanmaya başlandı. Devamlı istim üstünde ve hata yapmaya zorlanacağı bir yöne çekildi.

 

Doğu Akdeniz’de oluşturulmak istenen enerji havzası ve koridoruna Türkiye’nin koyacağı tavra göre, Kıbrıs’ın NATO üyesi olmasını göze almak bile gündeme gelebilir.

Kuzey Irak’ta kurulacak üslere ek olarak adada da konuşlandırılacak üsler İncirlik üssüne alternatif olması da bunun parçası olarak gündeme gelebilir.

Rum kesiminin gaz arama çalışmalarına devam etmesi ile karşı karşıya kalacağı çatışma ortamı, NATO’nun Rum kesimini batının askeri şemsiyesi altına alma hedefine de son derece müsait bir durum yaratacaktır.

Kıbrıs’ın NATO’ya girme ihtimalinin tekrar gündeme gelmesi Türkiye-Batı ilişkileri üzerinde yaratacağı kriz ve kopma noktası Rum kamuoyunu konuya intikam fırsatı olarak bakmaya koşullandıracağını da tahmin etmek zor olmasa gerek.

AKEL’in tavrı da büyük ölçüde Rusya’nın tavrına endekslidir.

Rusya’nın tavrının pratikte ne olacağı da Suriye ve Irak’ta ABD ile oluşturduğu ittifaktan sonra en iyi ihtimalle meçhuldür.

Artık sıcak sulara iyice inmiş olan Rusya’nın bu konuda takınacağı tavır ile ilgili farklı beklentisi olanlar için bu konu değişen dünya dengeleri ve had safhaya ulaşan düzensizlik içerisinde kafa karıştırıcı bir milat olmaya adaydır.

Tüm bunlar ezber bozucu bir komplo teorisi gibi gelebilir, ama hemen yanı başımızda günlük gelişmelere göre kurulup bozulan ittifakları gördükten sonra bu olasılıkları göz ardı etmeden düşünmek lazım.

Bölgemizin içinden geçtiği değişim süreci komplo teorilerinin gerçeğin ve geleceğin ta kendisi olduğunu teyit etme ihtimali yüksektir.

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar