Son zamanlarda ucuz siyaset, popülist boş yaklaşımlar moda.
Salla gitsin…
Birilerinin kulağına hoş gelecek şeyleri ardı ardına sırala, sosyal medya üzerinden silahşörlük yap.
Her konuda olduğu gibi Kıbrıs konusunda da durum böyle…
“Çözüm hemen şimdi” diye başlayıp ardından da sırala…
Sanki Kıbrıs sorunun çözümünün önündeki engel Kıbrıs Türkü.
Sanki karşı taraf federal çözüm için yanıp tutuşuyor, bunun gereklerini harfiyen yerine getirdi de buna Kıbrıs Türk tarafı engel oldu.
Rahmetli Uğur Mumcu bıkıp usanmadan yazardı bu “Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olanlar” için…
Ama burada durum biraz farklı.
Art niyet söz konusu…
Popüler olma adına abuk sabuk işler yapmak için fırsat kollayıp duruyorlar.
Kimileri bulunduğu pozisyonun avantajlarından sonuna kadar yararlanıp başka havalar çalıyor.
Halbuki insan bir şeyleri yapacaksa yapılması gerektiği gibi yapmalı.
Doğru düzgün ve samimi bir şekilde…
Ama niyet bir şeyler yapmak değil.
Sadece popüler olma adına çırpınıp durmak…
Olacak şey değil…
Kıbrıs konusunda federal çözüme ulaşılamaması nedeni ile sallayıp duruyorlar.
Bu arada Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’ya hesap sormalar, istifaya davet etmeler falan filan…
Crans Montana’da, Cenevre’de, Mont Pelerin 1 ve 2’de sanki çözümün önüne engeller çıkaran Türk tarafıymış gibi algı yaratma gayretkeşliği içinde hareket ediyorlar.
İnsaf…
2004’te Annan Planı sürecinde federal çözümü engelleyen Kıbrıs Türk tarafı mı oldu?
Ya da 1986 yılında Perez De Cuellar’ın adaya iki bölgeli federal çözümü getirecek belgesini imzalamayıp New York’u terk eden kimdi?
Mont Pelerin’de garantörlerin de katılımı ile gerçekleşmesi öngörülen Kıbrıs Konferansı’nın toplanmaması için ayak sürüyen Kıbrıs Türk tarafı mı idi?
Cenevre’de Kıbrıs Türk tarafının zorlaması ile toplanması sağlanan Kıbrıs Konferansı’nda hemen arayı isteyen kimdi?
Crans Montada’da son geceki kritik yemekte masayı havaya uçuran, yemek devam ederken bavullarını otelin lobisine çıkartıp. check out yaptıran taraf Türk tarafı mı idi?
Öyle ya da böyle Kıbrıs Türk tarafında liderlik yapmış olan herkes çözüm konusunda bugüne kadar katkıda bulundu.
Önce Cenevre’de, sonra da Crans Montana’da Kıbrıs Konferansı’nın toplanması sürecinde zemin olarak alınan 11 Şubat 2014 belgesinin altında 3’üncü Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu’nun imzası var…
Kıbrıs’ta iki bölgeli, iki halkın siyasi eştiliği temelinde federal bir çözüm hedefi ile çalışılmasını öngören 1977-79 doruk anlaşmalarının altında da 1’inci Cumhurbaşkanı Rauf R. Denktaş’ın imzası var.
Sonuçta Kıbrıs sorununa federal bir çözüm bulunması konusunda Kıbrıs Türk tarafı üzerine düşeni yaptı. Ama yapmayan Rum tarafı oldu.
Crans Montana’da takke bir kez daha düştü.
Kimin ne istediği belli oldu.
2’inci Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat dönemin AKEL kökenli Rum başkanı ile bile federal çözüm konusunda anlaşamaştı.
Eli havada kalmış, karşı karşıya kaldığı durumu anlatmak için “mümkün olsa Rumlar teneffüs ettiğimiz havaya bile engel olacaklar” mealinde bir şeyler söylemek durumunda kalmıştı.
Yani biraz insaf.
Popüler olma adına bu kadarı da fazla…
