Gerçekler konuşulmadığı sürece, daha çok oynanır bu oyunlar... - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cumartesi, Nisan 27, 2024
Köşe Yazarları

Gerçekler konuşulmadığı sürece, daha çok oynanır bu oyunlar…

Köş, MoreketMehmet Moreket

Türkiye Akdeniz’de tatbikat yapacağını duyurunca, kıyamet koptu.

Anastasiadis’e tam da müzakerelerde ilerleme kaydedilmişken, enosis fasaryasıyla diz çöktüren fanatikler, avaz avaz bağırmakta…


DİKO Başkanı Nikolas Papadopulos, enosisi kutlama görevinin Eğitim Bakanlığı’na verilmesinin  “Türkiye’nin meydan okumalarını ve saldırganlığını daha da cesaretlendireceği”ni ileri sürmüş.

Yani diyor ki, Anastasiadis geri adım attı, bu da Türkiye’yi cesaretlendirdi.

Ayrıca Anastasiadis “Türkiye’nin Barbaros ile MEB’deki ihlallerini” nasıl göğüsleyeceğini halka izah etmeliymiş…

Vay kahraman vay…

Ya Eleni hanım…

Dayanışma Hareketi Başkanı Eleni Theoharus…

Hani şu “federasyon görüşmekten vazgeçelim” politikası güden…

O daha da dehşet bir açıklama yapmış;

“Türkiye’nin tek hedefi, Kıbrıs’ı Erdoğan’ın Osmanlı İmparatorluğu altına almaktır” buyurmuş…

Niye söylemiş bunu, korktuğundan mı?

Yok canım, bunca yıl en başarılı oldukları politika, mazlumu oynama politikasıydı da ondan…

Allah Allah, Türkiye’nin BM tarafından tescil edilmiş Münhasır Ekonomik Bölgesinde sondaj yapmak tehdit olmuyor, Kıbrıs adasında yaşayan tek halk kendileriymiş gibi, bütün doğal kaynaklara tek başlarına sahip çıkmak da tehdit olmuyor, buna karşı çıkmak tehdit oluyor.

Yıllar yılı “Türkiye bizi muhatap alsın” diye bağırındıktan sonra, Mont Pelerin’de Türk tarafı,  “haydi geldik, garanti sistemini konuşalım” dediğinde, niye kaçtınız acaba?

Hepiniz oradaydınız, derdiniz neyse söyleseydiniz ya…

Ama böylesi kolay oluyor.

Bunların dışında, diğer ufak tefekler de aynı şeyleri tekrar etmişler.

Resmi ağız zaten malum…

Bir iktidar-muhalefet kavgası görüntüsü altında işleri götürüyorlar…

Ama dikkat edin, hep bir ağızdan, aynı kelimeleri tekrar etmekteler…

Ortada tam bir politik birlik var aslında. Birlikte oluşturdukları bir güç…

Anastasiadis’in yaptıkları, diğerlerinin avazları çıktığı kadar bağırıp söyledikleri birbiriyle tam örtüşüyor.

Bir oyundur oynanıyor.

Perdenin önü başka, arkası başka…

Bizler de görünenle umutlanıyor ya da küplere biniyoruz.

Hatta gemileri yakmaya hazırlananlarımız bile var.

Oysa onları durdurmanın yolu, yapmakta olduklarını yüzlerine vurmak ve anladıkları dilden konuşmak olmalı.

Ama hep birlikte. Aynen onların yaptığı gibi…

“Aman görüşmelere zarar vermeyelim” diye susmak, gerçekleri gözardı etmek bize kaybettiriyor…

O görüntüyü veremediğimiz sürece, daha çok seyrederiz bu oyuncukları…

Anastasiadis “Azınlık çoğunluğu yönetemez” diyerek, siyasi eşitliği bile tartışmaya açarken, bir taraftan da Maraş’ı nasıl iskan edeceklerinin hesabını yapabiliyorlar… Bu kadar pervasızlar…

Dün görüşmeler yeniden başladı…

“Nisan-Mayıs hayati öneme sahip” diyor Cumhurbaşkanı…

O perdeyi yıkmadıktan sonra zor…

Haziran’ı da bir atlatsınlar, sondajlar başlasın, masanın “M”si kalmayacak…

 


YERİN KULAĞI VAR

 

OYBİRLİĞİYMİŞ:

Sayıştay’ın Başbakan’ın kızının mezuniyet törenine kalabalık bir heyetle katılması konusunda verdiği “Bakanlar kurulu ya da mahkeme geri almadıkça karar geçerlidir” şeklindeki tek cümlelik cevap, Sayıştay’ın denetleme görevini yerine getirmemek için bahanesi olarak değerlendiriliyor. Dün bir okurum yazının başka bir acaipliğine dikkat çekti. Kararda, “Bakanlar Kurulu’nca oybirliğiyle alınan bu karar” ifadesi var. “Oybirliğiyle alınmayan Bakanlar Kurulu kararı mı olur” diyor okurum. Parlamenter rejimin en temel ilkesi. Sayıştay Başkanı’nın bundan da haberi yok…

 

TAM BİR REZALET:

Neredeyse hergün UBP-DP hükümetinin peşkeş olaylarını biz yazmaktan usandık ama, onlar hala usanmadılar. Aldıkları bu kararların mahkemelerden dönmesine de aldırış etmiyorlar anlaşılan. Tatlısu sahilindeki arazi Orman Dairesi tarafından, “ağaç dikecek” bahanesiyle birilerine kiralanmış, hem de Belediye’den habersiz… Adam denize sıfır yere ağaç dikmeye heves etmiş, birileri koparmasın diye de etrafını çevirip bir güzel kilitlemiş ama, ortada ağaç yok. Yerseniz tabi. Orman Dairesi Müdürü bu gücü kimden almış olabilir?

 

KONU SAPTIRILIYOR:

Başbakan “yetkisini aştı” diyor, Ombudsman ise “yetki aşımı yok” diyor. Vallahi beni yetki aşımı oldu mu, olmadı mı ilgilendirmiyor. Ortada, devletin parası ile yapılan bir özel ziyaret dururken tartıştıkları şeye bakınız. Keşke Başbakan çıkıp, “hata yaptım, harcanan parayı ben ödeyeceğim” diyebilse…

 

HABERİNİZ VAR MI?:

Ali Rıza Altay sormuş, “Sayın Cumhurbaşkanı Sayın Başbakan, Sayın Başbakan Yardımcısı, Sayın Vakıflar İdaresi Başkanı ve Sayın Yönetim Kurulu Üyeleri; Din İşleri Dairesi’ndeki, usulsüz görevlendirme ve yasa dışı atamalardan, usulsüz olarak toplanan ‘Hac ve Umre’ paralarının Daire hesabı yerine ÖZEL bir hesaba yatırılıp yetkisiz birilerinin kullanımına verildiğinden haberiniz var mı? Sadece öylesine sordum”diyor.  Hakikaten haberiniz var mı ey yetkililer, yoksa dişiniz kesmiyor mu..?

 

MİDE BULANDIRIYORLAR:

Gazetelerde yer alıyor, 45 yaşındaki O.Y. 14 yaşındaki öz kızına 5 yıldır tecavüz ettiği iddiasıyle tutuklanmış…17 yaşındaki üvey kızına tecavüz eden baba verilen 12 yıl hapisliği çok buldu… İşine götürmek vaadiyle yolda aracına aldığı kadını zorla kaçırıp, tecavüz eden E.A. de, verilen 5 yıl hapislik cezasını çok bulmuş. Üç ayrı olay…Utanıp oturacaklarına, utanmadan verilen cezayı fazla bulup bir de istinafa gidiyorlar…

 

SİZ OLSANIZ GELİR MİSİNİZ?:

Otelciler Birliği Başkanı Fethi Özboğaç, “Türkiye üzerinden gelen turist sayısında sıkıntı vardır. Özellikle İngiliz pazarında ciddi sıkıntılar yaşanmaktadır. İnsanlar rezervasyon yaptırmak istemiyor” diyor. Onların derdi, Larnaka’dan gelen turiste de teşvik almak. Kusura bakmayın ama, mesele o değil… Sahilleri betonla kapanmış, trafiği rezalet, yolları berbat ve en önemlisi, hertarafı pislik içindeki bir ülkeye siz olsanız tatil için gelir misiniz..?


 

ZİRVEDEKİLER

Ersin Tatar: Genç Tv’de Baykan Özdağ’ın programına katılan UBP milletvekili Tatar, özetle şöyle dedi; “Yatırım yapan birine vatandaşlık verilebilir… Ama yirmi senedir burada yaşayıp, vatandaş olamamış insanlar varken, birilerine siyasi rant için vatandaşlık verilmesini tasvip etmiyorum”…

 


DİPTEKİLER

Kadın Cinayetleri ve Seyreden Erkekler: Yenidüzen hesaplamış, 16 yılda 31 kadın cinayete kurban gitmiş… Tam bunu okurken, lefkoşa’da bir kadın cinayeti haberi daha geldi. Sayı oldu 32… Nüfusa oranla dehşet bir rakam. Ya tecavüze uğrayanlar… Onların rakamı çok daha fazla. Üstelik tecavüz her zaman açığa çıkmıyor, gizleniyor. Tam bir cinnet hali… Nedense her kadın cinayetinde, tacizde, tecavüzde sadece kadınların sesi çıkıyor. Meclis’te de sadece kadın vekillerin göreviymiş gibi. Kadına saldırıyı yapan erkekler, peki neden erkeklerin sesi çıkmıyor?  Neden kadınlar kadar duyarlı davranıp, yasaları düzenlemiyorlar?

 

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar