Akıncı usulünden cevap vermeli… - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Nisan 26, 2024
Köşe Yazarları

Akıncı usulünden cevap vermeli…

Hüseyin Ekmekçi

Yiğit Bulut dedi ya, “Size ne gerek var…”

Başbakana dedi…


Cumhurbaşkanına dedi…

Esas onların “temsil ettikleri makam adına” bir cevap vermeleri gerekir…

Yiğit Bulut’a değil elbette.

Yiğitimi Bulutumu zaten dün sabahtan akşama tokatlayan tokatlayana…

Ama, Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, telefonu kaldırmalı, “Tayyip bey, Sayın Recep Tayyip Erdoğan”, artık nasıl hitap ediyorsa…

“Sayın Cumhurbaşkanım, danışmanınız. Hem de baş danışmanınız… Ne diyor bu adam? Lütfen gereğini yapınız. Zira, sizin söylemleriniz gibi algılanıyor ve bu Kıbrıs Türkü ile Türkiye’nin arasındaki güvensizliği derinleştiriyor.”

Demeli, diyebilmeli.

Bunu “sorumluluğu” adına yapmalı.

Yoksa…

Biz dur otur, “Jöleliye” sövsek saysak ne fayda?

Başbakan Hüseyin Özgürgün de muhatabını arayabilmeli…

“Sayın Binali Yıldırım, KKTC’den bir danışmanım çıksa ve dese ki, ‘Başbakan boşuna para alıyor. Binali Yıldırım’a ne gerek var’ nasıl karşılarsınız…

Yok bu örneği geçelim.

Zaten Binali Yıldırım, “Bir Ali değil, Bin Ali Erdoğan’ın yoluna feda olsun” demiş ve Başbakanlık makamına ve kendisine gerek olmadığını söylemişti.

Ama,  Sayın Akıncı arasın…

Arasın ve “Yeter” desin.

 


 

Bilgisi yok ama fikri var

Şimdi bu Yiğit Bulut dedi ya:

“Bir plaka verelim. Ne gerek Cumhurbaşkanına, Başbakana…”

Türkiye kamuoyuna bir hayle mesaj veriyor ama, bizi de ayar ediyor.

Fikri yok ama bilgisi var.

Bizim, burada neler yaşadığımızı biliyor mu?

Yok.

Yağlı tuzlu bir danışman maaşına, “atıp tutuyor…”

Belli ki, birileri de kendisine, “sen kriz yarat da millet bunlarla avunsun…”

“Rum tarafına suyu biz veriyor, zaten Kıbrıslı Türklere bedava da su veriyoruz” diyor adam yahu.

Bilmiyor mu neredeyse dünyanın en pahalı suyunu kullanıyor Kıbrıs Türkü…

Ortada “bedava” yok… Eyvallah, tarihi bir hizmet var…

Rum da su almıyor…

Bilmiyor mu, vilayet politikası yok.

Bilmiyor mu, “plaka kodu istemiyoruz…”

Buradan en az 250 bin kişiyi “sürüp”, yerine başka “250 bin kişi” getirmesi gerekiyor ki, o dediği olsun…

Gücü yeterse…

 


 

Rum gazetelerine manşet olmalı…

Şimdi…

Bizim bir mağduriyetimiz daha var ama…

Ha bire hakaret duyuyoruz…

Bulutla bulut oluyoruz…

İşin bir başka bir boyutu…

Kıbrıs’ın kuzeyinin nereye sürüklendiğini Kıbrıslı Rumların görememesi…

Tartışmalar böyle başlar…

Zemin bulur…

Şekillenir…

İlerler…

Rum gazeteler, “Bulutla Bulut” olmalı ve bu söylenenleri manşete taşımalı.

Çözüm sürecinden uzaklaştıkça gidilen köyün minareleri ismini ne koyarsanız koyun, budur aslında.

Kıbrıs Türkü, “Kıbrıs Cumhuriyeti’nden uzaklaşırken”, “Türkiye Cumhuriyeti”ne sığınıyor…

Seyahat edecek, mecbur pasaport alıyor.

Spor yapacak, mecbur vatandaş oluyor…

Ticaret yapacak, mecbur orada şirket kuruyor…

Bütçe açıklarını Türkiye’den kapatıyor…

Sonra bu normalleşiyor.

Sonra Yiğitler çoğalıyor…

Burada da…

Orada da…

Arada “biddaci” olan da bu adaya kendisini ait hissedenlere oluyor.

Doğduğu yer neresi olursa olsun.

Anastasiadis hızla şahinleşirken…

Çözüm süreci batağa saplanırken…

Umut ölürken…

Sadece dağılan müzakere masası olmayacak…

“Ayrılık” normalleşecek…

Kıbrıslılar birbirlerine uzaktan bakmaya devam edecek…

 

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar