Aslında yüzleşecek birçok şey var ülkemizde ve bu gerçeklerle yüzleşmek zorundayız.
On yıllardır süregelen kurumsal yapımızın kronikleşmiş problemlerinden bir türlü kurtulamadık.
Yapısal sorunların yaşamımızı etkilediği, geçmişimizde iz bıraktığı gibi geleceğimize de kötü etkiler yapacağı kaçınılmaz görünüyor.
Yapısal sorunların geçmişten bugüne geldiğini hepimiz bilmekle birlikte çözümü ile ilgili radikal kararlar üretemediğimizde bir gerçektir.
Varlığımızı, irademizi koruyacak ve sorunlarımızı çözebilecek kolektif çalışmalar yapabilecek donanıma ve kapasiteye sahip olmamıza rağmen on yıllardır süregelen sorunlarımızı aşabilecek kurumsal yapıya ulaşabilmek adına bu mücadeleyi sürdürebilecek insan kaynağını çoğaltarak oluşturmak durumundayız.
Ülkemizde o kadar temel sorunlar varken pandemi bu temel sorunların ötelenmesine vesile oldu.
Tabi ki buna sığınan ve siyaseten bu durumları görmek istemeyen yapıların işlerine geldiği de çok açık ortadadır.
Demokrasi, adalet, özgürlükler ülkemizde çok uzun zamandır ilkeler çerçevesinde tartışılmıyor.
Evrensel standartlara uygun, insanca yaşamanın gereksinimleri olan birçok durumu sorgulamadan her yaşanan ekonomik sosyal krizden sonra elimizde kalan ekonomiyi özgürlüğü ve demokrasiyi kabul eden bir toplum olduğumuzu gözlemliyorum.
En kısa zaman olarak düşünürsek son 5 yılda geldiğimiz nokta ve ilerleyebileceğimiz bir hedef koymanın zor olduğu görünmesine rağmen, imkansız olmadığı bir gerçektir.
Siyasal ve sosyal bireylerden veya örgütlü yapıların öne çıkmasıyla, ülkemizde varlığımızı sürdürebilme noktasında temel kavramlar olan demokrasi ekonomi kültür ve siyasal yapının çağdaş yaşanabilir bir ülke olma noktasında mücadelede öncülük yapmasına ihtiyacımız vardır.
Öncelikle birbirimizle yüzleşerek yol birliğine çıkmalıyız.
17 aydır yaşadığımız olağanüstü pandemi koşullarında tüm bu yaşanan olumsuzlukları toplumumuz yoğunlaşması önemli özgürlükler noktasındaki kısıtlamalar ekonomi anlamında en kısa vade 5 yıl geriye gitmiş olmamız kendimizi yönetme noktasındaki sorunlarımızın çok net olarak ortaya çıkması ülkemizdeki demokrasi eksikliğinin her alanda aşikar olduğunu gözden kaçırmayalım.
Yoksullaşan halkın üzerinden mühendislik yöntemleri ile varlıklarını sürdürmeye çalışanlara müsaade edenlerin gün gelecek aynada kendi yüzleriyle bile yüzleşemeyecekler.
Kaderci bir toplum olmayan Kıbrıs Türk toplumu bugüne kadar sürdürdüğü mücadeleyi bundan sonrada sürdürebilmesi adına çoğalmaya, dayanışmaya, mücadele etmeye ve üretmeye devam ederek var olma mücadelesini özne olma mücadelesini sürdürebileceğimiz günler için tercihlerimiz doğrultusunda yaşadıklarımızı ve yaşayacaklarımızın sorumluluğu çok büyüktür.