Yunan halkı, AB’nin ve IMF’nin kurtulma paketini görüntüde reddetti…
Ama gerçekte öyle miydi?..
Referanduma bir kaç gün kala Çipras bizzat çıkıp paketi kabul edebileceklerini söylüyor, halkına da, “Hayır deyin, elimiz güçlensin” mesajları veriyordu.
Yunan halkı baştan “evet” çıkartmaya meyilliyken, son anda bu çağrıyla “hayır”a döndü.
Şu anda bekledikleri, sözde “onurlu” bir anlaşma.
.jpg)
Referandumdan “evet” çıkmasının öncüsü Maliye Bakanı Varoufakis istifa etti. Muhatapları tarafından görülmek dahi istenmeyen Varoufakis, tasarruf yerine, büyümeyi öngörmekte, gelen her teklifi reddetmekteydi. Bir anlamda Çipras’ın akıl hocasıydı. AB bakanlarından birisi onun için “amatör bir kumarbaz” demişti ve bu söz gerçekten de Varoufakis’e tam uyuyordu.
Hem liberal dünyanın nimetlerini har vurup harman savuracaksın, hem de ödeme günü geldiğinde, “Ödemiyorum, aksine daha çok paraya ihtiyacım var, büyümem lazım” diyeceksin. Var mı böyle bir dünya. Adam Teksas Üniversitesi’nde ekonomi okumuş ama hayal aleminde yüzmekte. Kendisi için yaptığı tanım da ilginç “Dengesiz Marksistim” diyor. Nitekim Yunanistan’ın 7 aydır süren SYRIZA macerasına neredeyse son noktayı koymak üzereydi.
Yunanistan, AB’ye girdiği günden itibaren, verilen destekleri, hibeleri hep arkası gelecek, geri ödenmeyecek gibi düşünerek harcadı. Tarım kredisi kullandı, ama diğer taraftan zeytinyağını da, pamuğu da ithal eder duruma geldi. Hatta o kadar ilginçtir ki, AB’nin uydudan tarım alanlarını takip ettiğini bilerek, arazilere plastik ağaçlar yerleştirildi… Tabii üretim durunca, cari açık büyüdükçe büyüdü…
Üretim yerine, lüks tüketime yöneldi. Memur maaşları çiftelendi, yetmedi “işe zamanında gelme” primi dahi ödendi. Bir memurun 5 ayrı daireden maaş çektiği ortaya çıktı…
İşadamları paralarını ciddi bir şekilde yurt dışına çıkarttı. Devlet kaynak ihtiyacını yeni borçlarla karşıladı.
Çöküş gerçekleşmişti, tek mantıklı yol tasarruftu, borçları ödemenin yolunu bulmaktı. Oysa Yunan halkının çoğunluğu, lüks yaşamından vazgeçmeme adına, bir akıl tutulmasına uğradı…
Çipras’ın “Kurtarma paketlerini çöpe atacağım, emekliye 700 Euro Noel ikramiyesi vereceğim, asgari ücreti yüzde 25 arttıracağım, 1000 Euro’ya kadar kazançtan vergi almayacağım, konut kredisi borçlarının yüzde 30’unu sileceğim” gibi saçma, ekonomik akılla asla bağdaşmayan mantıksız, akıldan yoksun vaatlerinin peşine takıldı. Şimdi bankamatikler önünde çile çekiyor, o çifte maaşlı memurlar, bedava ekmek dağıtan fırınların önünde kuyruklar oluşturuyor.
.jpg)
Çipras da, dünden itibaren AB ve IMF ile müzakere masasına dönüyor.
Referandumdan aldığı “dayanışma” herhangi bir işe yarayacak mı?
Pek öyle görünmüyor.
Referandum sonrası şartların daha da zorlaşacağı kesin. Dün Avrupa borsalarındaki düşüş de buna işaret ediyor.
Tablo ortada…
Yunanistan’ın toplam borcu, 320 milyar Euro, bu da milli gelirinin yüzde 177’sine denk geliyor. Ülkenin Avrupa’dan aldığı kurtarma paketi ise 240 milyar Euro…
Kısaca, Yunan halkı, ağustos böceği gibi çaldığı sazın bedelini öyle veya böyle ödeyecek.
Bu öyle bir ders ki, herkese alem ibret olacak cinsten.
Hani “ne paranı, ne memurunu” deyip de, maaş artışı talep edenler, ekonomik programları reddedenler, sürekli destek, sürekli sübvansiyon talep edenler var ya, bir onları aklınıza getirin, bir de Yunanistan’ın sonunu…
YERİN KULAĞI VAR
AKINCI AÇIKLASIN:
Cumhurbaşkanı Akıncı’nın umut dolu açıklamalarına karşın, Rum basını tam tersini söylüyor. Görüşmelerde uygulanan karartmaya rağmen Rum basınında yer alan “müzakere masasının dışa gösteriliği gibi olmadığı” iddiaları için bizim taraftan henüz bir ses gelmedi. Masada görüşülen konuların yine Rum görüşmeci heyeti tarafından sızdırıldığı iddia ediliyor. Durum böyle iken, bizim heyetin bu konuda topluma yeterince ve doğru bilgi vermediği izlenimi yaratılıyor. Bence Sayın Akıncı çıkıp, gelinen son nokta ile ilgili toplumu aydınlatmalı…
CTP-UBP KOALİSYONUNA DOĞRU:
CTP’de koalisyon ortağı olarak ibre UBP’ye döndü. Geniş tabanlı ve toplumun büyük bir çoğunluğunun temsil edileceği CTP-UBP koalisyonunda çatı yavaş yavaş belli oluyor. CTP Genel Başkanı Talat’ın hükümette yer almayacağını dikkate alan UBP kanadında eğilim, genel başkan Hüseyin Özgürgün’ün de kabinede yer almaması ve onun yerine Başbakan Yardımcılığı görevine bir milletvekilinin getirileceği yönünde…
REFORM HÜKÜMETİ:
Vatandaş ve iş çevrelerinin yeni hükümetten beklentisi bir reform hükümeti olmaları. Toplum artık verilip de tutulmayan sözler, hayata geçmeyen icraatlardan bıktı, usandı. Güçlü ve iş yapan bir hükümet hepimizin beklentisi. Sizin anlayacağınız Kalyoncu’nun işi pek kolay olmayacak ama bazı egolardan kurtulup bir reform hükümetine imza atarsa, toplum da arkasında duracaktır…
YENİ ERCAN NE OLDU:
Devriyle birlikte ciddi tepkilere neden olan ve son CTP-DP hükümetinde geri alınacağı konusunda söz verilen Ercan Havaalanı’nı, geri almayı boş verdik ama yeni pist, yeni bina ve diğerleri ne oldu? Seçimdi, geçimdi derken hepsi arada kaynadı gitti. Tam da turizm sezonunun açıldığı bu dönemde, birleri çıkıp da Emrullah Bey’e şartnamede yazanları bir hatırlatıverse diyorum…
SORUN HAYATA GEÇİRMEDE:
Hep söylüyorum her seçim öncesi en güzel ve anlaşılır projelere imza atan DP, ne yazık ki bu söylemlerini iktidara geldiğinde unutuyor veya vatandaşa anlatamıyor diye. Şimdi de genel başkan Denktaş bugün düzenleyeceği basın toplantısı ile “yeni siyaset vizyonu”nu açıklayacak. İyi de, hayata geçirmedikten sonra neye yarar Sayın Denktaş…
MUSLUKLAR KAPANDI:
Yıllardır Lefkoşa Belediyesi’ne ait binalarda oturan ve komik kiralar ödeyen kiracılara karşı başlatılan operasyon sonucu sadece son bir yılda 200 bin TL ek gelir elde edilmiş. Sizin anlayacağınız geçmiş dönemlerde buralarını rant kapısı haline dönüştürenler, yıllardır bunun kaymağını yediler. Şimdi bu musluklar kapandı, bunu başaranları kutlamak lazım…
ZİRVEDEKİLER
Fikri Toros: “İki tarafın da ekonomilerinin denkleştirilmesi için yeni hükümetten bir ekonomik program bekliyoruz. İkinci olarak Avrupa Birliği uyum yasalarının hızla hayata geçirilmesi gerektiği kanısındayız. Ve üçüncü olarak ise ekonomik büyümenin uluslararası normlara getirilmesi için bir kamu reformu yapmak gerekiyor fakat bunu yaparken de paralel bir şekilde reel sektörün güçlendirilmesi gerekmektedir…”
DİPTEKİLER
Cumhurbaşkanlığı Basın Bürosu: Cumhurbaşkanı Akıncı’nın Başbakanlık görevini Ömer Kalyoncu’ya vereceğini bilmeyen yoktu ama bunun haber değeri olmadığına kanaat getirip, basına bildirmeyen Cumhurbaşkanlığı Basın Bürosu’nu anlamakta zorlanıyorum. Haftalardır hükümetin kurulmasını bekleyenlere karşı basın bürosunun bu yaptığı biraz ayıp kaçtı sanırım…
