Yok olan hayatlar - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Çarşamba, Nisan 24, 2024
Köşe Yazarları

Yok olan hayatlar

Ahmet OkanAhmet Okan

Kepengi çoktan indirilmiş, yer yer paslanmış belli ki uzun yıllar var terk edilmiş vaziyette bir köşede duruyor.

Sanki koca tarih üzerine çökmüş.


Sanki üzerinden kılıçlı kalkanlı atlılar, toplu tüfekli ordular geçmiş,

Sanki kepenginde tank paletlerinin izi var!

Halbuki bir zamanlar cıvıl cıvıldı gün 24 saat, capcanlı.

Sabah erkenden kepengi açılır, etraf bir güzel temizlikten geçirilir,

Toptancılardan alınacaklar çoktan alınmış,

Her şey bir düzen içinde,

Veresiye defteri bankonun hemen altında arasında bir kara kalem veya penna,

Uzun bankonun üzerinde dekor olsun diye bir çikolata kutusu, birkaç teneke süt, karasakız ve saire ve hani içinden küçük oyuncaklar çıkan ikballer.

Taze ekmek kokusu tutmuş her yanı,

Tenekelerde naneli hellimler,

Raflar, torbalar dopdolu bir mahalle bakkalı,

Bir duvarda “veresiye satan” ile “peşin satan”ın halini gösteren bildik bir afişe rağmen mahalleli veresiye defterine yazılmakta…

O köşe bakkalları hayal oldu…

Bölünmüş bir çarşıda bir yanı tel örgülere yaslanmış, kepenkleri çoktan indirilip kilit vurulmuş bir demirci dükkanı; neşesine ve kahkahalarına kilit vurulmuş kapkaranlık odalarda sessiz çığlığa dönüşmüş.

Sanki bu kenti o demirci ikiye böldü!

Halbuki bir zamanlar demir dövülürdü güçlü ve nasırlı ellerde.

Hayattan ne çok şey istenirdi ne az.

Eğilen demir, demirden çıkan kıvılcım ekmek parasıydı.

Demir bir karyola da tamir edilirdi sırasında, demir bir pencere de.

Her bir çekiç vuruşu vakitleri ezerdi geçip giderdi zaman.

İşte o zaman,

Bir kahvenin kırk yıl hatırı vardı.

Demirci atölyesinde susmak bilmeyen demirle çekicin türküsü yayılırdı çarşıya;

Çarşıya yayılır ve seyyar satıcıların, kasapların gür seslerine karışır kaybolurdu…

O demirci dükkanları hayal oldu…

Bir terzi dükkanı.

Çoktan kapanmış, eski canlı günlerini hepten yitirmiş, tabelası sökülmüş, yerini tuhafiye eşyaları satan bir işletme almış.

Hiçbir iz kalmamış o terzi dükkanından.

Ne bir yüksük, ne bir makas, ne bir kumaş parçası, ne o insanlar.

Bir zamanlar capcanlıydı.

İçinde geniş, üstünde boydan boya işlenebilecek bir masa.

Arka raflarda birkaç top kumaş.

Sağda solda dikiş makineleri, makinelerin önünde birkaç terzi çırağı nefes almadan çalışmakta.

Ve arkalı önlü boy aynaları.

Terzi, boynundan sarkan metrosu ile karşılardı müşterilerini; dudaklarının arasına tutturulmuş bir iplik parçası.

Müşterinin beden ölçüsü alınacağından vakit ayırmak gerekirdi terziye gitmeye.

Erkek terzihanelerinde kahve fasılları ile başlardı muhabbet.

Derken sıra gelir müşterinin boydan boya beden ölçülerine.

Önce pantolon sonra ceket; pantolonun cepleri arkadan düğmeli; ceket arkadan iki taraftan yırtmaçlı.

Sırasını bekleyen müşteri, berber dükkanlarında olduğu gibi kahvesi ile birlikte günün gazetelerine göz atardı.

O terzi dükkanlarında hayat vardı…

Diyeceğim,

Ne çok hayatlar yok oldu…

 

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar