Yıllarca tartıştık (Bir arpa boyu yol kat etmedik!) - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Nisan 19, 2024
Köşe Yazarları

Yıllarca tartıştık (Bir arpa boyu yol kat etmedik!)

Yıllarca tartıştık: Önce siyasi sorunu mu çözelim yoksa ekonomiyi mi halledelim? Ki hem kendi ayaklarımız üzerinde duracak güçte olalım hem ezeli rakibimiz olan Rum’un, üzerimize kara bir heyula gibi saldığı siyasi ve ekonomik monopolünü kıralım…

Hayır! 1974’ten sonra değil. Bu söylediğim ta 1960’lardan beridir devam etmektir! Bir yandan Ankara’ya sığınacak meram anlatacaksınız ki “yardım ve korumacılığı olmazsa” bu Rum bizi bu adada hap gibi yutar; bir yandan da kendi bünyemizde tedbirler alacağız ki en azından istikrarlı bir toplum olalım…
HEP KAVGA ETTİK. Çünkü siyasi çözüm ararken ekonomiyi taşıyamadık! Ekonomiye ağırlaşırken siyasi sorunu götüremedik! Asla iki karpuzu bir koltuğumuzun altına koyamadık! Üstelik 1974’ten sonra da Kuzey’e para pompalamaktan başka gailesi olmayan Türkiye hükümetlerinin, “bir avuç insanlarsınız. Sizi yediririz de içeririz de koruruz da, daha ne istersiniz” bastırmalarına da hiç cevap veremedik! Çünkü ne istediğimizi bilmiyorduk! Nitekim bakanlarımız ne zaman Ankara yollarına düşüp devletin idamesi için sorunları ile isteklerini iletmek gereğini duysalar şaşıp kaldıklarını söylüyorlardı! Çünkü Ankara’daki muhatapları bizim bakanlardan iyi bilirlerdi bizi! Sorunları bircik bircik rakamlara döküp öyle koyarlardı önlerine! Sonra keyifle gülerek “işte busunuz” derlerdi! Bizimkiler de “fizibilite raporlarını” bile çıkarıp taleplerini anlatamadan gittikleri gibi boş dönüp gelirlerdi! Bugün de farklı bir durum yoktur! Fakat geçen yıllar içinde anladık ki “çözüm olmadan ekonomik istikrara ulaşmak hele ambargolara rağmen mümkün değildir.”
NE VAR Kİ ÇÖZÜME DE ULAŞILAMIYOR: Hem de 1963’ten beridir uğraşılmasına karşın! Aradan yarım asır geçti arkamızdaki 78 milyonluk Türkiye’ye karşın hâlâ “çözüm istiyoruz” diyoruz! Ve aynı Türkiye’ye karşın “ekonomik büyümeyi” de gerçekleştiremiyoruz ki “siyasi sorun hayatlarımızı olumsuz etkilemesin!”
ŞİMDİ PLAĞI DEĞİŞTİRDİK: Artık “çözüm isteklerimizin” yerine “güven yaratıcı önlemleri”, ekonomik kalkınmanın yerine de “birleşik Kıbrıs çözümünü” koyduk! Şimdilerde yaşattığımız hayal bir gün Rum halkı ile uzlaşıp bu adada hem siyasi barış hem de ekonomik paylaşımla refah ve saadete gark olacağımızdır! Nitekim hayallerimizi o kadar büyüttük ki tek fiskelik darbede patlayıp gidecek olan rengârenk KOP, FIFA gibi büyük hedeflerin balonlarını da şişirdik! Üstelik “istikbal bizimdir” diyerek!
Yarım asırdır çözemediğimiz siyasi soruna nazire her halde bir yarım asır da KOP’la iştigal ederiz! Ve anlarız ki bağımsızlıkla özgürlük mücadelesi hele devlet oluş iddialarında, böylesi rast gele karavana atışlarla yapılmaz!    


**********       
Feryatlar yükselirken (Hiç mi haklılık payları yoktur?)

Geçtiğimiz pazar günü KTÖS’ün genel kurulu yapıldıydı. Kurulda görüp işitmemenin yine mümkün olamayacağı KTÖS’e özgü eleştirilerle serzenişler salındı. Bunlardan bazılarını medyaya yansıdığınca toparlayıp akıl hanemize bazılarını da hissiyatımıza koyduk ve sorduk: “Gerçekten bu mudur Kıbrıs Türk halkının profili?” “Bu kadar mı kötüdür vaziyet’i umumiyemiz?” Öyleyse kısaca bu söylemlere bakalım:
DEVRAN AYNI: KTÖS Başkanı Semen Saygun şunları söyledi: “Her hükümet Ankara’ya şirin görünmek için kendinden önceki hükümet gibi hareket ediyor!” “Önceleri bizleri daha Türk yapmak için çaba sarf edip milliyetçiliği yakamıza yapıştıranlar bugünlerde bizi daha dindar yapmak için çaba sarf ediyorlar!” “Bir yanda genç arkadaşlarımız (Göç Yasası’ndan söz ediyor) yoksulluk sınırında yaşamaya zorlanırken diğer yandan da tüm çalışanlar yoksulluk sınırına çekilmeye çalışılıyorlar!”
KTOEÖS Başkanı Tahir Gökçebel ne söyledi: “Dünyadaki şartlar şekil değiştirirken bizde toplumsal eşitsizlik hat safhaya çıktı.” “Uzlaşı Kültürü ve birlikte hareket edildiğinde çaresizliklerin üstesinden gelinebilir.” (Yunanistan’daki gelişmeleri örnek gösterdi!)” KKTC BU ÇARPIKLIKLARLA MI SARMALIDIR? Yani geçmişte Milliyetçilik üzerine oturan yapılanma şimdilerde yerini dine mi bırakıyor? O zaman bu değişimin mimarı kim? Türkiye! Gerçekten asgari ücretle göreve başlayan öğretmen darlık yaşarken eskiler de açlık sınırına mı çekiliyor? Sizce de görünüm bu değil mi? Pekala mimarı kim? Bizim “seçilmişler! Gerçekten de uzlaşı kültürü ile hareket edildikte çaresizliklerin üstesinden gelmek daha kolay olmaz mı? Akıl mantık zaten bunu emretmiyor mu? Pekala “kavganın kamplaşmanın sorumlusu kim? İşte onlar da sendikalarımız! Oldu mu? HEP AYNI SORUN: Hiçbir devrede “dengeleri kuramadık! Milliyetçi olduğumuzda Sol’a çattık! İnsanları Moskova yolcusu yaptık! Solcu olduğumuzda milliyetçilere faşist dedik! İşçinin haklarını ararken özel sektöre çattık sömürgenler sınıfına havale ettik!
Dini bütün kim varsa “yobaz” deyip kestirip attık! Dindarları kendimize düşman yaptık! Türkiye gelsin bizi Rum zulmünden kurtarsın diye yalvardık. Geldi kurtardı bu kez de “gitsin” dedik “istemiyoruz!”
Aşiret bile değildik, devlet olduk! Sindiremedik “devlet” değiliz dedik!
Çok partili demokratik rejimi benimseyene kadar tutun ki iki parçaydık. Demokrasiye geçtik bin parça olduk, şimdi de uzlaşı kültüründen söz ediyoruz!
Siyasi çözüm uğruna Rum’la kol kola girdik adamlar bayda üstüne bayda attılar, ambargolarla anamızı ağlattılar her halde yetmedi bu kez de hadi KOP’un altına girelim diyerek seferberlik ilan ettik!
VESSELAMI KELAM: Devlet olduk ama bu büyük ve dünyasal olması gereken siyasi oluşuma layık olamadık! Zaten olmamak için uğraşıyoruz!

**********

Kısaca takıldığım: (Yunanistan, Rum Yönetimi akıllı, KKTC mi akılsız?)        
Oh ne alâ! Çipras iktidara gelirken söz verdiydi. Yunan halkına borç ödetmeyecekti! Kemerleri sıktırtmayacaktı! Yunan halkı “nasıl başaracaksın” diye hiç sormadı! Çipras önce Almanya’ya Merkel’e gitti. 350 milyar avroluk borcu “bağışlamasını istedi” Merkel “kuruşuna kadar ödeyeceksin” dedikten sonra kapıyı gösterdi!
Dündü Atina’ya geldi bu kez ikinci Dünya Savaşında Almanya’nın Yunanistan’ı haşat etmesinden dolayı “kayıplarının tazminatını” istedi! Merkel tazminatı çoktan verdik dedi konuyu kapattı! Şimdi top bu kez de Atina’nın Pandeli ilçesi belediyesinde! 1995’lerdeki orman yangılarını Türk ajanlarının çıkardığını iddia ederek 200 milyon avro tazminat istiyor. Oh ne alâ! Ne zaman hazine dara girse, git geçmişe, bul bir bahane, yapış yakalara tazminat iste!
KISSADAN HİSSE: Çipras akıllı! Orman sahibi belediye akıllı! Türkiye’den tazminat koparmak için soykırımı kabul ettirmeye çalışan Ermeni akıllı! Ya biz? 1954’lerden beridir Rum anamızı ağlattı, bizi Ambargolarla beraber Kuzey’e tıkadı gıkımız çıkmıyor! Hem de Muratağa, Atlılar, Taşkent soykırımlarına karşın! Ne barışçı ne alicenap Türkleriz… Ki adamlara Kuzey’deki mallarının parasını vermek için Mal Tazmin Komisyonları bile kurduk!

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar