YETER Kİ CESUR OLUN, KAYNAK VAR… - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Çarşamba, Nisan 24, 2024
Köşe Yazarları

YETER Kİ CESUR OLUN, KAYNAK VAR…

Mehmet MoreketMehmet Moreket

Tufan Erhürman bugün turlara başlıyor. Kimi 4’lü koalisyonun yeniden kurulmasından bahsediyor, kimi daha geniş tabanlı bir erken seçim hükümetinden.

Erhürman’ın ne düşündüğünü kısa sürede anlayacağız. Onun, Ersan Saner gibi görevi alıp bırakmama gibi bir tavır içerisine girmeyeceği açıktır. Ne kişisel ne de siyasi duruşu böyle bir sorumsuzluğa izin vermez.


Aslında erken seçim hükümetleri de fena olmuyor. Yeter ki partiler anlaşsın. Aklımızda kısacık ömründe birçok usulsüzlüğü engelleyen Sibel Siber hükümeti var. O dönem, ilk kez bir genel seçime partizanca dağıtımlar yapılmadan gittiğimiz bir dönemdi. En önemlisi de halka bir seçim öncesinde huzur vermeleriydi.

Şimdi bir geçiş hükümetinin icracı olamayacağı söylemi var. Peki ama ciddi sorunlarımız icraat yapmayı gerektirmiyor mu?

Kimse Türkiye para gönderecek, bütçe açığını kapatacak hayaline kapılmasın. Yok böyle bir şey. Verseydi, bir önceki hükümete verirdi.

Onun dışında, hükümeti kim kurarsa kursun, yerel kaynaklardan devlet gelirlerini artırma yoluna gitmek zorundadır. Her zaman yazarım, sonuna kadar da inanırım ki, bu ülkede para vardır, hem de çok para. Önemli olan devletin o paradan hakkını alabilmesidir.

İşte tam da bunu yapacak olan, seçim gailesi taşımayan cesur bir hükümet olabilir.

Dibe vurduğumuz bugünlerde, yapılacak tek şeyler belli. Bunu siyasi gaile taşımadan yapacak olanlar,  seçimlerde mükafatını görecektir.

Halk dediğin, devlete mükellefiyetlerini yerine getirmekten kaçan ve sürekli olarak kayırılan bir avuç  kene değildir…


RUM TARAFINDA ENDİŞE HAKİM…

Rum basınının Kıbrıs sorununun çözümsüz kalmasından rahatsız olan kesiminde bir hareketlilik var.

Çözümün ivediliği konusunda, telaş da denebilecek bir hareketlenme bu. Siyasette değil tabii ki, bizim görebildiğimiz medya ve yazarlar…

Onlar, özellikle Annan Planı’nda kaçan fırsatların arkasından ağlıyor.

Hatta bir tanesi, “Annan Planı’na evet denmesini savunanlar bizi o zaman, bugünleri göstererek uyarmışlardı” diyor…

“Şimdiye kadar hiç olmazsa Maraş, Güzelyurt içinde olmak üzere 80 köyün sakinleri mallarına dönmüş olacaktı, biz hayır diyerek bunu engelledik” hatırlatması yapılıyor.

Şimdi gelecek nesillere 200 km’lik bir Türkiye sınırı bırakma noktasına gelindiğini yazıyorlar.

Aslında ne kadar kaybedilmiş fırsatlardan bahsediyor olsalar da gelecek için küçük de olsa bir umut taşıyor. En azından bazı şeyleri somut olarak görmüş oldular…

Cyprus Mail’de Christos Panayiotides; kendi yönetimlerini hedef alarak, masadaki en önemli konuya vurgu yapıyor.

Yeni bir ortaklığın, Kıbrıs halklarının çıkarına bağımsız olarak yola devam edebilmesinin tek güvencesinin bir federasyon olacağını savunuyor ve “Bu, her iki toplum için de eşit derecede önemlidir ve Kıbrıs Türk toplumu adına tek bir olumlu oyu güvence altına alma ihtiyacıyla kolayca elde edilebilecek bir durumdur” diyor.

“Kıbrıs Türk toplumu adına tek bir olumlu oyu güvence altına alma”….

Düğüm burada. Crans Montana’da Anastasiadis’in masadan kaçma bahanesi de buydu. Oysa bu güvence, başka şekillerde 1960 Anayasası’nda da mevcuttu.

Rum halkında genel olarak bir korku durumu hakim. Anlaşılan Rum kamuoyu bu defakinin gerçekten ama gerçekten son fırsat olduğunu görmüş.

Önemli olan yeni süreç öncesinde Anastasiadis’de bu niyet var mı yok mu bütün mesele bu…

 


YERİN KULAĞI VAR

BU NEYİN KAFASI:

Önce “Maraş Türk toprağıdır” dedik, tepkiler gelmeye başlayınca “açtık ama, Maraş’ın statüsünü değiştirmedik” diyerek tepkileri savuşturmaya çalıştık. Bu kez Maraş sakinlerine, “gelin malınızı alın” deyip umut dağıttık. Tam her şey rayına oturuyor derken bu kez kimin aklına geldi bilmiyorum ama, Maraş’ın cadde isimlerini değiştirmeye başladık. Hani bir laf var, “bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu diye” işte bizim yaptığımız işler de tam bunun gibi…

 

ANAHTAR HP:

Yıllardır hükümet kurma konusunda anahtar parti konumundaki DP’nin yerini HP aldı. Neredeyse tüm koalisyon formüllerinde (UBP-CTP hariç) HP anahtar rolünde. Saner gibi Erhürman’ın da olası bir hükümet formülünün baş rol oyuncusu HP olacak. HP içinde CTP’li değil de UBP’li bir hükümete sıcak bakan vekillerin olduğunu biliyoruz. TDP ve DP’de pek bir sorun çıkacağını sanmıyorum. Esas, HP’nin böyle bir hükümete nasıl bakacağı önemli. İkinci Erhürman hükümetine destek verir mi, vermez mi onu da bugün başlayacak ziyaretlerde öğreneceğiz…

 

YAKIŞIR:

Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın KKTC ziyareti sırasında söylediği, “yeni bir cumhurbaşkanlığı sarayı” konusunu günlerce tartışıldı. Konu TBMM’de de konu olmuş ve muhalefetin eleştirilerine neden oldu. Bugüne kadar biz bunun Erdoğan’ın talebi olduğunu sanıyorduk. AKP grup başkan vekilinin açıklamasına göre, meğer bu yeni cumhurbaşkanlığı sarayı talebi bizzat Ersin Tatar’dan gelmiş. Millet aç sefil ama Tatar’ın tek derdi, yeni saray ve yeni makam aracı oldu…

 

MECLİS DE DÜKKANI KAPATTI:

Sonunda Meclis de çalışamaz hale geldi. Yürütmenin yokluğunda, yasamanın da yapacak bir şeyi yok. Tam 49 gündür hükümetsiziz. Sorumlusu da devletin başında oturuyor. Ne beklersiniz ki? Devleti kilitlediler, yetmedi, partilerini de… Üstelik kurultayda adaylara baskı yapıp, geri çektirdiler. O kavgalar ve yürütülen antidemokratik yöntemler alttan alta yeni bir hükümetin kurulmasını da engelledi. Maşallah. Ne diyeyim…

 

FIRSATÇI MİLYONUNA MİLYON KATIYOR:

Göksel Saydam söylüyordu, “Kontrole tabi emtialarda fiyat artıyor. Akaryakıt kategorisinde gaz mesela… Bunu kim onaylıyor? Bunlar otomatik bile olsa onay Bakanlar Kurulunundur”… Yanıt hemen düşük hükümetin Ekonomi Bakanı Taçoy’dan geldi, gazı borsa belirlermiş, kendileri de denetim yaparmış. Niye bugüne kadar Bakanlar Kurulu ilan ediyordu o zaman? Ya marketlerde uçan fiyatlar? En azından temel tüketim maddelerine bir narh konamaz mı? Millet bir yandan pandemiden bir yandan dövizden yanmış, şimdi müdahale edilmeyecek de ne zaman edilecek. Yoksa arkadaşların fırsatçılığına ses çıkartamıyor musunuz?

 

MEĞER HÜKÜMET VARMIŞ:

Biz aylardır hükümet olmadığını sanıyorduk ya, meğerse varmış da bizim haberimiz yokmuş. Hafta sonu ülkede yaşanan felaket sonrası olmayan hükümetin başta Tatar olmak üzere tüm bakanlar bir bir afet bölgelerini ziyaret edip, vatandaşın yanında olduklarını söylemişler. İyi de bu kadar gündür ülkede onlarca sorun yaşanırken sesi soluğu çıkmayanların ortaya çıkması için, ille de bir felaket yaşanması mı gerekirdi…


 

Semih Sancar CaddesiFOTO GÜNDEM: Kim karar verdi buna? Uluslararası statüsü tartışmalı, üstelik askeri bölgede sokak ismi değiştirmeye kim karar verdi? Bakanlar kurulu bile yok. Mağusa Belediyesi mi? Kim? Hem Rumlara “gelin mallarınıza” diyeceksin, hem de tahrik edici adımlar atacaksın. Maksat nedir? Üç gündür medyada tartışılıyor, bir Allahın kulu da çıkıp, biz yaptık demiyor…

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar