YEREL SEÇİM TARTIŞMALARININ ZAMANI MI? - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cumartesi, Nisan 27, 2024
Köşe Yazarları

YEREL SEÇİM TARTIŞMALARININ ZAMANI MI?

Mehmet MoreketMehmet Moreket

Her nedense yerel seçimler, genel seçimlerin önüne geçti…

Oysa memleketin hali ortadayken, hiç akla gelmemesi gereken bir gündem.


Meclis açılamıyor, ortada bir hükümet yok, yenisi kurulur mu belli değil…

Seçim tarihi belirlenememiş…

Mazbatalar bir bir gelmeye başlamış, ötelenen kredilerin ödemesi gelmiş, döviz rekor üstüne rekor kırıyor; pahalılık ha keza…

Vakalar yeniden yükselmede…

Konu: Yerel seçimler… Olacak iş değil…

Son iki yılda yaşanan cinnete son vermek değil mi esas meselemiz?

Zıvanadan çıkarılan ülkeyi kurtarmak; Kıbrıs konusunda, ekonomide, sağlıkta, eğitimde dökülen yapıyı toparlamak, dokusu hallaç pamuğu gibi atılan ada yarısını kendi değerlerine döndürmek, iradeyi, güveni yeniden tesis etmek falan…

Bunların olabilmesi için vatandaş bir umut ararken, öncelikleri atlayıp yerel seçimlerin derdine düşerseniz, o umudu da kaybettirirsiniz…

Nasıl ki UBP, kendi kurultayını ülke yönetiminin önüne koyduğu için eleştiriliyor, ülkenin yönetiminin önüne yerel yönetimi koyarsanız, aynı duruma düşersiniz.

CTP Genel Başkanı konuyu gündemine almamaya özen gösterirken, TDP her nedense tam tersini yapıyor.

Hem genel başkanların hem de aday olacak olanların ülkenin acil meselelerine odaklanması sağlanmalıdır. Ülke yönetimi istikrara kavuşmadan yapılacak bir yerel seçimde kazansan ne kazanmasan ne… Ben olsam, bu tartışmalara derhal bir son verilmesini sağlardım.

İttifak yapılacaksa da yapılmayacaksa da bunun kapalı kapılar arkasında konuşulması gerekir.

Halkın önünde “ittifak yapacağız”, “yok biz her yerde aday çıkaracağız” tartışmalarının, ne bu tartışmaları yapanlara ne de vatandaşa bir faydası olmayacaktır.

Hele de aday olmaya çalışanların çıkışları, aksine antipatik bir görüntü veriyor.

Millet demez mi, ‘biz ne derdindeyiz, bunlar ne derdinde’ diye.

Bu ülkenin adam gibi yönetilmesini, kendi kendini yönetmesini, kendi değerlerini korumasını, gelirlerini artırmasını, hak, hukuk, adaleti isteyen kitleler, şu günlerde bunun yolunu gösterecek olanı dinlemeye hazır.

Sanmayın ki toplumun tamamı partilidir de takım tutar gibi partisine gidip oy verecek.

Seçimleri kazandıran da kaybettiren de yüzergezer oylardır.

Güven arar insanlar. Söylemine, davranışına, gücüne güvendiğine gider ve oy verir.

Bugünler, bu insanları ikna etme günüdür.

Onun dışında başka şeylerin konuşulacağı zaman değildir…

Ya girilen yanlış rayda gidilmeye devam edilecek, ya da acilen ray değişikliğine gidilecek. Bu kadar basit.

Şimdi aklıselim zamanıdır…

 

YERİN KULAĞI VAR

1 YIL OLDU:

Ersin Tatar’ın cumhurbaşkanlığı makamına seçtirilmesinin üzerinden tam bir yıl geçti. Bu süre zarfında Türkiye’ye yakın bazı devletlerin KKTC’yi tanıyacağı, İngiltere’den direk uçuşların başlayacağı, iki egemen devlet temelinde bir çözümün dünya tarafından kabul gördüğü gibi olmayacak hayaller üzerine inşa edilen bir sonuç. Aksine yine Türk tarafı dünyada “uzlaşmaz” taraf olarak tescillendi. Tarafsız olması gerekirken UBP’nin amigosu gibi her fırsatta taraflı davrandı. Ülke kriz üstüne kriz yaşarken o Türkiye’yi gezmeyi tercih etti. Kendine oy verenlere bile değil, kendini o makama seçtirenlere hizmet etti. Sayesinde, bir yılda geçmişi özler duruma geldik… Şimdi de elimizdeki aşı kartlarını kimse tanımadığı için, bu ada yarısında hapis olduk. Sahi cumhurbaşkanının görevi nedir?

 

KİMİN YANINDA:

UBP kurultayına sayılı günler kala adayların umudu “Türkiye”. Özellikle Saner ve Sucuoğlu’nun ziyaretlerinde, Türkiye’yi ön plana çıkaran mesajlarla kurultayda avantaj sağlamaya çalıştıkları iddia ediliyor. Sucuoğlu kendisini, “Türkiye’ye direnen adam” olarak lanse ederken, Saner ise tam tersi TC yetkilileriyle çekilmiş fotoğraflarını paylaşarak üyeleri etkilemeye çalışıyor. Ne garip değil mi, kendi seçmenleri yerine Türkiye’nin siyasilerine umut bağlamışlar…

 

KİM DAHA İYİ PARTİZANLIK YAPAR:

Saner rakiplerini de suçluyor, “Bir istihdam için 10 kişiye söz vererek onların oylarını almaya çalışmakla bir yere varılmaz”… Rakipleri şu anda sadece söz verebiliyorlar ya. Oysa kendi, söz vermekle kalmıyor, partizanlığı doğrudan yapıyor, işine geleni dolduruyor. Farkları burada. Beni seçin, ben vaat vermekle kalmam, yaparım” bunun Türkçesi budur. Adam kurultaya giderken koltuğu niye bırakmıyor, bunun için değil mi?

 

ÖNCE MECLİS:

Avukat Hasan Esendağlı, seçim tarihinin doğrudan Ersin Tatar’a havale edilmesinin Anayasaya aykırı olduğunu söylüyor. Anayasa maddesinde birincil yetki Meclis’te, eğer bu sağlanamazsa, cumhurbaşkanı 60 gün içinde seçim kararı verebiliyor. Sanki böyle bir madde yokmuş gibi, Meclis bir kez daha bypass ediliyor.

 

 

RAPORA DA GİRDİK:

Uluslararası Şeffaflık Örgütü raporunun Kıbrıs bölümünde, KKTC’nin insan kaçakçılığının ana güzergahında bulunduğu, bunun nedeninin de kaçakçıların cezalandırılmaması olduğu iddiası var. Oysa durum böyle değil, ancak bu algıyla baş etmek de gerekiyor. Daha da kötüsü, kaçakların KKTC’ye, güneye geçmek için sahte belgeler almaya geldikleri ifade ediliyor. Polis, sürekli olarak güneye geçmeye çalışanları yakalasa da demek ki bizzat KKTC’de birtakım çeteler var. Önemli olan bunlara ulaşmak, aynen uyuşturucu çetelerinin kaynağına ulaşmak gibi…

 

NİYE KALKMAZ O VİNÇLER?:

Anladık, araziyi kooperatiften geri aldınız, yeşil alan kararı da aldınız da o dev gibi vinçler niye kalkmaz? Çevreciler ağaç dikme zamanının geldiğini söylüyor, saha hala boşaltılmıyor. Neyi beklersiniz? Unutturmayı, sonra bir fırsatını bulup geri vermeyi mi? Yoksa o kabak görüntünün Girne’ye ayrı bir güzellik verdiğini mi? Oysa her bakışımızda bize o rezilliği, peşkeşi, doğa katliamını hatırlatıyor…

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar