Yeni yatırım atakları, statükoyu değişmeye zorlayacak... - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Salı, Nisan 23, 2024
Köşe Yazarları

Yeni yatırım atakları, statükoyu değişmeye zorlayacak…

Son aylarda, özellikle turizm konusunda yeni yatırım haberleri geliyor. Öyle yatırımlar ki, gerçekten umut verici. Büyüklükleri, bizim alıştığımız sınırları zorlayan cinsten. Her birini duyduğumda, “Galiba kurtuluyoruz” diye düşünüyorum… Bir tanesi, kendileri açıkladığı için adını verebileceğimiz ASOK Ltd.’nin “Hilton” projesi. Bu mevcut bir yarım inşaatın büyütülüp, 500 yatağa çıkarılması projesi. Burada önemli olan, 500 yatak değil tabii ki. Önemli olan, uluslararası alanda otelciliğin babası “Hilton” adının, Kuzey Kıbrıs’a gelmesi… Aynen Hilton gibi, tüm dünyada adı bilinen bir kaç başka zincirin de, Karpaz bölgesinde 300-400 dönümlük araziler aldıkları, yatırıma hazırlandıkları duyumları alıyoruz… Yatırımların en dikkat çekici tarafı ise, “casino” oteli olmayı tercih etmemeleri… Diğer yandan Karpaz Gate Marina gibi, ama daha küçük ölçekli, 5 ayrı marina projesinden söz ediliyor. Amaçları gerçek anlamda turizm. Hem de öyle böyle değil, zengin turiste yönelik yatırımlar… Şunu göz ardı etmemek lazım ki, hem ünlü marka şirketler, hem de buraya para yatıracak ortakları su üstüne yazı yazmazlar. Kırk yıldır yazmadıkları gibi… Ancak şimdi anlaşılıyor ki, bu grupları motive eden, güvence veren bizim bilmediğimiz bir ortam var. Bu ortamı sağlayan bizler miyiz acaba..? Yani KKTC’nin kendisi mi..? Ekonomisi mi, hükümetleri mi, Bakanları mı..? Hiç sanmıyorum… Biz olsa olsa caydırıcı olabiliriz… Olmayan elektriğimizle, suyumuzla, pisliğimizle, çevre düzensizliğimizle. Hantal devlet yapımızla, yatırımcıyı bezdiren bürokrasimizle… Ancak yine de her şeye rağmen bu adamlar burada tespitler yaptıktan sonra yatırıma karar vermişler. Demek ki, bize rağmen onları teşvik eden nedenler var. Şimdi, en azından bu ilginin sürdürülebilir olması için gereğini yapmak zorundayız. Bundan böyle biz bize olmayacağız. Her yeni yatırım, ülke yönetiminin düzgün olması için bir baskı unsuru olacak. Onların talepleri bizimki gibi popülizmle çözülecek konular olmayacak. Siyasiler, öyle alıştıkları gibi, seçim arifesinde yapılacak iş aş dağıtımıyla bu insanların taleplerini yerine getiremeyecekler… Turizm yatırımcısı sadece denizi, doğayı değil; alt yapısıyla, ulaşımıyla, çevresiyle, sağlıklı ürünleriyle ve belki de hepsinden önemlisi işleyen bürokrasisiyle, iyi yönetilen bir ülke ister. Gelişme görmek ister, vizyon görmek ister. Kendi bakış açısına uygun ortam ister. İyi niyetli bir yaklaşımla diyorum ki, 40 yıl sonra böyle bir yatırım atağı başlarsa, bizdeki siyaset de belki otomatikman, kirlilerini, eskimişlerini, köhnemişlerini atıp, bir çeşit detoks yapmak zorunda kalır… Umudum bu… Yatırım demek, kalkınma demek, gelişmişlik demek, para demek, üretim demek… Devlet de, artan yatırımları ve buna bağlı olarak meydana gelecek gelişmeleri halkının yararına kullanabilmeli. Ancak bunu yapacak olan, yarım yüzyıllık dar zihniyetler değil. “Nereden bulursan bul, dağıt” diye tepinenleri tatmin etmekten öte adım atmayı bilmeyen kafa yapıları değil… Her yeni gelişme, kendi doğal ortamını da hazırlar… Ne dersiniz, bu yatırımlar gerçekleşir ve arkası da gelirse, Kıbrıs Türkü bu sayede, artık boğazını sıkan statükodan kurtulur mu? YERİN KULAĞI VAR OLACAĞI BUYDU: Hükümet, “daha demokratik” üniversite gerekçesiyle DAÜ Rektörü Abdullah Öztoprak’ı görevden uzaklaştırmasının ardından, gerçek niyetini ortaya koymaya başladı. Üniversite Senatosu’nun kararını hiçe sayarak vekaleten atadığı yeni rektörle birlikte üniversiteden istifa haberleri gelmeye başladı. Ümit İnatçı’nın ardından, bu kez de İşletme Fakültesi dekanı Prof. Cem Tanova görevinden istifa etti. Gerekçesi ise yeni DAÜ yönetiminin fakülteye, “usulsüz” elaman istihdamı. Siyasetten arındıracağız dedikleri üniversiteyi, siyasetin çiftliği yapmaları çok uzun sürmedi… BİRAZ DA ONLAR OYALANSIN: Hükümetin küçük ortağında yapılan kabine değişikliği de işe yaramadı. Eğitimde öğretmen eksikliği sürüyor, grevler devam ediyor, Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanlığı’nda da bildik sorunlar artarak sürüyor. Telefon ucuzlamadı, yine internetler çalışmıyor. Çevre konusuna ise hiç girmek istemiyorum. Şöyle bir ülkenin geneline bakın, ne dediğimi anlarsınız. O zaman, bu değişiklikler neden yapıldı ki. Biraz da onlar oyalansın diye herhalde… LAFLA PEYNİR GEMİSİ: Bizim kabahatlerimizden biri de nedir biliyor musunuz, devlet yönetiminden geçenlerin arkalarında ne bıraktıklarına hiç bakmamak. Ondandır ki, aynı insanlar taş üstüne taş koymasalar da yeniden aynı makamlarda karşımıza çıkıyorlar. Sadece bir örnek, ADSL olayı. Ne diyordu dönemin bakanı Ahmet Kaşif, “Yeni santral alımı yapıyoruz, 2 ayda bu iş tamam, bundan sonra böyle sorunlar yaşanmayacak…” Ne oldu, hükümet aynı hükümet, ADSL aynı ADSL. 15 bin abone mağdur. Devlet daireleri de bankalar da, özel sektör de çalışamaz durumda. Ben kayıpların değil, bu vaatlerin bedelini ödeyecek olanı arıyorum. KİME NE FAYDASI OLACAK: CTP milletvekili Abbas Sınay’ın istifasını oylama sonucu kabul etmeyen Meclis, şimdi ne yapacak. Abbas Sınay kendi iradesiyle, “Ben artık yokum” dedi ama Meclis, “Hayır biz senin kararına saygı göstermiyoruz” gibi bir sonuç üretti. İyi de bu saatten sonra Abbas Bey’in Meclis’e veya topluma ne faydası olabilir ki, zorla güzellik mi yaratacaksınız..? KENDİNİ TARİF ETTİ: Cumhurbaşkanı adayı Kudret Özersay, “bana oy verin” demek yerine, ülkenin iç sorunlarının çözümü konusunda, anayasal yetkilerini kullanan, gerçek anlamda tarafsız, belirli bir parti ile kurumsal ya da duygusal bağı bulunmayan bir Cumhurbaşkanı’na ihtiyaç olduğunu savunmuş. Bir insan kendisini ancak bu kadar güzel tarif edebilir. Bakalım bu ince detayı kaç kişi anlayıp da Özersay’a destek verecek… CIA KIBRIS’TA: Rum basınında küçücük bir haber; CIA, Güney Kıbrıs’a, bölgesel güvenlik konusunda çalışmalar yapmak üzere adamlarını göndermiş. Konu tabii ki, sulardaki doğal gaz gerginliği. Ben ABD’nin özellikle “güvenlik” diyerek adamlarını göndermesinden hep korkarım. Herkesin sağduyulu davranıp, kışkırtmalardan kaçınması gereken bir dönem. Yoksa Kıbrıs bir kez daha üçüncü tarafların planlarının kurbanı olabilir… ZİRVEDEKİLER Gıda Yasası Nihayet: Yasanın adı genel gıda ve yem yasası. Gıda ve yem üretimin denetlenmesini, güvenliğini sağlama amaçlı. Bir bakıma Sibel Siber yasası denebilir. Sayın Siber’in büyük emek verdiği bir yasa. Geriye Risk Değerlendirme Kurulu’nun oluşturulması ve denetimlerin sıklaştırılması kalıyor. Dileriz diğer yasaların işlemediği gibi, bu da bir kenarda unutulmaz… DİPTEKİLER İstifayı Reddeden Bir Meclis: Bir milletvekili, bu görevinden istifa etmeye karar vermişse, Meclis’e bunu onaylamak düşerdi, başka bir şey değil. İpleri kopartmış bir milletvekilinden ne partisine bir fayda gelir, ne millete. Meclis bunu yapmadı. Israrla “hayır kalacaksın” dedi. Şimdi Sayın Sınay, “vazgeçme” yalvarmalarına direnemez ve geri dönerse, bu onun adına da, siyasetimiz adına da bir etik ihlali, yeni bir güvenilmezlik vakası olacak. Yok, dönmezse, o zaman da Meclis’te ayrılmasına onay vermeyenler iyot gibi açıkta kalacaklar. Her iki yönden de hoş değil.

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar