Gecenin Körü yine…
Uyku kaçmış,
Sıcak basmış
Huzur almış başını gitmiş.
Gönül bir hayyam tutturmuş,
Kah çalmış, kah söylemiş…
…..
Akıl bu kadehi övdükçe över;
Alnından sevgiyle öptükçe öper;
Zaman ustaysa bu canım nesneyi
Hem yapar hem kırıp bin parça eder.
…..
Zamana bıraktık gönül, biz bu işleri
Kah sever, Kah söver…
Bakmışsın gelir,
Bir bakarsın kaybolur gider.
…..
Her sabah yeni bir gün doğarken,
Bir gün de eksilir ömürden;
Her şafak bir hırsız gibidir
Elinde bir fenerle gelen.
…..
Dünya dediğin bir bakışımızdır bizim;
Ceyhun nehri kanlı gözyaşımızdır bizim;
Cehennem, boşuna dert çektiğimiz günler,
Cennetse gün ettiğimiz günlerdir bizim.
…..
Hayyam’ın yazdıklarından,
Benim gönlümden dökülüyor…
Biraz hüzün,
Biraz neşe,
Biraz isyan…
Söz de değil,
Öz de kaybolmak istediğimizdendir.
Başkalarından çok
Yüreğimizin ne söylediğini işittiğimizdendir.
Aşk’a, sevdaya değer verdiğimizdendir.
Ne güzeldir ki Hayyam misali;
Düşündüğümüzü rahat söyleyebilmektir…
…..
Şu testi de benim gibi biriydi;
O da bir güzele vurgun, dertliydi.
Kim bilir, belki boynunda ki kulp da
Bir sevgilinin bembeyaz eliydi.
Dert çekme boşuna, hep gül de yaşa;
Zulüm yolunda hakkı bul da yaşa;
Sonu yokluk madem bu dünyamızın
Yok bil kendini, özgür ol da yaşa.
…..
Hayat üç günden ibaret değil mi?
Dün
Bugün
Yarın
…..
Yaşamak elindeyken bugüne bugün,
Ne diye bırakır, yarını düşünürsün?
Geçmiş, gelecek, kuru sevda bütün bunlar;
Kadrini bilmeğe hak avucundaki ömrün.
Niceleri geldi, neler istediler;
Sonunda dünyayı bırakıp gittiler;
Sen hiç gitmeyecek gibisin, değil mi?
O gidenler de hep senin gibiydiler.