YAPISAL KUSURLARIMIZ ARARTARKEN - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Salı, Nisan 30, 2024
Köşe Yazarları

YAPISAL KUSURLARIMIZ ARARTARKEN

Eşref Çetinel

Geçen gün medya haberlerine bakarken üç dört polisiye vakaya takıldıydım.

Birisi “alkollü şekilde Bağırıp çağırıp polislere saldıran NCO’nun 966 gündür ülkede kaçak olduğunun ortaya çıkmış olmasıydı..


İKİncisi müşteri olarak girdikleri Mağazadan yiyecek ve içecek çalan Nijerya uyruklu üç kişinin yasal statüleri olmadığı için cezaevine gönderildikleriydi!

Üçüncüsü Yine bir yabancı uyruklunun arabası ile sınır kapısını yıkıp geçtiğiydi!.

VE bir diğeri bizden bir haberdi: Beş adet yangın 19 adet hususi servis olayı yaşandıydı..

Beşincisi ise KKTC de bir haftada 52 trafik kazası olduydu! 13 kişi yaralandı deniyordu!..

HEMEN hemen gün geçmiyor ki şu yukarıdaki kanunsuzluklarla polisiye vakalar bazen çok daha yoğunluğunca gerçekleşmemiş olsun.. Ve bu gerçekleşen vakalara aramızda bulunan ve çoğunun üniversite kayıtlarının olduğu yabancı uyruklu insanların adları karışmamış olsun! Kİ kaç zamandır öğrenci kaydetmek için birbirleri ile yarışan üniversiteler artık sadece bilim irfan sahibi öğrencilerle kaim değillerdir! Ayni zamanda ülkedeki suç kayıtlarına düşen hatta cezalandırılıp hapis olan yabancı uyruklu öğrencilerle de kaimdirler!

YANİ gitgide topografig yapımız bozulmakla kalmıyor bizatihi “üniversite yönetimlerinin” kendileri de dış ülkelerden gelen üçüncü uyruklu öğrenciler nedeniyle şaibe altına giriyorlar! ÇÜNKÜ kaydını yaptıkları öğrencileri denetlemek gereğini duymuyorlar.. En basiti kayıtlı öğrencilerin kaçta kaçının okula devam ettiği, kaç yıldır ülkede hâlâ öğrenci sıfatı ile bulundukları sorgulaması da büyük olasılıkla es geçiliyor! Kİ dış ülkelerden gelen bu öğrenciler ayni zamanda ülkede “kaçak işçiler” fakat gerçekte herkeslerin gözleri önünde, hemen her işyerinde yoğunluğunca çalışırlarken görülüyorlar..

BANA sorarsanız dolayısıyla işverenler tarafından sömürülüyorlar bu da olayın bir başka boyutudur!

***

BU KOŞULLARDA yeni bir “Yerel Yönetimler Seçimleri” daha gerçekleştireceğiz ki ağırlığınca Belediye Başkan ve üyelerinin seçimleri genel seçimler kadar  önem taşımaktadırlar.. ÇÜNKÜ “Belediyeler kentlerin yörelerin hayatiyetinden, dinamizminden, temizlik tertibinden, bayındırlık ve esenliğinden sorumludurlar… Bunlar da insanın kanunlarla müeyyidelerle sorumluluk ve yükümlülüklerle sarmalanmış hayatlarının nefes alma pencereleridirler.. Çünkü insan makine değildir.. Bedii zevklere de ihtiyacı vardır ruhunu serinletecek çevreye de.. Yeşile de güzele de yaşadığı yöredeki huzura da…

EĞER öyleyse şu halde Belediyeler sorumlusu oldukları “kentlerde yörelerde” insanların huzur ve güvenliğinden, düzen ve tertibinden fakat en önemlisi sağlık ve afiyetleriyle esenliklerinin de sorumlusudurlar!

***

(BURAYA kadar gelmişken yazmadan geçilemeyecek bir sorun daha vardır vurgulayım:

UBP’nin elinde tuttuğu belediyelerdeki “değişimlerle ittifakları, saptanan yeni başkan adaylarının ve yeniden başkanlığa adaylıklarını koymayan bazı eski başkanların TC’nin emirleri ile yerine getirildiği söylemleri artık kahve köşelerinde bangır bangır bağırmalarla seslendirilmektedir!

BU mesnetsiz olduğuna inandığım dolayısıyla “iftira” olması gereken ve sürekli TC’yi töhmet altına sokan dedikoduları kimlerin ne amaçla niçin yaymakta olduklarını anlamamış da olsam, cebimizdeki paradan adadaki güvenliğimize kadar Türkiye tarafından sağlandığı gerçeklerde Ankara neden bizim “yerel” ve ayni zamanda “minyatür” belediye seçimlerimize müdahil olsun” diyorum.. Yani Ankara’nın başka işi mi kalmadı? İşte bu soruya verilen cevap ise şöyledir: “Çünkü Güney’le Kuzeyin bir federasyon çatısı altında “birleşik Kıbrıs Cumhuriyetini yeniden oluşturulmasını istemiyor!”

BAKIN geçen gün Sn. Başbakan da bu söyleme tuz biber eker gibi seçim kampanyası ahkâmlarına sığınarak  “bu seçimler Federasyoncularla Devletçiler arasında bir seçimdir” yollarında beyanatta bulunmaz mı?

NE alâkâ demez misiniz? Türkiye’nin neden böylesi siyaset fukaralıklarına ihtiyacı olsun?

BİZ hiç kendimizi boy aynasında dikkatlice seyrettik mi? Etin pahasını önlemek için bile adı “güvenlik” olan toplantılar yapılıyor! O kadar güvensiz bir ülke olduk! ***

VE ESRAR YAYILIRKEN! Bir başka ve büyük sorunumuz da uyuşturucu olmakta! Güney ile Kuzey arasında tüm tedbirlere karşın “uyuşturucu” trafiği sürüp gidiyor. Demek ki artık her iki yakada da uyuşturucu sorunu iyice gelişmiş belki de (ki mutlaka öyledir) Kıbrıs dışında büyük mafyaların adada pazarladığı bir meta haline gelmiş…

ALlNAN tedbirlerle azalacağına daha da artmış! Doğrusu güzelim adanın artık bir çıfıt çarşısı haline geldiğine baktıkça içim kararıyor! Çünkü arkamızdan gelen genç neslin bu sorunlara değil, huzurlu ve güvenli bir vatana ihtiyacı vardır…

OYSA biz KKTC’yi kapsamında huzur ve refahın olmadığı bir “vatan” yaptık!

Seçim üstüne seçim yapsak ne yazar! Eğer nu olumsuz ve tehlikeli gidişatı önleyemiyorsak!

 

 

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar