Yanlış olan Kıb-Tek’in kendisi - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Nisan 19, 2024
Köşe Yazarları

Yanlış olan Kıb-Tek’in kendisi

Hazır bugünlerde gündem elektrik olunca bu konuyu biraz daha kaşımak, deşmek gerekir diye düşündüm. Dün yine yazmıştım, Kıb-Tek Yönetim Kurulu’nun kurtuluş raporu diye, halkın ensesine yüklemek istediği kazığı. Az buz değil, %25-30’lardan bahsediliyor. Ama personel, normal kamu maaşından %18 fazlaya ilaveten her ay, aile ve elektrik katkı payı olarak 1054 TL almaya devam edecek, bunu da vatandaş ödeyecek… Dün sokakta gördüğüm onlarca kişi, elektriğe gelecek zammın ülkede sadece bireysel değil, genel ekonomik anlamda da büyük bir çöküntü yaratacağında hemfikir… Yapılmak istenen zamma, toplumsal bir tepki koymaya “elimiz mahkum, ödemezsek elektriğimiz kesilir, işlerimiz tamamen durur” endişesiyle pek sıcak bakmasalar da, çare olarak küçülmeyi öngörüyorlar. Örneğin ayda 5000 TL elektrik parası ödeyen bir işletme, zamların hayata geçmesiyle birlikte 7000 TL civarında bir para ödeyecek. Bu durumda ya işletmeyi kapatacak, ya da mevcut işçilerinden bazılarının işine son verecek. Yani işletme kapatılacak, ya da işsizler ordusuna yenileri katılacak… Zarar yine ülke ekonomisine olacak. Ne için? Kamunun Kıb-tek’e olan borçlarını vatandaşa ödetmek için… Elektrik Kurumu bir yılı aşkındır evlere elektrik sayacı bağlamıyor. Sebep, ellerinde sayaç yok. Ama işin kolayını bulmuşlar. İlle de evinizde oturmak istiyorsanız, her ay 250 TL+ diğer ek vergileri (Yaklaşık 280TL) ödemeyi kabul edeceksiniz. Sizin o kadar veya daha da fazla elektrik kullanıp kullanmamanız önemli değil. Her ay, belki de yarısını kullandığınız elektrik için yaklaşık 280 lirayı ödemek zorundasınız. İş bununla da bitmiyor. Kurum elektriğinizi bağlamak için öncelikle olmayan elektrik sayacının (500 TL’ye yakın) parasını da sizden çatır çatır alıyor. Yani olmayan sayacın parasını peşin peşin ödüyorsunuz. Ya ödemezseniz? O zaman karanlıkta oturmayı kabul edeceksiniz… Bir önceki koalisyon hükümetinin sorumlu bakanı Atay Ahmet Raşit, “ 2000 civarında sayaçsız ev olduğunu, bunlardan 1500 kadarına sayaç takıldığını, birkaç ay içerisinde sayaçsız ev kalmayacağını” söylemişti bana… Aradan 4 ay geçti. Her geçen gün, sayaçsız ev sayısı artıyor. İddiaya göre ise, bakanın sözlerinin aksine, aylardır kurumun elinde sayaç yokmuş. İşte şimdi bu kurum bizlerden “toplumsal bir fedakarlık” bekliyormuş. Ne için? Koltuklarında daha rahat oturmaları ve bunun ceremesini de bize ödetmek için…

5 değil 55 adım oldu!..
Yerel seçimlerin üzerinden yaklaşık 7 ay geçti. Yıllardır sorunlarıyla gündem olan LTB, bu sorunlardan gündemdeki yerini koruyor. Kadri Fellahoğlu ile dostluğum, ilk milletvekilliği dönemine dayanır. İnsan ilişkileri iyi, dürüst, sözünün eri biri olarak tanıdım. LTB seçimlerinde de oyumu, ona verdim. Son günlerde benim ve diğer arkadaşların gündeme taşıdığı “Ramon Reklamcılık Şti.” ile ilgili konuyla ilgili olarak seçim öncesi çıkardığı “seçim kitapçığı”nda neler yazdığına yeniden bakma gereği duydum. Özellikle sosyal medyada, LTB Meclis Üyesi Alev Şensoy’un konuyla ilgili yazıları okuyunca “yok artık” demekten kendimi alamadım. Ne diyor Alev Hanım, “LTB ile söz konusu reklam şirketi arasında yapılan anlaşmayı bozmak için insanın deli olması gerekirmiş…” Bu anlaşmayı bozmaları halinde, söz konusu şirkete milyonlarca lira tazminat ödemek zorunda kalacaklarmış, falan filan… Halbuki Kadri beyin seçim bildirgesinde, 5-REKLAM PANOLARI SÖZLEŞMESİ başlığında şöyle diyordu; “LTB’ye ait olan reklam panoları, yap-işlet-devret modeli ile özel bir şirkete kiralanmış durumdadır. Belediyenin sözleşme gereği bu alandan geliri yıllık 30 bin TL’dir. LTB ile ilgili şirket arasındaki sözleşme Bakanlar Kurulu onayından geçmiş olup, 8 yıllık süre için yapılmıştır. Lefkoşa’daki reklam panoları için mevcut sözleşmede belediyeye ödenecek kira olarak belirlenen yıllık sadece 30 bin TL’dir. Yapılacak bir düzenleme ( ki bu çerçevede sözleşme İPTAL EDİLECEKTİR) ile yıllık kira bedeli 2 milyon TL seviyesine yükseltilecektir…” Hadi Kadri Bey Ramon ile yapılan sözleşmenin içeriğini bilmiyordu diyelim. Ama ya Alev Hanım? Yanlışım yoksa üç dönemdir Meclis Üyesi, yani sözleşmenin yapıldığı tarihte de üye idi…Kadri Bey’i uyarma gereği de mi duymadı?.. Kadri Bey’le seçim öncesi yediğimiz bir yemekte, söz konusu reklam ihalesini iptal edeceğini, şirketin şartnamede yazılan parayı bile ödemediğini bizzat kendisi söylemişti. Şimdi ne oldu da durum bu hale geldi? Sözleşmenin iptal edilmemesiyle ilgili bize gelen iddialar yenilir yutulur cinsten değil. Öyle “kucağımızda bulduk” falan demeye de kimsenin hakkı yok. Hepsi bir tarafa, bu konuyla ilgili olarak en hafif tabiriyle, oy uğruna seçmene “yalan” söylendi dersek çok mu ağır kaçar… Seçim öncesi, 5 adımda denk bütçe, 3 adımda borçsuz bir belediye sözü verilmişti… Aradan 7 ay geçti, adımlar bir bir tükeniyor. Belediyenin ise zaten adım atacak hali kalmamış…


YERİN KULAĞI VAR

KURULTAYDA NİYE HESAP SORULMADI: UBP’de kavga bitmez ya, yenisi de para konusu. İrsen Küçük yönetimi bir milyon borçlanmış, iki milyon harcamış. İddiayı yapan, dönemin grup milletvekili, parti meclisi üyesi Ersin Tatar. Dönemin genel sekreteri reddediyor. Yahu kardeşim, siz bu dönemi kapatırken bir kurultay yapmadınız mı? Yönetim el değiştiriyordu. Başkan da, genel sekreter de seçim kaybetmişti ve değişeceği de belliydi. Kurultay’da neden maddi hesapların aklanması yapılmadı? Cevabı basit, tatsızlık çıkıp da Özgürgün’ün seçimine gölge düşsün istemediler. Onun için de kurultayı tek gündemle topladılar. Siyasal partiler yasamızda da iş yok. Herkes kafasına göre…

UBP’DE HERKES SUÇA ORTAK: İrsen Küçük’ün açıklaması da önemli. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde kesilen ileri tarihli 800 bin liralık çeklerden söz ediyor. Ayrıca Ersin Tatar’a yerel seçimlerde teslim edilen nakit ödeneğin hesaplarının da kapanmadığını ileri sürüyor. Öyle bir parti düşünün ki, kendi kasasını bile idare dememiş. Batan belediyelere, Kıb-Tek’e ve diğer kurumlara bakınca, devleti de aynen öyle idare ettikleri kolayca anlaşılıyor. Yalnız ortada bir gerçek var, hiç biri günahsız değil…

NAMİ Mİ, ERTUĞ MU: Bizim görüşmeci Osman Ertuğ, Rum meslektaşıyla resmi görüşmeler yaparken, meğer Dışişleri Bakanı da sosyal ortamlarda paralel görüşmeler yaparmış. İddia Rum basınının… Ancak şu ana kadar reddedilmediğine göre, bir doğruluk payı var herhalde. Aslında kimsenin umurunda değil. Vatandaş “Kim yaparsa yapsın ama bu iş bir sonuca varsın” havasında. Yalnız bir konuya dikkat edilsin, müzakerelerin ortasında bir de Cumhurbaşkanlığı-hükümet kavgası yaşamayalım…

ŞİMDİ BÖYLE OLDU: Cumhurbaşkanı Eroğlu “Belediyeler için bir çıkış yolu bulunması gerektiğini aksi takdirde sıkıntıların artarak devam edeceğini” söylemiş. Bu noktaya hangi siyasi anlayışla geldiğimiz ortada. Bunu bile bile bu sözleri dinlemek zorumuza gidiyor. Hani Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde LTB’nin borçlandığı projesi bile olmayan 10 milyon sterlinin 3 milyonunun seçimlerde kullanıldığı iddialarından ve yine aynı seçimlerde UBP’ye bağlı belediyelere adam doldurulmasından bahsediyorum…

BU KEZ ERKEN DAVRANDILAR: KTOEÖS Başkanı Tahir Gökçebel hükümeti, bütçe görüşmelerinden önce sendikalarla masaya oturmaya çağırdı… İyi de etti, çünkü her yıl artışlar gündeme geldiğinde, “Ne yapalım bütçede ödenek yok” deyip talepleri geri çeviriyorlardı. Bu kez bütçe onaylanmadan talepler hükümete bildirilecek. Pek bir şey değişeceğini sanmıyorum aslında, hani bir laf vardır, “kelin ilacı olsa başına sürer” diye…

CEK CAKLAR SÜRÜYOR: CTP-DP hükümeti kurulalı iki ay oldu. Ancak henüz daha elle tutulur bir icraat göremedik. İki aydır kabullerdi, ziyaretlerdi derken günler geçti gitti. Ne yazık ki bu iki ay içerisinde bol beyanattan ve cek-caklardan başka bir şey göremedik…

ÇOK ARAYACAĞIZ: Önceki gün KTHY’ye kilit vurulmasının üçüncü yıldönümüydü. Şimdi oturup düşündüğümde, ne büyük kayıp olduğunu daha iyi anlıyorum. Bir o günleri, bir de şimdileri düşündüm. Yaşayacaktı, yaşatılacaktı, her şeye rağmen. Ah keşke o çarpık siyasi zihniyete engel olabilseydik. Sırf birkaç yüz oy uğruna seçim sofralarına meze yapılmasının önüne geçebilseydik…

ZİRVEDEKİLER
Nezire Gürkan:
“Gerekçe ne olursa olsun, hükümet en azından başlarken sinerji yaratamadı… Seçim sürecinde geçici olarak kurulan 3 ortaklı hükümet ne kadar ‘kalıcı’ etkisi yarattıysa, 4 yıl için göreve gelen ‘kalıcı’ hükümet her an gidecekmiş gibi ‘geçici’ olarak algılandı… Belki bu algı sadece önyargı olarak kalır ve süreç yanıltır…”

DİPTEKİLER
Vadili Belediyesi:
Gece karanlığında, hiçbir uyarı işaret levhası olmadan iş makinelerini sıra sıra yola dizmiş bırakmış. Hem de virajın üstüne. Vatandaş köşeyi döner dönmez dev makinelerle karşılaşmış, kaçmak isterken ağaca çarpmış. Belediye de kazayı duyar duymaz, acele koşturmuş, uyarılar dikmiş. Maşallah…

 

FOTO GÜNDEM 

Baraka Kültür Merkezi “aktivistleri”, KKTC’ye su getirilmesi çalışmaları çerçevesinde “Türkiye’deki bazı yetkililerin yaptığı açıklamaları protesto etmek" gerekçesiyle eylem gerçekleştirdi

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar