“Kıyı yağması…”
Hala sürüyor.
Özellikle Girne bölgesinde vatandaşın ayağını sokacak kamusal plaj nerdeyse kalmadı ama Girne’nin sahilleri metre metre yağmalanıyor.
Son örnek de Girne-Karaoğlanoğlu’nda Kervansaray halk plajı karşısında yaşanıyor.
Kervansaray plajları, Girnelilerin son kalelerinden.
Girne Belediyesi çalıştırıyor ve her yaz on binlerce kişi düşük paralarla denize ulaşma imkanı buluyor.
Yan tarafındaki otel 200 lira istiyor. Tam karşısındaki plaja sadece giriş ücreti yüz lirayı aşıyor.
Sıradan vatandaş için alternatif bir yere dönüştü Kervansaray plajı.
Hani denir ya sahiller halkındır.”
Öyle değildir.
Sahiller parsel parsel bölüşülmüştür ve halkın o sahillere ulaşabilmesi mümkün değildir.
Kısa bir süre önce, Kervansaray plajının yanı başına mendirek yapılmaya başlandı.
Kamyon kamyon kayalar, özellikle mesai saatlerinin dışında, denize dökülüp mendirek uzatıldı.
Kervansaray bölgesinde herkesi bir telaş sardı.
Göz göre göre deniz dolduruluyordu ve bu durumu izah eden hiçbir yetkili de yoktu.
Sonra ortaya çıktı ki Alsancak Belediyesi hiçbir yetkili makamdan izin almadan o güzelim bölgeye balıkçı barınağı yapmaya karar vermiş.
Yine hiçbir yetkili makamdan izin almadan da denizi doldurmaya başlamış.
Yağma mantığına ve kültürüne bakar mısınız?
Babasının malı dahi olsa tek çakıl taşına dokunamayacağız sahil şeridine kamyon kamyon kaya boca edip, dolduruyor.
Kimseden izin alma ihtiyacı da hissetmiyor.
Alsancaklı amatör balıkçılara söz vermiş.
Başka politikacıların da sözü varmış.
Oysa iki kilometre ötede, devletin onayladığı ve izin verdiği ve projesini yaptığı Karaoğlanoğlu balıkçı barınağı var.
Muayyen bedeli 6 milyon lira civarında.
Mendirek düzenlemesiyle 240 balıkçı teknesini kaldırabilecek kapasitede.
Alsancak ve Lapta bölgesinde 100 civarında “amatör” balıkçı varmış.
Onlara yeter de artar bile.
Bu proje, tarihi bir utancı da ortadan kaldıracak.
Girne antik limandaki balıkçılar buraya taşınacak.
Gezi tekneleri de öyle.
Ve antik liman nihayet kurtulacak.
Kıyılarımızı yağmalayanlar ne yapmışlar biliyor musunuz?
Bir önceki yetkililerin buraya yaptıkları balıkçı barınağı projesini iptal etmişler ve Türkiye’den bir şirkete peşkeş çekmişler.
Bakanlar Kurulu marifeti ile olmuş bu.
Sessiz-sedasız yapmışlar, belediyenin, milletvekillerinin, sivil toplum örgütlerinin haberi bile olmamış.
Girne İnisiyatifi ve Girne halkı “yeter artık kıyılarda bu kadar otele ihtiyaç yoktur” diye eylem yaptıktan sonra ve bu talep Girne Emirnamesine girip “Girne bölgesinde kıyılara yapılacak beş yıldızlı oteller yasaklandıktan” sonra bazı bakanlar otel izni dağıtıp kıyı yağmacılığında ısrar etti.
Anlayacağınız, birçok sorunu çözecek proje, kıyı yağmacılığına dönüştü.
***
“KKTC, yağma Hasan’ın böreğidir” dediğimizde bazı çevreler rahatsız olurlar. (Siz bu deyimi “yağma Tatar’ın böreği” olarak da okuyabilirsiniz.
Özellikle milliyetçi hassasiyetleri olanlar “bir devlet bu kadar aşağılanamaz” falan derler.
Doğrudur, aşağılamamak gerekir.
Ama farkında mısınız “biz KKTC için ölürüz” diyenler KKTC’nin her noktasını yağmalıyorlar.
Denizini, sahilini, dağını, ovasını.
Onlar semirip sterlin milyoneri olurken bu halk kendi ülkesinde evinde tutsak hayatı yaşıyor adeta.
İşte bütün mesele budur…
