Üretim biçimi İster kapitalist, ister emperyalist isterse komünist olsun, üretimin yapılabilmesi için en temel faktör ENERJİ ve HAMMADDE’dir. Bu ikisi olmadan, diğer faktörler üretimde belirleyici olamazlar.
İnsanlık tarihindeki tüm mücadeleler ve savaşlar, esas olarak bu iki dinamik üzerinde belirleyici olmak için yapılmıştır.
Enerji ve Hammadde savaşları Afrika ve Güney Amerika’nın yanısıra, Çin, Hindistan ve Orta-Doğu halklarının yıllarca ezilmesinin, sömürgecilik ve yağmanın nedenlerinin başında gelir.
Kıbrıs Sorununu da, bir milliyetler sorunu yerine, Orta Doğu’daki enerji kaynaklarını kontrol etme sorunu olarak görmek gerekir.
Osmanlı İmparatorluğu Kıbrıs adasını feth ederken, ana amacı, Asya ve Afrika’ya giden deniz yolları üzerinde etkili olmaktı.
İngilizler adayı Osmanlıdan kiralarken, yine aynı bakış egemendi.
Dünya haritasına bakıldığında, adaya gelen güçlerin , adada esas olarak Mağusa, Larnaka, Leymosun ve Baf limanlarını ve Lefkoşa’yı kontrolleri altında tutmak istedikleri görülmektedir.
Orta-Doğu’da enerji kaynakları ortaya çıktıktan sonra, Kıbrıs’ın önemi farklılaştı.
Kıbrıs adası, artık Orta Doğu’daki enerji çıkartılmasını ve akışını kontrol eden, batmayan bir uçak gemisi haline dönüştü.
Şimdi, bu uçak gemisinin etrafında büyük gaz ve petrol yataklarının bulunduğu iyice ortaya çıkmıştır.
iSRAİL ve MISIR, Doğu Akdeniz’de önemli gaz yatakları bulup çalıştırmaya başladılar.
Kıbrıs’ın da, yapılan araştırmalar sonucunda, önemli gaz kaynaklarına sahip olduğu kesinleşti.
Kıbrıs sorunu da, bu enerji kaynaklarının bulunmasından sonra , kesinlikle farklılaştı.
Ukrayna krizinden sonra, özellikle Amerika, AB nin Rusya’ya bağımlı Enerji politikalarından rahatsızdır.
AB ülkeleri de, kendilerine kritik durumlarda, Rusya tarafından şantaj yapılmaması için, yeni enerji kaynaklarına ve yeni enerji iletim yollarına ihtiyaç duymaktadır.
İşte bu durum, Doğu Akdeniz ve Türkiye’yi enerji oyununda önemli aktörler haline getirmektedir.
Rumların, Türkiye’ye ve Kıbrıs Türklerinin yasal haklarına rağmen, ısrarla gazı tek başlarına kontrol etme planları artık mümkün olmamaktadır.
Türkiye, Rumların bu planlarına kesinlikle karşı duracağını açıklamaktadır.
İki üç gün önce, Türkiye’nin sondaj gemisi, BARBAROS, Antalya açıklarında, Kıbrıs’ın ise, Akama bölgesinin açığında, petrol ve gaz sondajı yapacağını açıklamıştır.
Türkiye bu politikası ve girişimi ile, Akdeniz’de kendisine rağmen bir enerji çalışmasına kesinlikle izin vermeyeceğini de göstermek istemektedir.
Zaten, Akdeniz’de çıkacak enerjinin en büyük alıcısının Türkiye olacağı kesindir. Bunun yanısıra, bu enerjinin en ucuz bir şekilde AB’ye gidebilmesinin yolu, Türkiye üzerinden geçecek boru sistemleridir.
Türkiye, son yıllarda DIŞ POLİTİKASINI, gerektiğinde ZOR KULLANMAK stratejisiyle yapmaktadır.
Bu nedenle, Kıbrıs’ın etrafında ortaya çıkacak enerji kaynakları, YA BARIŞA, YA DA SAVAŞA yol açacaktır.
BARIŞ, Ada’da çözüm, savaş ise yeni alt üst oluşlar demektir.