Lefkoşa surlarının 11 adet tabyası var.
Venedikliler öyle yapmış.
Her tabyaya da isim koymuşlar.
Bunların bazıları Venedik komutanlarının isimleridir.
Quirini gibi.
…
Sonra Osmanlı geldi.
İsimlerini değiştirdi.
Quirini Değirmen ya da Cephane oldu.
Tripol Mezarlık, Barbaro Musalla oldu.
…
Her gelen bir şeyleri değiştirdi.
Sokak isimleri de bundan nasibini aldı.
…
Kediler, köpekler, aslanlar kaplanlar durmadan oraya buraya işerler.
Bir çalıya, bir arabanın tekerleğine.
İçgüdüsel olarak egemenlik gösterisidir bu.
“Burası benimdir…” der gibi…
…
İnsanlar da böyledir.
Üstelik içgüdüsel olarak değil.
Gayet bilinçli olarak.
Ve bu doğrusu daha beterdir…
…
Birçok insan bu tabyaların ismini bilmez nedense.
Hatta yıllarca içinde yaşayan insanların birçoğu bile.
Quirini kimdi?
Neden Musalla?
…
Yaşadığı sokağın başında bir yatıra ömrü boyunca mum yakanların çoğu bile, orada kimin yattığını bilmiyordu.
Onun görevi ve inancı mum yakmaktı.
…
Osmanlı Lefkoşa’yı kuşattığında, Bayraktar Camii civarından Lidra Sokağı istikametine dalmış, Venedik askerleri ile dövüşe dövüşe Aya Sofya Camii’ne gelmişti.
Venedikliler çekilmek durumunda kalmışlardı.
Gelirken, Lidra Sokağında ölen bir takım askerler, bu sokağın çevresine gömülmüşlerdi.
…
Birçok yer gibi o yerler de korunamadı …
…
Biz nasıl üstünden geçiyoruz, Rum da geçti…
…
Bugün için o tabyalar perişan vaziyettedir.
Surlariçi Lefkoşa denilen yer o tabyaları ile Lefkoşa’dır.
Surları kaldırsanız, o Lefkoşa, Lefkoşa olmaktan çıkar.
…
Venedik adadan çekti gitti ya.
Gittiğinde, Güney İtalya’ya bir Lefkoşa (Nicosia) inşa etti.
Aynı surlar, aynı tabyalar.
Kim bilir tabyaların ismi de aynıdır.
…
Gün geldi,
Yine gelenler oldu.
Bu sefer Girne Kapısı’ndan.
Az zaman geçmişti ki…
…
Gerçekten şaşılacak şey.
Rumlar çekildi derken,
Arkasından Kıbrıslı Türkler de çekilmek durumunda kaldı…
