VE GELDİ ARALIK - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Perşembe, Mart 28, 2024
Köşe Yazarları

VE GELDİ ARALIK

Bedia Balses

Mehmetçik Köyü’nde sınavı henüz bitmiş 15 yaşında dünya tatlısı bir kız alköllü bir sürücünün park halindeki araca çarpması sonucunda köy yolun da yaya yürürken yaralandı. Kısa bir süre önce Gönyeli’de orta yaşlı bir çiftin ölüm/cinayet haberi geldi. Dehşet detayları  günlerce gündemde kaldı. Kadın cinayeti. İş yerinde bir kadın sevgilisi tarafından öldürülü. Çocuklarla ilgili taciz haberleri. Tecavüzler, avda öldürülen Karpaz eşeği. Avlanmıyor diye vurulan köpekler… Bunlar sadece ilk aklıma gelenler…

Gizliden gizliye dolanan mafya söylentileri, tefecilerin hesaplaşmaları, lüks yaşam uğruna tefecilerin eline düşen insanlar ve gırtlağına kadar borçlu bir ülke…


Şu anda yazıyı yazarken dışarıda gökyüzü selamlıyor beni. Masmavi bir gökyüzü ve Rene Magritte bulutları.  Bahçemizdeki yasemin hala çiçekli. Kahvaltı masası üzerine serpiştirdiğimden evin içi hala yasemin kokuyor ince ince. Evimizin bahçesindeki zeytin ağaçları uzamış balkonumuza kadar ulaşmış. Kıbrıs’ımın eski tanıkları, susuz yaşamaya direnen kutsal ağaçları.  Her şeye rağmen, insanların tüm talanına rağmen doğa tüm güzellikleriyle, haşmetle gülümsüyor bugün.  Usul usul ısınıyor bahçemizdeki kediler, mahallenin dost köpekleri  biraz ileride eşlik ediyorlar onalara. Sesimi duyduklarında gözlerini açmadan kuyruklarını yere vuruyorlar. Pek çok insandan dost bir tavırla. Onlara ekmek veren bir insanı selamlama yüreğini taşımayan, vefanın, dostluğun kıymetini bilmeyen insanların yerinde bunun ne demek olduğunun farkında olmadan. Keyifle sıcacık otlara uzanmışlar.

Bilgisayarıma geri dönüyorum. Refik Durbaş’ın vedası geliyor kulağıma.  Onu ilk kez tandığım satırlarıyla. Edip Akbayram’dan ilk kez duyduğum o ezilmişliğin ezgileriyle:

Elim sanata düşer usta

Dilim küfre, yüreğim acıya

Ölüm hep bana

Bana mı düşer usta?

 

Sevda ne yana düşer usta

Hicran ne yana

Yalnızlık hep bana

Bana mı düşer usta?

 

Gurbet ne yana düşer usta

Sıla ne yana

Hasret hep bana

Bana mı düşer usta?

 

Şiirin özgün ve mütevazi kalemlerinden biri daha göç etti buralardan.  Ardında yazdıkları kaldı.

İkinci Yeni esintisi ile başladığı şiir yaşamı, zamanla toplumcu yönelim kazandı. Kendine özgü dili ve benzetmeleriyle, baştan beri tavrını ve varlığını keskinleştiren, anlam kadar biçime de önem veren şiirler yazdı.

Çarşıların, işçi kızların, pazar yerlerinin, çey evlerinin danyasını yansıtan şair olarak tanındı. Şiirinde günlük konuşma dili içine ustaca serpiştirilmiş eski sözcükler de kullandı.

 

Dışarıda güzel bir hava. Her şeyden habersiz kuşlar uçuşuyor, kedi geriniyor, köpekler yiyeceklerini iştahla yiyor.

İnsanlarda hırs, kötülük, şiddet hiç aralık vermeden devam ediyor. Bunca kötülüğe rağmen güneş masmavi bir gökyüzünde parlamaya devam ediyor.

 

 

Refik Durbaş kimdir?

10 Şubat 1944’te Erzurum’un Pasinler ilçesinde doğdu.

Liseyi İzmir’de bitirdi. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’ndeki öğrenimini bitirmeden ayrıldı. 1965-1968 arasında çeşitli işlerde çalıştı. Yeni İstanbul ve gazetemizde düzeltmenlik yaptı.

İlk şiiri İzmir’de Ege Ekspres gazetesinin sanat sayfalarında yayınlandı. Devinim, Gösteri, Sanat Olayı, Soyut, Papirüs gibi dergilerdeki şiirleriyle dikkat çekti. Arkadaşlarıyla birlikte 1962-1964 arasında Evrim dergisini, 1967’de de Alan 67 dergisini yayınladı. 1971’de ilk şiirlerini Kuş Tufanı adlı şiir kitabında topladı. 1972-1974 yıllarında Yeni A dergisinin yazı işleri müdürlüğünü yaptı. Gazetelerde sanat sayfaları hazırladı. 1992 yılında Cumhuriyet gazetesinden emekli oldu. Köşe yazarı olarak değişik gazetelerde çalışmalarını sürdürdürdü. En son BirGün gazetesinde yazılar kaleme aldı.

İkinci Yeni esintisi ile başladığı şiir yaşamı, zamanla toplumcu yönelim kazandı. Kendine özgü dili ve benzetmeleriyle, baştan beri tavrını ve varlığını keskinleştiren, anlam kadar biçime de önem veren şiirler yazdı. Çarşıların, işçi kızların, pazar yerlerinin, çay evlerinin dünyasını yansıtan şair olarak tanındı. Şiirinde günlük konuşma dili içine ustaca serpiştirilmiş eski sözcükler de kullandı.

ESERLERİ
Şiir:

Kuş Tufanı (1971)
Hücremde Ayışığı (1974)
Çırak Aranıyor (1978)
İkinci Baskı (1979)
Çaylar Şirketten (1980)
Denizler Sincabı (çocuklar için şiirler, 1982)
Kırmızı Kanatlı Kartal (çocuklar için şiirler, 1982)
Nereye Uçar Gökyüzü (1983)
Siyah Bir Acıda (1984)
Bir Umuttan Bir Sevinçten (1984, toplu şiirler 1)
Yeni Bir Defter-Şiirler-Meçhul Bir Aşk (1985)
Adresi Uçurum (1986, toplu şiirler 2)
Geçti mi Geçen Günler (1989)
Menzil (1992)
Kimse Hatırlamıyor (1994, toplu şiirler 1)
Nereye Uçar Gökyüzü (1994, toplu şiirler 2)
İki Sevda Arasında Kara Sevda (1994)
Tilki Tilki Saat Kaç (1995)
Düşler Şairi (1997)
İstanbul Hatırası (1998)

Röportaj:

Ahmet Arif Anlatıyor: Kalbim Dinamit Kuyusu (1990)

İnceleme:

Şair Cezaevi Kapısında (1992)
Galata Köprüsü (1995)
İlhami Bekir’den Mektup Var (1997)
Anılarımın Kardeşi İzmir (2001)

Deneme:

Yazılmaz Bir İstanbul (1988)
İki Sevda Arasında Karasevda (1994)
Yasemin ve Martı (1997)

Antoloji:

Türk Yazınında Cezaevi Şiirleri (1993)
Öykülerle İstanbul (1995)

Yenileştirme:

Yedi İklim Dört Bucak (1977, Evliya Çelebi’den çocuklar için)
Şakaname (1983, Evliya Çelebi’den çocuklar için)
Mavi Alacalı Baston (1983, Muallim Naci’den çocuklar için

 

 

Senin yüzündür güzel kılan evleri
cömert köyleri, unutkan şehirleri

Dalgın ırmaklar çizersin alnıma
açılır kahve falları, sabah çarşıları

Yüzündür anlatan çocuklara yağmuru
öksüz caddeleri, suyun tarihini

İnce bir ay düşerken kâkülüne
öperim ağzındaki kar filizlerini

Güz postacılarıyla dağlardan iner
kullanırım geçmiş günlerin adresini

Refik Durbaş (Kuş Tufanı, “Ağıtlar, XII”)

 

Refik DURBAŞ

 

 

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar