Dr. Fazıl Küçük Oyunlarına katılmak için adamıza gelen, Moldova’lı sporcuların yaşadıklarını okurken güleyim mi ağlayım mı bilemedim. Olayı duymayanlara hatırlatmak gerekirse, söz konusu sporcular ilgili oyunlara katılmak amacıyla, ülkelerinden uçağa binerek Larnaka’ya indiler. Tabii geliş amaçlarını söyleyince de güney polisinde önce tutuklanıp sonra da gerisin geriye ülkelerine gönderildiler.
Bir Kıbrıslı Türk olarak bu olayı işitince aklıma bazı sorular geldi. Aklıma düşen soruları cevaplayınca da “kim hatalı?” diye düşünmeye başladım. Asında biraz düşününce bariz yanlış üstüne yanlış yaşanan bir olayda hatlı olan tarafları şıp diye buldum.
Bir kere Moldovalılar, davet edildikleri yerin neresi olduğunu iyi öğrenmeliydi. Gitmek için uçak bileti aldıkları Larnaka’nın Avrupa Birliği şehri olduğunu ve oraya girmek için önceden vize alınması gerektiğini bilmemeleri tuhaf geliyor bana… Öte yandan, oyunların organize edildiği Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti dünya tarafından resmen tanınmasa da, bu adanın, kuzey ve güneyinin farklı ve hasım iki ayrı otorite tarafından idare edildiğini Antartika’da ki bebekler bile bilmekteydi. Nasıl ki Güney Kore ile müsabaka yapılacaksa , Kuzey Kore üstünden ulaşım sağlanamayacaksa, benzer bir durum da adamızda söz konusuydu. Hâl da böyle olunca kuzey ile gerçekleştirecekleri bir sportif temas için güneyden giriş yapmalarının imkânsızı zorlama olacağını bilmeleri gerekirdi.
İkinci hata bizim buradaki organizasyon komitesindeydi. Moldovalılara bu oyunların Kuzey Kıbrıs’ta yapılacağını ve buraya giriş kapısının Ercan olduğunu, hatta buraya ulaşmak için kullanmaları gereken rotayı en baştan bildirmeleri gerekirdi. Aynı bildirimde Güney Kıbrıs’tan giriş yapmamaları konusunda uyarı bulunmalıydı. Bu konu Moldovalıların tasarrufuna bırakılmamalıydı. Bu yapılmamışsa ciddi bir aymazlık olduğunu düşünüyorum. Zira Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti yetkilileri, yurt dışına gidileceğinde çıkış kapısı olarak Ercan’ın seçilmesi yönünde ciddi genelgeler yayımlamışken, dıştan gelenlere aynı yolu göstermemesinin eksiklik olacağını sanırım hepimiz kabul ederiz.
Üçüncü hata ise Güney Kıbrıs otoritesinindir. Görüşmeler sürerken, hele de olumlu bir hava varken böyle katı tutumlar sergilemek hiç hoş olmadı. Çözüm için karşılıklı adımlar atmak, inat havasından çıkmak şarttır. Katı ve hiç esnemeden duruş bizi barıştan uzaklaştıracaktır. Ambargolar zaten haksızdır. Hele spor ambargosu üstüne üstlük insani de değildir. Bu nedenle Rum yönetiminin de aldığı ve uyguladığı kararla Hatalar zincirinin bir ayağını oluşturduğuna inanıyorum.
Umarım bu üç ayaklı hata zinciri bir şekilde sportif ambargoların da sonu olur…
BANA GÖRE HAFTANIN EN ÖNEMLİ OLAYLARI
-
Önce LefkoşA ve Girne’de sonra tüm şehirlerde MOBESE kamera kurulması yönünde anlaşma sağlanması
-
KKTC de hamilelerin yeterli İYOT almadığının bilimsel bir çalışmayla saptanması, ve bu durumun doğacak olan çocukların zeka seviyesini etkilediğinin açıklanması
-
KKTC de yeni açık ve kapalı ceza evi yapımı ile ilgili protokol imzalanması
-
Lösemili çocuklar yararına üç katagoride düzenlenen LefkoşA maratonunun 2500 kişinin katılımı ile gerçekleşmesi.
-
Yurt dışı temsilciliklerin, vatandaşların kimlik kartı çıkarmak için başvuru kabulüne başlayacağının açıklanması.