Üç soruda birbirimizi bulma ihtiyacı - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Nisan 19, 2024
Köşe Yazarları

Üç soruda birbirimizi bulma ihtiyacı

Cenk UzunoğluCenk Uzunoğlu

Anastasiades’in ‘’gevşek federasyon’’ ve ‘’iki devletli’’ çözüm açılımından sonra ortaya çıkan durumu İngilizcede özetlediğini düşündüğüm bir cümle var.

 


‘’We have heard it all now’’

 

Tercümesi bir şaşkınlık ifadesi ile ‘’bunu da gördükten sonra herhalde başka da duyacağımız bir şey kalmadı ’’.

 

Arka planda nelerin olduğunu bilmeden ilk anda inanması zor olan iki vaka var burada.

 

Birincisi, EOKA’nın siyasi uzantısı olan partinin adayı olarak seçimi kazanan Rum lider, çözüm olarak Kıbrıs’ta AB çatısı altında iki devletli çözümden bahsediyor olması.

 

İkincisi de, Kıbrıs Türkünü temsil eden Cumhurbaşkanı ve Başbakan’ın partisinin buna karşı çıkıyor olması.

 

Rum lider milliyetçilik kabuğunu kırmaya meyilli, kim bilir belki de çapını da aşarak Venizelos’a özenerek toplumunun önüne geçip elini esnek tutmak için çaba gösteren pragmatik iş adamı izlenimi veriyor.

 

İyimser bir yorum ile Anastasiades, Venizelos’un yaptığı gibi toplumuna ‘’Kaybettiklerimizi geri kazanamayız, hele bari kazandıklarımızı kaybetmeyelim. Hatta üstüne koymanın yolunu bulalım’’ deme çabasında bunu yapıyor.

 

Bizimkiler de Einstein’ın ‘’ayni şeyleri tekrarlayıp farklı sonuç beklememek lazım’’ söylemini yanlış çıkarmaya yeminli olduklarının altını çizen bir görüntü içindeler. Zora giren lise öğrencisinin imtihanda soru ne olursa olsun ezberlediği cevabı yazması gibi bir durum bizimkilerin çizdiği görüntü.

 

İki kesimdeki halkın oyuyla seçilmiş liderlerin farklılık gösteren yaklaşımlarına saygı duymak lazım ama yansıttıkları görüntünün bu olduğunu da teslim etmek gerekir.

 

***

 

Ortaya çıkan bu durum ile ilgili akla ilk anda gelen üç soruya cevap aramak lazım.

 

Birinci soru: siyasi ve ekonomik gücü elinde tutan Rum, iki devletli çözümü niye kabul etsin?

 

Rum toplumunun böyle bir öneriye neden sıcak bakabileceğini aramızda bu görüşte olanlar anlatsın.

 

Çok sınırlı gözleme dayalı tahminim bölgemizden başlayarak dünyanın büyük bir bölümü ile din, ırk, mezhep gözetmeksizin iş yapan elit iş kesimi dışında Rum toplumunda iki devletli çözümü pek içselleştiren ve anlayan olmadığı yönünde. Bunlar azınlığın da azınlığı konumundadırlar.

 

Keti Klerides’in 2 Şubat’ta Yenidüzen’de ‘’farklı bir yaklaşım’’ başlığı ile yayınlanan yazısı tam da bu konuya ışık tutmaktadır.

 

Çözüm olarak adada ikinci bir devletin kurulmasını ve Türkiye ile olan ilişkilerin farklı bir varsayıma dayalı yaklaşım ile Rum toplumuna neler kazandırabileceğini anlatmaktadır.

 

Keti Klerides’in yaklaşımının Rum toplumunda içinde ‘’Türk’’ barındıran her şeye karşı olan refleksi ne derece ve hangi yönde etkileyeceği meçhuldür. Yine de bu vesileyle Rum toplumunda iki devletli çözümü dile getirenlerin gerekçelerinin Kıbrıs Türküne aktarılmasının büyük faydası olur. Bunun olabileceğine inananlara bunun altını tarihi, ekonomik ve toplumsal gerekçeleri ile doldurma görevi düşmektedir.

 

***

 

Diğer önemli soru da niye Kıbrıs Türkünün seçilmiş en tepede görev yapan siyasileri AB çatısı altında ya da dışında olacak olan ayrı tanınmış bir devlete sıcak bakmadıkları?

 

Anastasiades’in bunu bizzat Akıncı’ya da söylediğini Çavuşoğlu’ndan geçen haftaki ziyareti sırasında duymak da diğer rahatsız edici bir husustur.

 

Geçen haftaki yazımda da sordum. Akıncı bunu niye bugüne kadar paylaşmamıştır? Diplomatik teamüller sonucu bir süre gizli kalması gerektiği için paylaşmamışsa anlayışla karşılarız. Buna da bir açıklama getirse bilgilenmiş oluruz.

 

Problem ‘’son şans’’ denmiş olmasına rağmen Anastasiades’in sürpriz bir şekilde ortaya alternatifler koymuş olması mı?

 

O zaman ‘’son şans’’ lafı federasyondan başka alternatif olmayacağını varsayarak mı söylendi.

 

Akıncı’nın bu konu etrafındaki polemiğe açıklık getirmesi gereklidir. Akıncı’nın kafasının içini iyice anlamamız için cevaplaması lazım.

 

***

 

Üçüncü soru da AB adada siyasi bir anlaşmaya ve barışa uhdesine eklenecek bir devletle ulaşmak mümkün olacaksa buna niye karşı çıktığı ya da çıkacağı görüşü hakimdir?

 

AB içinde AB’nin çekim gücüne küçük bir ülke olsa da en fazla bağlılık gösteren Kıbrıs Rumları ve Türklerdir.

 

AB ile ilgili en az şikâyet herhalde Kıbrıs’tan gelmektedir.

 

Buna rağmen AB’nin iki ayrı devlete karşı duruşu Kıbrıs adasında yaşayan bizlerden dolayı mı, yoksa kendi iç sorunlarına emsal oluşturma ihtimalinden dolayı mıdır?

 

Buna karşılık da örneğin çok küçük de olsa bir Türk devletinin AB’ye dahil olmasının Türkiye ile ilgili ilişkilere getireceği olumlu etki ve söylemdeki zenginlik çok önemli değil midir?

 

***

 

Yaratılmış olan bu gündem ile ilgili bilgilendirmenin kalitesini artırmak için bu soruların cevapları üzerinde bir tartışma platformu yaratmak lazım.

 

Siyasi polemik ve demagoji elbette olacak ama kendi içimizde birbirimizi ‘’Rum sevici’’ ya da ‘’Barış düşmanı, faşist’’ diye suçlamadan bunu yapabilmemiz lazım. Tartışmaya değer katarak bir sonuç elde etmek istiyorsanız üslup çok önemlidir.

 

Toplum içinde bu üç soru etrafında bir tartışmayı başlatabilirsek, cevabı bilinmeyen ama bilindik sorulara da cevap arayışına hizmet etmiş oluruz.

 

Bir sene önce son derece anlamsız olan bu sorulara bugün cevap aramak zorundayız.

 

Birbirimizi bilgilendirerek bulma ihtiyacı hiç bu kadar hat safhada olmadıydı.

 

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar