TÜRKİYE’DE VE BİZDE HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ İLKESİ… YAHUT TEPELENMESİ! - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Salı, Nisan 23, 2024
Köşe Yazarları

TÜRKİYE’DE VE BİZDE HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ İLKESİ… YAHUT TEPELENMESİ!

Türkiye’de tüm hukuk normlarını tarumar eden olayları kuşku ile izliyoruz. Bir yandan da Yönetim Kadroları ile devlet organlarını saran “yetki ve sorumluluk paylaşımlarını” anlamaya çalışıyoruz. Yasama, Yürütme, Yargı organları üçgeninde öncelikle “hukukun üstünlüğüne” dayandırılması gereken “kuvvetler ayrılığının,” “kuvvetler ayrılığı parçalanmasına” dönüştüğünü hayretle görüyoruz. Ve azıcık geriye çekilip olaylara baktıkta, “pekala ama adaleti kim sağlayacak” sorusuna cevap aramak durumunda kalıyoruz… Çünkü görünen Türkiye Cumhuriyeti tablosundaki renkler artık birbirleriyle o kadar karışmışlar ki beyazla siyahı, kırmızı ile sarıyı, yeşille maviyi ayırt etmek mümkün olmuyor!
İnsan bu kadar bulaşık ve yalaşık ortamlarda elbette güven duygusunu yitirir! Üstelik yalaşıp bulaşan Hakimler Savcılardır! Yahut Devlet içinde devlet oluşumu yaratan bilinmeyen güçlerdir… Yer altı örgütlerinde görülen hesaplaşmalar benzeri faaliyetlerle “iktidarı ele geçirme mücadeleleridir.” Bizatihi Bakanları ile birlikte hükümettir! Kelli felli iş insanlarıdır!…
KISACA BU SON OLAYLARLA BİRLİKTE TÜRKİYE’DE HUKUKA GÜVEN DUYGUSU YIKILMIŞTIR: Çünkü “Devleti meydana getiren organlar ile yurttaşlar arasında sağlıklı ve demokratik hakları içeren kanunlar çiğnenmiştir…” Devletle yurttaşlar arasındaki ilişkiler, bizatihi Devletin kendi kademelerindeki yozlaşması sonucunda kaosa dönüşmüştür… Bunlara karşın tutun ki tüm bu çarpıklıkları reformist girişimlerle restore edip “hukukun üstünlüğü” çerçevesi içine oturtmak mümkündür.
BABALAR VE OĞULLAR FECAATI! Fakat Türkiye’de çok feci bir başka olay daha yaşanmıştır: “Devlet’ten sorumlu ve yetkili olan siyasi erk sahiplerinin “oğulları,” babalarının yahut ailelerinin siyasi konumlarını “istismar” ederek “kanunsuz işler yaparak” haksız kazançlar elde etmişlerdir.
Artık “tuzu da kokutan” bu son olayın, “fecaat” olarak nitelendirdiğimiz yanı ise “olağanlaştırılmış” olmasıdır… Bal tutan parmak yalar esamesinde açıkgözlük ve fırsat olarak tanımlanmasıdır!
AKP’nin eksiler hanesine “dolandırıcılık, rüşvet” olarak kazınan bu kanunsuzluklar, yalnız kendi siyasi iktidarı ile yarattığı “düzensizlikleri” çakmıyor… Bizatihi kendi oğullarına, yakınlarına, destekçilerine sağladığı iltimaslarla suçlu konumuna düşüyor mesela suçlu sandalyesine oturması gerekiyor…
Ve asıl fecaat da burada başlıyor: Çünkü Hükümet kanadı kendi içindeki “klikleri” ile iktidar paylaşımı kavgası yaparken foyası meydana çıkıyor! Ve anlaşılıyor ki kavganın bir nedeni de devlet ensesinden “iş bitirip haksız kazançlar elde etmektir!” Ve anlaşılıyor ki bu büyük vurgunu bizzat Bakanların “oğulları” vuruyor! Buna karşın açığa çıkan bu “yolsuzluklarla rüşvetler olaylarını” yargının adaletinden kaçırmak için bizatihi siyasi erk sahipleri, “hukukla oynayarak, hukuk normlarını yazboz tahtasına çevirecek taktikler uyguluyorlar!
Kısaca “hukukun üstünlüğü” giderken yerine “siyasi iktidarın kendi anlayış ve çıkarına uygun fakat kanunsuzluğu içeren hukuku” geliyor… Ya KKTC’de durum nedir? Bir de ona göz atalım:

**********     
KKTC’DE DURUM NEDİR? HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ VAR MIDIR?          
Dünkü “Köşe” yazımda ortaya koymaya çalışmıştım. Bir kurultayı bile yapmayı beceremeyen, bir parti tüzüğünü bile doğru dürüst yorumlayamayan, “kanunları” değil, “ben yaparım olur” keyfiliğini “yönetim” haline getiren “anlayışın” hakim olduğu ülkede, tabi ki Hukukun Üstünlüğü ilkesini görmek çok da kolay olmuyor…
Kırk yıl sonra bile üst kademelerdeki “tayin ve terfiler” olayını hala düzgünlüğünce çözemedik! Hala kanunların değil, “senin benim istek ve çıkarlarına dayalı teamüller çatışmasını” amir hüküm haline getirirken, “kanun ne diyorsa o olur” düzenine geçemedik…
Ve dün de sözünü etmiştim: Devletin tüm müesseselerini “politize” etmenin açmazlarında kullanırken ne popülizmden kurtulmak mümkün oldu ne de partizanlıktan.
Öyle de oldu muydu, “siyasi iktidarlar” için de “popülizmle partizanlık” hukukun üstünlüğünün önüne geçiverdi!
Tabii ki hukukun da “değerlerinin” de yorum ve eleştirileri “hukukçulara” aittir. Bizim yazıp söylediklerimiz “halk katlarına yansıyan olaylardan derlediklerimiz ve “yanlıştır” dediklerimizdir… “Yönetsellikle” ilgili çarpık tutumlardır ki zaten son yansımaları “geçiciler” sorunu ile “polisteki terfi olayında” yaşanmaktadır… Yoldaki yurttaşın bile yanlışlarını çıplak gözle görebileceği olaylardır bunlar…
PEKALA NEDİR ARANILAN HUKUK ÜSTÜNLÜĞÜ? Mesela Anayasamızın “Devletin Şekli ve Nitelikleri” başlığı altındaki birinci maddesinde şöyle der: “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Devleti, demokrasi, sosyal adalet ve hukukun üstünlüğü ilkelerine dayanan laik bir cumhuriyettir…”
Yani “hukukun üstünlüğü” anayasal bir yükümlülüktür ve devletin temel taşıdır…
Bu kadar kesin “hükme” karşın yazık ki “uygulanmaması” da o kadar kesin hüküm haline getirilmiştir!
NEDEN? Çünkü devlet organları “hukukun üstünlüğüne göre değil, siyasi tercih ve politik çıkarlara göre çalıştırılmaktadırlar.”
Dolayısıyla kırk yıldır Türk’ün olmayan Rum’un malını alıp satmak, satıp almak da çok olağan bir uygulama olmaktadır, vakti zamanındaki ganimet olayına “buluntu” diyerek hırsızlığı resmen “meşru” kılmak da olağan sayılmıştır!
Temelindeki “mayası” bu olan KKTC’nin kırk yıl sonra bile hâlâ “hukukun üstünlüğüne” varamaması da dolayısıyla olağan olmaktadır!
Öte yandan “KKTC’de rüşvet, yolsuzluklar yoktur” demek mümkün değildir! Bir zamanlar rahmetlik Denktaş Güzelyurt’taki bir konuşmasında “bu memlekette rüşvet vardır” dediğinde kendilerine çatmış, “bir Cumhurbaşkanı rüşvet olduğunu halka şikâyet etmez, önlemek için elinden gelen gayreti gösterir” demiştik. Demiştik ama yine de açıklaması şu olmuştu: “Ben söylerim, siz çözüm bulun!”
KISACA: KKTC kendine münhasır koşulları içinde, çözümsüzlüğün de olanca rizikoları ile bugünlere kadar kör topal geldi ama bundan sonrasını da kör topal yürümesi kader olmamalıdır…
“Hukukun üstünlüğünü” devletin anıtı yapmak belki bazı kişilere kaybettirir ama KKTC’ye şan ve şeref katar. Dahası “düzen ve istikrar” getirir…


Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar