TÜRKİYE’DE OLANLARI İBRETLE İZLİYORUZ - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Mart 29, 2024
Köşe Yazarları

TÜRKİYE’DE OLANLARI İBRETLE İZLİYORUZ

Ve “politikanın çirkin politikacılar elinde ne kadar çirkinleşebileceğini” görüyoruz.
Tabii anlayamıyoruz! Sonuçta diyoruz ki “demek ki insan budur!” Devlet millet için de yola çıksa “bireyselliğini” aşıp “çoğulcu” olamıyor!
Nasıl bir dogmanın içinde yetişmişse devlete yansıtmaya çalıştığı da o “dogmatik kafa yapısı” oluyor!
Bir zamanlar pedagojide okuyorduk: Sovyetlerin pedagoglarına göre insanın doğumundan beş yaşına kadar geçen sürede kazandığı tüm alışkanlıkları ile naturasına yansıyan olaylar, sonrası tüm hayatına yön veren yapısallığını oluşturmaktadır…
“Fıtrat” yani doğuştan kazanılmış karakteristik özelliklere inanmasanız da galiba doğrudur. Doğrudur ki “insanın alnına ne yazılmışsa o olur” kaderciliğinde yansır! Yahut “yirmisinde neyse yetmişinde de gene odur” denilenin anlamında şekillenir!
O zaman nereden bulacaksınız “güzel politikacıyı ki güzel politikalar yapsın!” Fenerli Diyojen olsanız başaramazsınız… İnsan kavun değildir ki koklayıp seçesiniz…
VE TÜRKİYE’YE BAKIYORUZ: Demirel’in siyaset klasiklerine karışmış lafıdır: “Dün dündür bugün de bugün…”
Türkiye’ye bu “lafın” objektifinden baktık: Ve gördük ki Dün AKP için Ergenekon ve Balyoz davalarını yürüten Savcılar görevlerini yapanlardı! CHP ve diğer muhalefet partileri içinse iktidarın emrinde Erdoğan’ın direktifleri ile hareket edenlerdi!”
Bugün aynı Savcılar AKP için “devlet içinde devlet olmaya çalışan, delilsiz tutuklamalar yapan, TC Cumhuriyeti’ne kast edenlerdir!”
CHP ve diğer muhalefet partileri içinse “görevlerini “yaparlarken Erdoğanlı AKP tarafından kıyıma uğrayanlar” oluyorlar!
“Hukuk devletinin olmadığı yerde” her zaman “dün dündür!” Bir gün öncesi ile bir gün sonrası bile yargı ve siyasi uygulamalarla yönetsel anlayışlarda, birbirlerinden Kuzey Güney kutupları kadar kopuk olabilirler, hiç mahzuru yoktur!
HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ İLKESİ: Türkiye’yi geçiyoruz… Orada hukukun üstünlüğünü kimileri “dini” araç olarak kullanarak, kimileri politik yetki ve sorumluluklarıyla bastırarak devleti “ham” yaparlarken tüketirler!
Ya KKTC de? Galiba bizdeki de “insafsızlıkla imansızlıktan” olagelmekte. Bir de “şu iktidar fantaziyasından” kaynaklanmakta! Hukuk dediğiniz bazen sandığa fazladan yansıyacak iki oy uğruna tepelenen de oluyor, bazen “fırsat bu fırsattır” denilerek “ceplere konacak ikballer” uğruna harcanan da!
Sonuçta hala hukukun üstülüğünü arıyoruz ki işte sahneye konulan son dramı: “UBP döneminde sen hukuku çiğneyerek geçici istihdamlar mı yaparsın? Ben de tutar hepsini durdururum!”
Birisi hukukun üstünlüğünü çiğner, öteki “düzelteceğim” diyerek “insanların işini aşını gasp eder… Her hal’u kârda kaybeden devlet olur!       
**********       
2014 ZOR OLACAK, ZOR…
Hangi “yıl” kolay oldu ki? Ömrümüz “bir sonrası yılın” umudunda geçti! “Belkilerle” geçti! “İnşallahlar maşallahlarla” geçti…
Mesela yine böylesi bir Aralık ayının böylesi son günleriydi… Hava yine kasvetliydi! Kafalarımız karışık, umutlarımız yitikti! Kıbrıs Türk halkı kaderin yolunda bir kez daha öldürülmeye, yok edilmeye, köylerinin evlerinin yakılıp yıkılmasına, göç yollarına düşmeye hazırlanıyordu. Kurbanlık insanlar esamesinde!
Yıl 1963’tü: Sağa sola bakınıyor, “ne olacak” sorusuna cevap arıyorduk. Bilmiyorduk ki Rum EOKA’cıları ile milis güçleri bizim için üzerinde “ölümlerden ölüm beğenin” yazılı bir yeni yıl hediyesi hazırlıyordu… Nereden bilelimdi!
21 Aralık’ta Rum saldırıları ile kıyamet koptukta anladık! Hala çekiyoruz! Kader işte!
NE DİYORDUK? 2014 yılı zor olacak. Amerika dünyada tedavülde dolaşan dolarlarını topluyormuş, Almanya altınlarını! TL bu nedenle ayvayı yemiş…
Yok ayvayı yiyen TL değildir. Dün Havadis Gazetesi de sözünü etti: Dövizle borçlananlar ki bu memlekette zaten kimseleri TL ile borçlandırılmıyorlar, taksit ödeyenler, kirada oturanlar, ithalatçılar vesaire, ayvayı yiyecek olanlardır…
Aynı zamanda devlettir… Sonuçta biliyoruz etkisi dehşetli bir pahalılık olarak yansıyacak. Alış gücü düşerken bu kez aldığı bir kuruşluk vergiyi bile alamayacak hükümet, zam üzerine zam basacak… Mazbata mağdurlarına yeni mağdurlar eklenecek…
En kötüsü eğer Türkiye hazinesi daralırsa KKTC’ye pompalanan para akışını da olumsuz etkileyecek… Hatta Erdoğan’ın kafasını kızdırırsak bu “darlıkla krizi” silah olarak kullanabilecek, her ay “acaba ödemeler olacak mı” korkuları başlayacak…
Gidi Kıbrıs Türk’ü… Ne badireler atlattı, nasıl ateşlerden geçti… Öldürüldü öldürüldü yeniden dirildi! Bitmemiş olacak ki galiba 2014’te de bir gün yeniden dirilsin diye canını bir defa daha çıkartacaklar!
“Neyse” diyelim, Allah kazadan beladan saklasın…
**********
SEZAR’IN HAKKI SEZAR’A: ASIL VİCDANSIZLIK İŞİ OLANLARIN İSTİHDAM EDİLMELERİDİR.
Başbakan Yorgancıoğlu Meclis’teki konuşmasında “işi olan insanlar da istihdam” edildi derken, “Sezar’ın hakkını Sezar’a verdim.”
Kuzey’in “istihdam politikasındaki çarpıklığı ile popülizmle partizanlığının” en somut ispatlarından birisi de “işi olduğu halde yeniden istihdam edilenlerle, emekliye ayrılmış insanların devlete bağlı bazı kurumlara yerleştirilmelidir…”
Ben yıllarca bu sorunu seslendirenlerden biriyim. Yanlış “politikalar” sonucunda otuz yaşlarında gencecik insanların bile emekliye ayrıldığı 1974’ler sonrasıydı. Bir yolunu bularak yeniden her hangi bir devlet müessesinde veya mesela DAÜ gibi Vakıf kuruluşlarında istihdam ediliyorlardı.
Bu karmaşa ve olmayan “hukuk” dolayısıyla düşünün ki “son zamanlara kadar dört yerden “maaş çeken insanlar” olduydu. Kıbrıs Cumhuriyeti’nden intikal eden, Rum’un sigortalarından yararlanan, İngiliz üslerinde çalışıp emekliye ayrılan, bizde de Sosyal Sigortalar oluştuktan sonra sigortalı olup da emekliye ayrılırken, bir emeklilik maaşı da oradan alan… Tabii “Yeme de yanında yat” demedik! Her yıl daha bir yoğunluğunca aş iş bekleyen genç insanlar işsiz güçsüz dolaşırlarken hem o gençlerin “istihdam olanaklarını” gasbederek hem de “hakkı olanların haklarını yiyerek” “emeklilerle işi olanların” devlette yeniden istihdam edilmelerine gerçekten isyan ettik…
Vız geldi tırıs gitti! Türkiye’nin gönderdiği paralar böylesi keyfi ve insafsız uygulamalarda harcanırken zaten ortadır, memleket tırnak kadar hayır yüzü de görmedi…
Tabii ki her yurttaşın “iş yapma hakkı” olacaktır. Onun bile “emeklilik maaşı söz konusu oldukta haksız rekabete giren ve soruşturulup araştırılması gereken bir insafsızlığı vardır!”
Şimdi Yorgancıoğlu’nun açıklamasına bakıyoruz, hala ol alem devam ediyor. Partizanca tutumlarda işi olanların istihdamları da sürüyor…
GENE O HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜNE DÖNDÜK: Tabii ondan önce artık bu ülkeye yeni bir Anayasa gerekmektedir ki “hukukun üstünlüğünü” kağıt üzerinde değil, uygulamaların vazgeçilmez nizamı yapsın…
Oysa Meclis dediğiniz şimdilerde az biraz düzene girmişse de gladyatörlerin dövüştüğü arena haline getirildi…
Sonuç ortadadır: Diyor ki Yorgancıoğlu bazıları işe bile gitmiyor! Hiç sürpriz değildir. Kaldı ki “işe gitseler ne yazar yahut gidenler ne yapar!”
İşte hala o hantal merkeziyetçi bürokratik engellerle kelepçelenmiş bürokrasi ile devlet daireleri, işte memleketin halleri!

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar