Kıbrıs Türk İnşaat Müteahhitleri Birliği Başkanı Cafer Gürcafer, Mağusa, İskele ve Yeniboğaziçi İmar Planı’nı toplumsal uzlaşı örneği olması bakımından çok önemsediğini belirterek, hükümete birlik, beraberlik mesajı verdi
“ÖRNEK OLSUN”: Gürcafer, Mağusa, İskele, Yeniboğaziçi İmar Planı sürecinin bundan sonraki kısmında tüm sorumluluğun siyasette olduğunu söyledi. Gürcafer, “Biz hep bölündük, parçalara ayrıldık, birbirimizi ötekileştirdik, belli kesimler bu kutuplaşmadan beslendi ve bizi kullandı. Birlik beraberlikle bunların üstesinden gelebiliriz. Bu plan buna örnek olsun” dedi
“ÖNCE TOPLUM ÇIKARLARI”: Gürcafer, Kıbrıs Türk İnşaat Müteahhitleri Birliği’nin tüm eleştirilere rağmen stratejisinin değişmediğini belirtti. Gürcafer, “Esas olan toplumumuzun çıkarlarıdır. Toplumun çıkarları önde olacak, müteahhitlerin çıkarları da olabildiğince toplumun çıkarları ile örtüştürülecek. Eğer müteahhitlerimizin çıkarları, toplumun çıkarları ile ters düşerse biz toplumun yanındayız” dedi
“DEVLET ÖDEYECEK”: Gürcafer, birliğin plan konusunda hassasiyetlerini bir kez daha ortaya koydu: 1985’teki hükümet kararlarında belli yerler birilerine dağıtıldıysa ve bu yerler sonradan müteahhide para ile satıldıysa bugün de buralara inşaat yapılmayacak denilecekse, bunun bedelini devlet ödeyecek. Onun dışında bizim uzlaşamadığımız bir konu yok
Duygu ALAN
Mağusa, İskele, Yeniboğaziçi İmar Planı’nın toplum çıkarlarını gözeten bir çalışma olması amacı ile yaklaşık 1 yıllık süreçte birçok çalışma yapıp, bilimsel temellere dayandırılan araştırmalarını hükümet yetkilileri ile paylaşan Kıbrıs Türk İnşaat Müteahhitleri Birliği, plan konusunda artık tüm sorumluluğun hükümette olduğunu açıkladı.
Kıbrıs Türk İnşaat Müteahhitleri Birliği Başkanı Cafer Gürcafer, Mağusa, İskele, Yeniboğaziçi İmar Planı konusunda son değerlendirmesini Havadis’e yaptı.
“Konuşulmayan kalmadı”
Gürcafer, Gazimağusa, İskele, Yeniboğaziçi Bölgesi Emirnamesi hemen ardından Mağusa, İskele, Yeniboğaziçi İmar Planı çalışması derken 1 yıllık süreçte konuya ilişkin konuşulmayan mesele, tartışılmayan detay kalmadığını söyledi. Söylenecek her şeyin söylediğini, Kıbrıs Türk İnşaat Müteahhitleri Birliği’nin sürecin başından beri, toplum çıkarlarını ön planda tutarak, konuya ilişkin önerilerini gerekçeleri ile birlikte hükümet yetkililerine ifade ettiklerini ve bu konuda dünya örneklerinden yaptıkları, bilimsel temellere dayanan çalışmalarını da paylaştıklarını söyledi.
Gelinen noktada tüm sorumluluğun siyasette olduğunu dile getiren Gürcafer, şunları kaydetti: “Bir tarafta ‘yasal olarak plan yapma yetkisi bizdedir’ diyen şehir plancıları, bir tarafta ‘Hayır, bu ülke hepimizindir, dolayısıyla hepimiz bunda söz sahibi olacağız’ diyen bir kesim, diğer tarafta ‘daha demokratik ve daha katılımcı olması’ gerektiğini söyleyen kesimler ve ‘farklı görüşlerde olsak bile birlikte başarmayı hem kendimize hem de topluma göstermemiz gerek’ diyen başka kesim var. Hepsi konuşuldu, hepsi de ülke için güzel olanı arayan görüşler. Bu konuda çalıştaylar, teknik çalışmalar yapıldı. Bizim tarafımızdan dünyadaki çalışmalar araştırıldı, örnekler tespit edildi, nerelerde ne mağduriyetler yaşanabileceği noktasında araştırmalar yapıldı. Aynı duruşma gibi… Her şey en ince detayına kadar konuşuldu. Şimdi iş öyle bir noktaya geldi ki hükümet karar verecek. Yapılabilecek daha fazla bir şey yok. Bu son noktadır ve bizim için hayati önem taşımaktadır.”
“Hatanın bedelini vatandaş ödememeli”
Gürcafer, “Kıbrıs Türk İnşaat Müteahhitleri Birliği’nin plan konusunda ortaya koyduğu argümanların aslında devlet olmanın gerekliliğidir” diyerek, bu husustaki hassasiyetlerini bir kez daha dile getirdi. Gürcafer, “ Neticede ‘yüzde 100 mutlu olacağız’ diye bir beklentimiz yok. Kimsenin de böyle bir beklenti içerisinde olmamalıdır. Fakat bizim ortaya koyduğumuz argümanlar aslında devlet olmanın gerekliliğidir. Bugüne kadar bunun yapılmamış olması da aslında suçtur. Devlette devamlılık esas olmalıdır. Eğer 30 yıl önce devlet hata yaptıysa, 30 yıl sonra bunun bedelini vatandaş değil devlet ödeyecek. ‘Geçmişteki siyasiler yanlış yaptı’ demeyecek, 85’teki hükümet kararlarında eğer belli yerler birilerine dağıtıldıysa, bu yerler sonradan müteahhide para ile satıldıysa ve bugün de ‘kamu yararı sebebi ile buralara inşaat yapılmayacak’ denilecekse, itirazımız yok ama bunun bedelini devlet ödeyecek. Bu prensip bizim için çok çok önemli, hassas olduğumuz bir noktadır. Onun dışında bizim anlaşmadığımız uzlaşamadığımız bir konu yok” diye konuştu.
“Toplum çıkarları uğruna müteahhidi karşımıza alırız”
Cafer Gürcafer, plan konusunda bugüne kadar çok kez eleştirildiklerini ancak Kıbrıs Türk İnşaat Müteahhitleri Birliği’nin tüm eleştirilere rağmen stratejisinin değişmediğini belirtti.
“Biz doğru olandan tarafız” diyen Gürcafer, şöyle dedi: “Birçok kez önerilerimizi gerekçeleri ile ortaya koyduk. Bunlara geri dönüşler, bu süreçte bize verilen değer, hususunda hiçbir şikayetimiz yok. Kapılar bize sonsuza kadar açıktı. Ne zaman istesek yetkili mercilerle görüştük ama şimdi esas geldik, son noktaya. Bize ne kadar değer verildiğini şimdi göreceğiz. Bireylerin farklı beklentileri olabilir. Ancak birliğimiz için esas olan toplumun çıkarlarıdır. Toplumun çıkarları önde olacak, müteahhitlerin çıkarları da olabildiğince toplumun çıkarları ile örtüştürülecek. Bizim stratejimiz budur, mücadelemiz her zaman bu yöndedir. Eğer müteahhitlerimizin çıkarları, toplumun çıkarları ile ters düşerse biz toplumun yanındayız. Bunu da açık yüreklilikle söyleriz. Burada ülke ekonomisini bütünlüklü olarak ve sosyal yaşamı daha ferah, daha kalkınmış olarak hedefledik ve tüm değerlendirmemizi bu temelde yaptık. Tüm yorumlarımız da belli temellere oturdu. Avrupa’yı, Rum kesimini, Malta’yı ve kendimizi araştırdık. Kendi ekonomik sosyal yapımızı araştırdık, macera aramadık, önerilerimizi hep bu temel ve çerçevede yaptık. Dolayısıyla arsızlık, bencillik yaptığımızı düşünmüyorum. Ortaya çok dengeli mücadele ve talepler koyduk. Zaman zaman hükümetten fazla müteahhitler tarafından eleştirildik ama doğru olanı yaptık.”
“Plansız yaşamak tüketir”
Kıbrıs Türk İnşaat Müteahhitleri Birliği olarak, her zaman ülkenin planlı gelişmesi gerektiğini savunduklarını ve imar planı çalışmalarına maddi ve manevi destek verdiklerini kaydeden Gürcafer, “biz planlı bir şekilde kalkınmayı öneriyoruz. Planı yaparken 50-100 yıl sonrasının öngörüsünün yapılması gerektiğini düşünüyoruz” dedi.
“Plansız yaşamak tüketir” diyen Gürcafer, Girne örneğini vererek şunları kaydetti: “Girne önümüzde. Hiçbir zaman tasvip etmedik ama oldu. Suçlusu, sorumlusu kim olursa olsun Girne bir değerdi ve biz o değeri yitirdik. Bundan 15-20 yıl önce adanın farklı yerinde kalan insanlarımız gezme olsun diye Girne’ye giderlerdi. Şimdi kimse Girne’ye gitmek istemiyor. Böyle olsun istemiyoruz. Çok inşaat yapıldığında güzel, az inşaat yapıldığında kötüdür kıyaslamasına da girmiyoruz. Bizim tüm savunduklarımız bir temele dayanıyor. Hassas olduğumuz nokta şudur. ‘2 yıl-3 yıl inşaat yaparım’ düşüncesi ile kısa vadede yatırım amaçlı yatırım yapmış, stok yapmış kişiler var. Bu insanların bir krokisinin çıkarılıp, bu kişilerin mağduriyetlerinin de giderilmesine ilişkin bir çalışma yapılması talebimiz vardır. Bu halledilebilir bir konudur. Bunun da çözülmesi halinde ortaya iyi netice çıkacağını düşünüyorum.”
“Toplumsal uzlaşı örneği olsun”
Kıbrıs Türk İnşaat Müteahhitleri Birliği Başkanı Cafer Gürcafer, Mağusa, İskele, Yeniboğaziçi İmar Planı’nın toplumsal uzlaşı örneği olması bakımından çok önemsediğini belirtti. Gürcafer, hükümet yetkililerine çok önemli mesajlar verdi: “Biz hep bölündük, hep parçalara ayrıldık, biz birbirimizi ötekileştirdik, düşmanlaştırdık ve toplumun içerisinde belli kesimler bu kutuplaşmadan beslendi ve bizi kullandı. Her zaman birlik, beraberlikle bunların üstesinden gelebileceğimizi söyledik. Bu çalışmayı ben bu bakımdan da çok önemsiyorum. Bundan sonrası siyasetin işi göreceğiz.”
