Milli Eğitim ve Kültür Bakanı Nazım Çavuşoğlu hafta içinde TAK aracılığı ile yaptığı röportaj birçok gazetede yer aldı.
Çavuşoğlu önemli şeyler söylüyor söylemesine de bunları nasıl yapacağını söylemiyor. Örneğin kolejlerle ilgili söylediği şu; “Tamamen sınavsız bir sistemi savunamayacaklarını ancak çocukların psikolojisini ve ailelerin maddiyatını en az etkileyecek sistemi kurmak zorundayız. Çocukların koleje gitme gerekçelerini azaltabilirsek insanları bu kadar mutsuz edecek kolej sıkıntısı ortadan kalkmış olacak. Kolejin seçilmesinin, çocukların buna yönelmesinin nedenlerinin araştırılması gerekir. Sorun sınavın sayısını düşürmek veya artırmakla da çözülemez.”
Sayın bakanın söylediklerinde bir yanlışlık yok. Tespitler doğru da ortada olması gereken çözüm önerileri yok. Toplumun tüm katmanları kolej sınavı ile ilgili bir sıkıntının olduğunu biliyor zaten… Çünkü olayı direkt yaşıyor. Esas sayın bakandan duymak istediklerimiz bu sorunu nasıl giderecekleridir. Mesela bu konunun çözümü için akademisyenlerden oluşan bir ekip kurdu mu? “Nasıl bir kolej sınavı” sorusuna cevap verecek bir ekip çalışmalara başladı mı? Bizim beklediğimiz bunların açıklanmasıdır. Yoksa sayın bakanın söylediklerini zaten biliyoruz.
Tam gün eğitim konusunda Çavuşoğlu’nun söyledikleri takip edeceğiz. Ne diyor sayın bakan? “Biz tam gün eğitime karşı değiliz. Tam gün eğitime bir anda, top yekün geçme hedefinde değiliz ancak her tür okulda tam gün eğitimi pilot olarak uygulama hedefindeyiz”
Elbette bu konuda altyapı eksiklikleri vardır ve uygulamada sıkıntı yaratabilir. Ancak zaten pilot uygulama ile başlanacaksa, benim naçizane önerim taşımacılığın olmadığı ilkokullardan başlamak daha yerinde olur. Böylesi bir durumda yemekhane ihtiyacı ortadan kalkar. Çocuklar eve gidip yemeğini yer ve geri okula gelir. Tam gün eğitime illa da büyük okullardan başlamaya gerek yoktur. Kaldı ki bu “tam gün” ifadesi de sıkıntılıdır. Tam gün eğitim ne demektir? Yani saat kaça kadar eğitim? Var mı bilimsel bir çalışma? Dünyada herkesin öykündüğü Finlandiya’da eğitim öğlene kadardır. Komşumuz Güney Kıbrıs’ta yanılmıyorsam eğitim 1.30’da biter. İngiltere’de 3.30’a kadardır. Bizde bu konuda bir bilimsel çalışma var mı? Bildiğim kadarı ile yoktur. Peki nere göre tam günden bahsediyoruz? Peki biz şu andaki eğitim süresini verimli kullanabiliyor muyuz? Esas cevabı verilmesi gereken budur. Mevcut süreyi ne kadar iyi kullanıyoruz? Yılın kaç gününde ne kadar ders yapılıyor? Her yıl öğretmen eksikliğinden dolayı yüzlerce çocuk eğitim kaybı yaşamıyor mu? Tüm bunları düzeltmeden tam gün eğitime geçmek okullarda yaşanan sorunları daha da artırmak demektir.
Çavuşoğlu yıllardır eğitimin kanayan yarası haline gelen bir konuya daha parmak basıyor. Ancak esas üzüntü verici olan bir eğitim bakanının bunları söylemek zorunda olmasıdır. Bakınız ne diyor sayın Çavuşoğlu: “Okullarda kayıt dönemi başladı, kayıtlar sırasında alınan ücretler konusunda sürekli şikayet alıyoruz. Yılların alışkanlığı şekline dönüşmüş bu uygulamada şartlar okulları bu duruma getirmiştir. Bakanlığımız okullara pek bütçe ayıramıyor. Okullar da günlük ihtiyaçlarını okul aile birlikleri aracılığıyla velilerden karşılamaya çalışıyor. Bağış yapmak gönüllük esasına dayanır ama okulların ihtiyaçları o kadar yüksek ki böyle çatışmaya varabilecek bazı sıkıntılar yaşıyoruz”
Tabii ki bu durum Çavuşoğlu ile başlayan bir durum değil. Gelmiş geçmiş bütün eğitim bakanları aynı sorunla karşı karşıya. Yani bunun anlamı kısaca şudur; Devlet, okulların ihtiyaçlarını karşılayamaz durumda… Olay bu kadar basittir. Yıllardır duyuyoruz “okul bazlı sisteme geçilecek”. Geçseniz ne olacak sayın Çavuşoğlu. İhtiyaçları karşılayacak parayı okullara verebilecek misiniz? Sonuçta yine ailelerden paralar toplanacak. Artık eğitim masrafları o kadar arttı ki veliler de isyanda…
Sonuç olarak Çavuşoğlu’nun tespitleri doğru da biz artık sorunlara çözüm istiyoruz.
