Toprak Ana (Terra Madre) günü “geleneksel yemeklerin çeşitliliği ve geleneksel üretim üzerine farkındalık yaratmak ve gelecek nesillere daha sağlıklı beslenme alışkanlıkları kazandırmak” amacıyla Slow Food tarafından organize edilen bir gün.
Umut KURŞUN – Poli
Toprağımıza, tohumumuza ,yerel gıda ve kültürümüze, bioçeşitliliğimize, suyumuza sahip çıkmak için pozitif küreselleşmeyi öne çıkaran Slow Food hareketinin farkındalık yaratmak amacıyla 2009 yılında kutlamaya başladığı bu günde biz de bu hareketin bir parçası olmak için Cittaslow un başkenti sakin şehir Yeniboğaziçi’de son 4 yıldır kutlamaktayız. Uluslararası Slow Food hareketi tarafından bu yıl “GELECEĞİNİ KORU” ‘’DÜNYAYI SEV’’ sloganı ile biyoçeşitliliği, yeryüzü sevgisini, tohumumuzu , toprağımızı ve geleceğimizi korumanın önemini vurgulanmaktadır.
Terra Madre’nin hareket noktasına gelecek olursak; Yerel ve doğal ürünlerin giderek yerini endüstriyel ürünlerin aldığı günümüzde, küresel ekonomininde hızlı tüketimle beslenirken doğal varlıklarımıza kaynak gözüyle bakması, gıdaya da el atması, üretimi hızlı ve kolay olması için toprağın (pestisit, yapay gübreler, hormon , ilaç gibi kimyasallarla) kirletilmesi, bu kirliliğin suya, bitki ve hayvanlara ve son tüketici olan insana da geçmesi ve tüm yaşamı kirletmesi, GDO’lu besinler , GDO’lu tohumlar, GDO’lu yemlerle beslenen hayvanlar, yiyecek maddelerinin raf ömrünü uzatmak için, daha güzel tat hissi bırakmak için onlara eklenen katkı maddeleri, üretkenlikleri engellenmiş hibrit kısır tohumlar, hızlı büyüsün diye hormon verilen, hastalanmasınlar diye antibiyotik yüklenen hayvanlar, ve sonuçta artan kanser vakaları , hastalıklar ve tüketilen yaşamlarımız. İşte son yüzyılda rant uğruna oynanan vahşi ve sıra dışı oyunlar bir grup duyarlı insanı İtalya’nın Torino kentinde bir araya getirdi.
160 ülkeden 6600’den fazla sayıda katılımcı İtalya’nın Torino kentinde bir araya geldi ve Terra Medra hareketini başlattı. Slow Food çatısı altında kuruldu. Amacı, doğal dengeyi koruyarak, küçük üreticiyi yani köylüyü, çiftçiyi, balıkçıyı, arıcıyı destekleyerek, onların sesi olan bir başka pazar yaratarak bu acımasız talana “DUR” demek ve tüketiciyi korumaktır. Dünyada yeni yeni çoğalan köylü pazarları, yeryüzü üretici pazarları bunların küçük birer örneğidir.
Carlo Petrini liderliğindeki Slow Food hareketi dünyada tek tip beslenme modeline karşı yerel tatları, geleneksel ürünleri yaşatmaya çalışıyor. Amaçları,
- Dünyada aç insan kalmasın, üretici ürettiğinin karşılığını alsın.
- Toprağa, çevreye zarar verilmesin.
- İyi, temiz ve adil gıda sistemi için, geleceğimiz için biyoçeşitlilik korunsun.
- Gelecek kuşaklar da dünyanın zenginliğinden yararlansın…
Slow Food her şeyden önce ciddi anlamda bir insan hakları hareketi niteliği taşır. Kurucu ve lider Carlo Petrini sadece doymanın değil lezzet almanın da bir insan hakkı olduğunu savunur…10 Aralık aynı zamanda insan hakları günü olarak kutlanması bizim için farklı bir anlam ifade etmektedir
Slow-Food’un sloganı “iyi, temiz ve adil” olarak belirlenmiş. “İyi ve temiz” beslenirken, küçük üreticilerin unutulmadığını hatırlatmak için “adil” kavramı seçilmiştir. 10 Aralık Cumartesi aynı zamanda günü girişimci kadınların , küçük üreticilerin desteklendiği Yeniboğaziçi Belediyesi Cittaslow Köy Pazarı’nı açılışı gerçekleştirilmiştir. Slow food felsefesinde belirtildiği gibi, küçük üreticilerin unutulmadığını göstermesi açısından Slow Food Salamis umut vermektedir.
Cittaslow belediyelerin başlıca görevlerinden biri “yerel üretimi desteklemek ve bunların kullanımını teşvik etmek” ve “yerel üreticiler ile tüketicileri buluşturmak” olmalıdır.
Yeniboğaziçi Belediyesi’ni bunu başardığı için Slow Food Salamis birliği olarak kutlarız. Tüketen insanın gıda savaşlarının içine sürüklendiği bu çağda, sakince üreten, geçmişle geleceğin harmanlandığı yerler olarak gördüğümüz köy pazarlarını ve doğal yollarla üretim yapan küçük üreticileri desteklemek hepimizin görevi olmalıdır.
“HAYAL ETTİĞİMİZ GELECEK, GEÇMİŞTE ANNELERİMİZ ZAMANINDA” sloganı ile düzenlediğimiz toprak ana günümüze katılan ve bizlere bir yerel tatlar şöleni yaşatan yerel tatlara sahip çıkan üretici hamarat kadınlarımıza ve bölge kadın derneklerimize teşekkür eder, tüm hayatın başlangıcı tohumuna, toprağına sahip çık yerel üret yerel tüket, üreticini tanı diyoruz…
Yaşanabilir bir Dünya umuduyla…