Yağmur yağarken yazı yazmak daha mı kolaydır yoksa daha mı zordur?
Hangisi daha çok motive eder insanı?
…
Ortamına göre değişiyor olmalı, tabii insanın ruh haline göre de…
…
Kimileri güneş sever, güneşli havalar ruhuna uygundur, kimilerinin yağmurlu, karlı havalar…
…
Belki de ele alınacak olan konuya havalar da etki etmektedir!
Hava gürleyip çakarken konu bir anda gürleyebilir!
Ya da güneşli bir havaysa ve güneş sıkıcıysa, konu da sıkıcı hale gelebilir!
…
Hiçbiri olmayabilir de!
…
Siyasi yazılarda havaların herhangi bir etkisi var mı?
Herhangi bir etkisi olmuyor herhalde.
Konu bellidir; diyelim “çözüm” üzerinde durulacak ya da ne bileyim Trump ya da Tayyip ele alınacak!
Ne ilgisi var havalarla?
…
Bir yazarın konusu bir aşk hikayesi ise mevsimin önemi var gibi.
Mevsim baharsa daha güzel duygular içinde olmak mümkündür hatta aşkı ilkbahar mevsimine bulaya bulaya yazabilir, çevresinde olup bitenlerden, kuşlardan, ağaçlardan, dağlardan ve ovalarda biten türlü lalelerden etkilenebilir; bir kuş penceresine konduğunda onu sevgilisi yerine koyabilir ya da yağmur dinip de gökkuşağı çıktığında… Ne bileyim…
…
Dünyada isim edinmiş kimi yazarların başını alıp ıssız bir köşeye, kendisi ile baş başa kalacağı bir yere çekildiği ve ne yazacaksa yazılarını bu ortamda yazdığı bilinir.
Böyle bir durumda ve özellikle roman yazarları için, mevsimin önemi olsa gerek ve yalnızlığın.
Onun kalabalığı düşünceleridir, kelimeleridir…
…
Siyasi yazılarda mevsimin kendisi, yazıları ya da konuyu nasıl etkileyebilir?
Etkilememesi lazım.
Bir siyasi övülecekse, söylediklerine destek çıkılacaksa, sırf mevsim kıştır, havada kara bulutlar vardır, yağmur fırtınayla karışık yağmaktadır diye ver yansın edebilir mi o destek çıkacağı meseleye?
Ya da mevsim ilkbahar, güneş ılık, her taraf yemyeşil, hani insanın kuş olası gelir, böyle bir havada siyasi bir olayı, diyelim top yekun bir ahaliye “beseleme” denildiği için eleştireceksiniz, ama hava ilkbahar diye tornistan edip “ne güzel de söylemiş”, “keşke daha beterini söylese” diyebilir misiniz?
Mevsimle ne ilgisi var!
…
Bu yazıyı neyin tetiklediğini bilmiyoruz doğrusu!
Mevsimin mi?
Mevsim kış ve gerçekten fırtınayla karışık yağmur yağmakta, dereler taşmakta, yollar kesilmekte.
Böyle mevsimlerde o eski Lefkoşa ki yine siyasi yazıların ağırlığı altındaydı ve konu bitmek bilmeyen tek konuydu, işte o kent yağmur yağarken daha güzeldi.
Surlarla çevrili şeher, surların dışından ve özellikle bir tepeden bakıldığında, yüksek minare, kilise ve yapılar, hatta hurma ve servi ağaçları tekmil bir fotoğraf karesine sığar ve gözle tek tek seçilebilirdi.
Böyle bir kentte her mevsimde “başka” yazılar yazmak mümkündü başkalaşmazdan önce!
Ama memleketin en fakir olduğu alan buydu.
Belki de herkesin “tek konu” altında eziliyor olmasından kaynaklanıyordu!
