TAVUKLAR VE KOYUNLAR - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Nisan 26, 2024
Köşe Yazarları

TAVUKLAR VE KOYUNLAR

nazar erişkin

Yıllardır bitmedi ama özellikle son 1.5 yıldır hepimize kök söktürdü bu elektrik mevzuu. Kimisi hastasını, kimisi bebeğini, kimisi bozulan cihazını, kimisi siftah yapıp yapamayacağını düşünüyor. Hepimiz biliyoruz ki bu ülkede elektrik yoksa internet de su da olmuyor. Motor çalışmayınca sifon dahi çekemiyoruz ama türlü çeşit nedenle o sifon hep üzerimize çekiliyormuş gibi hissetmek zorunda bırakılıyoruz. Geçen gün El-Sen Başkanı Çağlayan Cesurer kameraların karşısına çıktı. Sendikanın haklı mücadelesini dili döndüğünce anlattı. Bunu yaparken de “kimse dolapta bozulacak 2 tavuğun derdine düşmesin, karanlıkta kaldık diye kimse şikâyet etmesin. Bu mücadele hepimiz adına, halk adına yürütülen bir mücadele” dedi. İlk günden beri duruşum net. Hepimize ait kurumların, adrese teslim, kamuoyunu tatmin eder nitelikte olmayan ve geçiştirilen açıklamalarla peşkeş çekilmek istenmesinin önünde hepimiz bir araya gelip demir bir set örmeliyiz. Kıb-Tek’i en kötü yönetilen bakkal dükkânından beter yönetenlerin, hatalara ses çıkarmayan, göz yumanların tamamı hesap verene kadar da ısrarla sormalıyız: Ne oldu da 5 yıl önce kasasında tonla para olan; kurumlar vergisi ödeyen, vergi rekortmeni olan kurum bugün bu hale getirildi. Kamu İhale Yasası’nda yapılmak istenen değişikliğin tam olarak neden bu kadar ısrarlı bir şekilde meclisten geçirilmek istendiğini anlayan beri gelsin. Perde gerisindeki niyeti az buçuk tahmin ediyor ama mantığını oturtmakta zorlanıyorum. Eğilip bükülmeye gerek yok. Kulaktan kulağa konuşulan, hükümetin 14 Mayıs’ta Türkiye’de yapılacak seçim öncesinde bu yasa değişikliğini geçirmek istediği. Hükümet kanadından gelen açıklamalarda, enerji konusunda ülkenin önünü açağı şeklinde savunulan yasa değişikliğinin bu konuda sağlayacağı hiç bir yeni avantaj yok. Okudunuz mu bilmem. Ben okudum. Ünal Üstel’in hayli uzun ve maalesef dilbilgisi hatalarıyla dolu yazılı açıklamasında da yapacaklarını söyledikleri her şeyin bugünkü yasa ile yapılabileceği aşikâr. Ana muhalefet de bunu söylüyor. Hatta bir adım daha öteye giderek “yapın destekleyelim” diyor; ses yok. Sendika “çekin yasayı oturalım konuşalım” diyor; ses yok… Ne var; soruşturma, işten durdurma, yeni istihdam tehditti… Kıb-Tek’in bu hale gelmesinden sorumlu olanlara, Sayıştay raporlarına karşın, sorumluluğu, ihmali, hatası olanlara karşın herhangi bir cezai müeyyide uygulanmamışken; Meclis ’deki stenografa, kapısındaki eylemciye soruşturma öyle mi?

Gelelim şu tavuklara… Göç Kimlik ve Hak Araştırmaları Merkezi’nin, her 3 ayda bir yaptığı ve sonuçlarını kamuoyuyla paylaştığı araştırmanın yeni sonuçları çıktı. Mart’ta 500 kişi ile yapılan ankete göre; bu ankete katılanların yüzde 59,6’sı mutfak giderlerini karşılayamama kaygısını taşıyor. Buna çok kaygılı olan yüzde 22’lik bir kesimi daha eklediğimizde oran yüzde 81.6’ya çıkıyor. Yani her şeyi geçtim yurttaş artık karnını doyurup doyuramayacağı konusunda kaygılı bir süreçten geçiyor. İşte bu dönemde Çağlayan Cesurer’in bahsettiği iki tavuk da son derece önemli hale geliyor. Çünkü buzdolabındaki gıda bozulursa tekrar yerine koyma garantisini kendinde görmeyen halk; sendika ile duygudaşlık kurmakta zorlanıyor. Nasıl olacak da tüm kaygılar ortaklaşacak ve verilen mücadelede bütünsellik sağlanacak; bölünerek değil birleşerek nasıl yürünecek bu yok aranması gereken cevap bence budur. Bu nedenledir ki iletişim becerisi, hep bahsettiğim kriz yönetimi gibi konular öyle geçiştirilecek konular değildir ve son derece önemlidir. Sendikanın kendini halka anlatabilmesi elzemdir ve belli ki bunun yolu dolaptaki tavuktan değil; güdülen koyunlar olmamamız gerektiğini anlatma zorunluluğundan geçmektedir.


Araştırmalardan bahsetmişken alın size başka bir araştırma… Sevgili Dilek Öncül tarafından AB tarafından finanse edilen Sivil Büyü Programı’nın desteği ile hazırlanan Kıbrıs’ın Kuzeyinde Yaşayan Gençlere Yönelik Çaresizlik Araştırmasının sonuçları Mart ayı içerinde yayımlandı. Verileri önemsediğim için bu tür araştırmaların sonuçlarına özellikle bakıyorum. 302 gençle yapılan araştırmaya göre bu ülkede yaşayan ve ankete katılan gençlerin yüzde 62,9’u ekonomik ve politik değişikliklerin geleceklerini tehdit edeceğinden korkuyor. Yüzde 55,3’ü ekonomik şartlar dolayısıyla kendisini çaresiz hissettiğini söylüyor. Ankete katılan gençlerin yüzde 57,3’ü başka bir ülkeye göç etmeyi düşünüyor. Yani ne üzücüdür ki bu ülke gençlerini elinde tutabilmek için herhangi bir politika üretemiyor. Var olan politikalar ise sosyal devlet olmaktan çok uzak ve günün koşullarına adapte edilir olmadığından genci de yetişkini de ne yazık ki bu çaresizlik sarmalına girmiş bulunuyor.

ERCAN’DA MAHLER AMAN AMAN PARDON MAKBER DİNLEMEK…

Müzik hayatımda çok önemli bir yer kaplıyor. Ne yaparsam yapayım arkada mutlaka bir müzik dönüyor. Küçüklüğümden beri en sevdiğim şeylerin başında; gözüme kamera muamelesi yaparak gördüğüm ile dinlediğimi eşleştirmek; yani bir anlamda montajlayarak eş zamanlı izlemek geliyor. Birbiriyle tezat olan görüntü ve sesleri eşleştirmek ise favorilerim arasında. Klasik müzik dinlemeyi çok severim. Hele ki yolda; arabada… Mahler’e ayrı bir sempatim var. İçime işleyen hüznü ve ağırlığı nedense beni büyülüyor. Salı günü annem Ankara’dan gelecekti. Şu tesadüfe bakın ki Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da aynı gün Ercan’ın 15 yıldır bitemeyen yeni terminal binasını açmak için buraya geleceği söylendi. Bir kaç gün “Sayın Cumhurbaşkanı’na söyleyelim özel uçakla birlikte gelin” esprileri yaptık da programda Hava Trafik Kontrolörleri Sendikası Başkanı Cem Kapısız’la konuşunca işin rengi değişti. Zaten bildiğimiz başta elektrik olmak üzere pek çok eksiği bulunan yeni binanın açılmasına 1 haftadan az zaman kalmış olmasına karşın, kule personeli ne olacağını bilmiyor. Sistemin işlemesi için yapılması gerekenler bir yana, sivil havacılık standartlarının sağlanması konusunda da endişelerini dile getiriyor. Biliyorsunuz hava trafik kontrolörleri de elektrik kurumu çalışanlarına destek için geçtiğimiz gün grev kararı aldı ancak hükümet grevi 60 gün süreyle yasakladı. Sordum Kapısız’a “peki bu şekilde nasıl açılacak, güvenli olacak mı” dedim. Göstermelik açılacak normal işleyiş sürecek görüşünü paylaştı. Ancak bunun aksi bir durum olmaması ve eksiklerine rağmen hizmete sokulmak istenmesi durumunda grev yasağına karşın, güvenlik riski nedeniyle çalışmama haklarını kullanacaklarını açıkladı. Ben bu şartlarda açılışın olabileceğine ihtimal vermesem de, Türkiye’de bu tarz açılışların yapıldığını gördüğümüz için emin olamıyorum. Halimiz bu mudur; tam da budur… Üzerine başka ne söylenebilir ki. Belki şu; Kıb-Tek de Ercan olmasın diye verilen mücadeleyi toplumun geneline yaymak gerek. Tam da bu akıl almaz durum nedeniyle…

Son bir not:  Ben işi şansa bırakmamak için talihsiz bir tesadüf eseri tam da o güne denk gelen annemin uçuş planlamasını yeniden yaptım. Ve bu şartlarda tahmin edebileceğiniz gibi Ercan yolunu tuttuğumda kulağımda Mahler değil; duruma uygun olarak bir kez daha Makber olacak…

 

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar